"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3056 Esas, 2023/144 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/271 Esas, 2022/274 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının orman tahdidi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ordu ili, Altınordu ilçesi, ... Mahallesi Cilt:220, Sayfa:18, Sıra:30 daki taşınmazın kadastro çalışmalarında davacılar adına tespit gördüğünü, tespit kesinleşmeden önce Orman Genel Müdürlüğünün açtığı dava neticesinde evveliyatının orman olduğu kayden belirlendiği için taşınmazın bir kısmı “orman" niteliğinde Hazine adına tespit edilmiş olduğundan, 101 ada 6 parsel orman parseli taşınmazın tapu kaydının orman tahdidi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
2.Birleştirilen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ordu ili, Altınordu ilçesi, Günören Mahallesi Cilt:220, Sayfa:18, Sıra:30 daki taşınmazın kadastro çalışmalarında davacılar adına tespit gördüğünü, tespit kesinleşmeden önce Orman Genel Müdürlüğünün açtığı dava neticesinde evveliyatının orman olduğu kayden belirlendiği için taşınmazın bir kısmı “orman" niteliğinde Hazine adına tespit edilmiş olduğundan, 101 ada 7 parsel orman parseli taşınmazın tapu kaydının orman tahdidi içinde kalması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmazın daha öncesinde kadastro tarafından davacılar adına tespit gördüğünü, tespit kesinleşmeden önce Orman Genel Müdürlüğünün açtığı dava neticesinde evveliyatının orman olduğu kayden belirlendiği için taşınmazın bir kısmı “orman" niteliğinde Hazine adına tespit edilmiş daha sonra davacılar tarafından dava açılmış olduğunu, davaya dayanak dava dosyası incelendiğinde davacının dayandığı tapunun gayri sabit hudutlu olduğu, hududunda eylemli olarak orman bulunduğu (hava fotoğrafları vs ye göre) dolayısıyla tazminat talep edilen kısmı kapsadığının ileri sürülemeyeceği, bu hususun ancak davacının dayandığı tapu hak sahiplerinin tapu kayıt miktarından az yer almış olması halinde mümkün olacağı ve dosyada böyle bir durumun olmadığı anlaşıldığını, bu durumda tazminat talep edebilmenin tek yolu dayanak tapu kaydının buraya uyduğunun kesin bir biçimde ispatlanması gerektiğini, davanın taşınmazın orman olduğuna dair davanın karar tarihi itibarıyla süresinde açılmadığını, kendisine ait taşınmazın piyasa değerini ya da getireceği gelir yöntemi ile edeceği değeri belirleme şansı olan davacının belirsiz davası açması kanuna aykırı olduğunu, davacıların miras bırakanının mirasçılarından bir kısmı olmasına rağmen orman parseli haline gelen alanın tümüne dair tazminat istediğini, açıklanan nedenlerle davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine, fazlaya dair taleplerin reddine, aksi halde keşif sonrasında davanın tümüyle reddine, tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davayı 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açtıklarını, ilgili kanunun yürürlük tarihinden sonra tapulama yapıldığını, kabule ilişkin kararların onandığını, hesaplanan bedeli de kabul etmediklerini yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi gereğince Kanun'un 2 nci maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş sayılacağından, 4785 sayılı Kanun gereğince devletleştirilmiş olan tapuların hukuki kıymeti kalmadığından, anılan Kanun hükmü karşısında hukuki geçerliliği kalmayan tapu kayıtlarına dayalı olarak tazminat istenemeyeceği, davacılar adına kadastro ile oluşmuş ve daha sonra mahkemelerce iptal edilmiş geçerli bir tapu kaydı da bulunmadığından tazminata hak kazanılamayacağı, bu açıklamalar nazara alındığınde, kök sicilden gelen tapudan dolayı davacının tazminat talep etme hakkı bulunmadığı anlaşıldığından, anılan gerekçelerle asıl ve birleştirilen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Davacıların murisinin dava konusu Ordu ili, Altınordu ilçesi, ... Mahallesi Cilt:220, Sayfa:18, Sıra:30 daki 80.000 m² yüzölçümlü taşınmazı 1954 yılında edindiği; ancak zeminde tapu kaydı sınırları tespit edilemediği gibi 1997 yılında yapılan kadastro çalışmaları neticesinde 101 ada 2, 3, 4, 5, 6, 7, 9 ve 35 parsel numaralı taşınmazların davacılar adına yapılan tespiti kesinleşmeden önce Orman Genel Müdürlüğünün açtığı dava neticesinde, Ordu Kadastro Mahkemesinin 2002/131 Esas, 2009/2 Karar sayılı dosyasından dava konusu yapılan 8.615,76 m² yüzölçümlü 101 ada 6 parsel ile 5.207,62 m² yüzölçümlü 101 ada 7 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının 4785 sayılı Kanun ile devletleştirilen yerlerden olduğu gerekçesiyle orman vasfıyla Hazine adına tescil edilmiştir.
3. Davacıların dayandığı tapu kaydının geldisinin 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanun'un 1 inci maddesi gereğince 2 nci maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanların devletleştirildiği ve tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği, bu nitelikteki eski tapu kaydına dayalı olarak mülkiyet hakkı ileri sürülemeyeceğinden 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat da talep edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.