Logo

5. Hukuk Dairesi2023/277 E. 2023/9133 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, hükmedilen tazminat miktarının ve vekâlet ücretinin doğru hesaplanıp hesaplanmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, ilk davada saklı tutulan bölümün bedelinin tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada davacıların talep edebilecekleri miktarın ilk davada hükmedilen miktarla sınırlı olduğu ve fazla bedele hükmedilmesinin hatalı olduğu, ayrıca avukatlık ücretinin belirlenmesinde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin ilgili hükmüne aykırı şekilde hesaplandığı gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/494 Esas, 2022/231 Karar

KARAR : Kabul/Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl dava ile ilk davada saklı tutulan bölümün bedelinin tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, asıl davanın kabulüne birleştirilen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacılar vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17.10.2023 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü yetki belgesine istinaden davacılar vekili Avukat ... ile davalı Hazine vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili asıl dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 16680 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının, Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/151 Esas, 2009/259 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğini ve Hazine adına tecil edildiğini, davacıların bu taşınmazı tapu siciline güvenerek satın aldıklarını, taşınmazın bedelsiz olarak ellerinden alındığını ve zarara uğradıklarını belirterek davacıların fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile belirlenecek tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

2. Davacılar vekili birleştirilen dosyaya ilişkin dava dilekçesinde özetle; ilk davada saklı tutulan bölümün işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili asıl dosyada cevap dilekçesinde; taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu gereğince yapılan orman kadastrosu sonucu orman olarak tespit edildiğini, devlet ormanı olarak tespit gördüğünü, şerh konulduğunu, devletin sorumluluğunu gerektirecek bir zarar oluşmasına sebebiyet verilmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02.06.2015 tarihli ve 2014/265 Esas, 2015/642 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile belirlenen tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak, davacılara hisseleri nispetinde ödenmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece, dava konusu taşınmazın arsa mı yoksa arazi mi olduğu belirlenip bu konuda taraflara delillerini ibraz etmek üzere süre verildikten sonra, taşınmaz arsa vasfında ise emsal karşılaştırması yapılarak; arazi vasfında ise gelir metodu esas alınarak değerinin tespiti için mahallinde yapılacak keşif sonucu alınacak bilirkişi kurulu raporuna göre bedel belirlenmesi gerekirken, böyle bir değerlendirme yapmadan taşınmaza soyut ifadelerle bedel tespit eden rapora göre yazılı şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğundan bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.02.2018 tarihli ve 2017/177 Esas, 2018/62 Karar sayılı kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulü ile belirlenen tazminatın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda, Mahkemece verilen ilk kararı sadece davalı Hazinenin temyiz ettiği ve bozma öncesi tespit edilen metrekare birim bedeli 30,00 TL’nin davacı idare yararına usuli hak oluşturduğu gözetilmeksizin bozma sonrasında 55,07 TL metrekare birim bedeli tespit eden rapora göre hüküm kurulması hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.06.2022 tarihli ve 2021/494 Esas, 2022/231 Karar sayılı kararı ile asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise kısmen kabulü ile bedelin işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu, faiz oranının hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin yüksek olduğunu, emsal karşılaştırılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3 . Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesine (eski 125 inci md.)

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Sakarya ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 16680 parsel sayılı, 146.500 m² yüzölçümlü taşınmazın 1958 yılında yapılan arazi kadastrosu sebebiyle  dava dışı şahıslar adına tespit ve tescil edildiği, muhtelif tarihlerde intikal ve satış yoluyla davacılara devredildiği, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/151 Esas, 2009/259 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek onandığı, karar düzeltme talebinin ise Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 2010/14365 Esas, 2010/14191 Karar sayılı ilâmı ile reddedildiği, eldeki davanın 20.03.2014 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arsa niteliğindeki taşınmaza alınan bilirkişi raporu uyarınca değer biçilmesinde ve dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakta olup taraf vekillerinin ise aşağıdaki paragraflar kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporuna göre davacılar hissesine isabet eden toplam tazminat bedeli 3.694.697,00 TL olup asıl davada talep edilen ve hükmedilen bedelin 3.685.197.00 TL olduğu gözetildiğinde, ilk davada saklı tutulan bölümün bedelinin tahsili istemine ilişkin birleştirilen davada davacıların talep edebilecekleri miktarın 9.500,00 TL olacağı gözetilmeden davacılar dava konusu taşınmazda tam pay sahibi kabul edilerek birleştirilen davada fazla bedele hükmedilmesi hatalıdır.

6. Kabule göre de; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen; “maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez” hükmü gözetilmeden birleştirilen dosyada davacı taraf aleyhine fazla vekâlet ücreti takdiri bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Taraflar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı Hazineye, 17.100,00 TL vekâlet ücretinin de davalı Hazineden alınarak davacılara verilmesine,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine,

17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.