Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3456 E. 2023/10376 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idarece kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tespiti ve tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın kısmen kabulüne karar verildiği durumda, davalı idarenin vekil ile temsil edilmesi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesinin 3. fıkrası uyarınca nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/697 Esas, 2023/65 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinde geçen kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırımasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının temyiz incelemesi sonucunda, dairece bozulmasına karar verilmiştir.

İlk derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Ağrı ili, ... ilçesi, Alparslan Mahallesi 272 ada 1 ve 273 ada 1 parsel sayılı taşınmazların davalı idarece kamulaştırıldığı, kamulaştırma sonrası kalan alanların kullanılamaz hale geldiğinden kamulaştırmadan kalan kısımlara el atıldığı kabul edilerek belirlenecek bedelin dava tarihinden itibaren faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu 273 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 8.312,21m² ve 272 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 5.488,73m² yüz ölçümüne sahip olmaları hasebiyle müvekkil kurumca kamulaştırmasız el atma yapıldığı iddiası ile Mahkemenizin 2017/168 Esas, sayılı dosyada halen derdest olduğunu, davacılar aynı taşınmazlar ile ilgili derdest davayı kabul etmekle birlikte fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını ileri sürerek Mahkemenizin 2017/191 Esas sayılı dosyasında da dava açtıklarını, açılan dava haksız ve mesnetsiz olduğundan davanın reddi gerektiğini, davacı her ne kadar ilgili taşınmazın idare tarafından fiili olarak el atıldığını ve iş bu sebeple doğan maddi kayıplarını talep ettiğini iddia etmiş ise de dosya içeriğinde mevcut iddialarını destekleyecek belge ve bilgi bulunmamadığını, davacının ileri sürmüş olduğu iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının faiz başlangıcı talebinin kanuna aykırı olduğunu, davanın öncelikle idari yargı yolu görevli olmasından dolayı görevsizlikten reddini talep ettiğini, hukuki mesnetten yoksun davanın esas ve usulden reddini talep ettiğini, mahkemenizce davada el atma olgusu kanaatiyle hüküm kurulacak olur ise kamulaştırmasız el atma bedeli tespit edilirken; taşınmaz üzerinde bulunan ipotek,haciz ve şerhlerin kaldırılarak, ... adına tescili ve 4721 sayılı Medeni Kanunu'nun 999 uncu maddesi gereğince yol olarak terkine karar verilmesini talep ettiğini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesini vekâleten arz ve talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 03.09.2019 tarihli ve 2017/191 Esas, 2019/235 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 03.09.2019 tarihli ve 2017/191 Esas, 2019/235 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 28.12.2021 tarihli ve 2019/3640 Esas, 2021/2532 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olduğu kabul edilerek, emsal kıyaslaması yapılarak değerinin tespit edilmesinin ve belirlenen el atılan yer bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunundan davalı idare vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sunucunda, dava konusu ... ilçesi, Alpaslan Mahallesi, 272 ada, 1 parsel ve 273 ada 1 parsel sayılı taşınmazlara kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/168 Esas, 2017/379 Karar sayılı kararı ile 17.08.2015 tarihli fen bilirkişi raporuna göre 272 ada 1 parselde (T1) harfiyle gösterilen 762,38 metrekarelik kısmının, 273 ada 1 parsel sayılı taşınmazın (T2) ve (A) harfiyle gösterilen toplam 1.533,91 metrekarelik kısmın tapusunun iptaliyle yol olarak terkinine ve bedele hükmedilmiş olup; eldeki dava aynı taşınmazlara ilişkin olarak el atıldığı iddia edilen ve hüküm altına alınmayan kısımlara ilişkindir. 02.08.2018 hakim havale tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde belirtilen yeşil renkle boyalı (Y1) harfi ile gösterilmiş 1.865,29 m²lik ve ( Y3+A ) harfi ile gösterilen toplam 1059,12 m²lik kısımlar dava konusu edilmiş ise de mahkemece karar yazım aşamasında 02.08.2018 hakim havale tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde belirtilen yeşil renkle boyalı (Y1) harfi ile gösterilen 1.865,29 m² kısmın yüz ölçümünün bilirkişi kurulu raporundan 1868,29 m² olarak alınıp hatalı hesaplama yapıldığı; ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/168 Esas, 2017/379 Karar sayılı kararı ile (A) ile gösterilen 14,81 metrekarelik kısmın ise önceden hüküm altına alındığının farkedildiği; ayrıca 20.10.2015 tarihli ek raporda ve krokisinde (Y1) ile gösterilen kısmın kamulaştırma sınırı içinde kaldığı, ancak el atma olup olmadığı hususunda herhangi bir belirleme olamamakla birlikte kamulaştırmasının zorunlu olduğu ibaresi içeren mahkeme gözlemine itibar edildiğinin belirtildiği; gerekçeli karar ile hüküm arasında çelişkinin oluştuğu anlaşılmış olup, dava konusu taşınmazlara davalı idare tarafından fiilen el atılıp atılmadığı, el atılması durumunda ne kadarlık kısmına el atıldığı anlaşılamadığı, bu itibarla; mahallinde yeniden keşif yapılarak, alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda, dava konusu taşınmaza fiili bir el atma olup olmadığı hususunun tespit edilip, el atmanın varlığı halinde ne kadarlık kısma el atıldığının tespit edilerek hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, kabule göre de el atmanın varlığı halinde taşınmazın metrekare birim bedeli tespit edilirken daha önce el atılan ve hüküm altına alınan taşınmazlar için mahkemece belirlenen metrekare bedelinin dava tarihine güncellenmiş hali ile tespiti hatalı olduğundan kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik araştırma ve yetersiz rapora dayanılarak karar verildiğini, emsal alınan taşınmazın uygun nitelikte olmadığını, emsal kıyaslamasının hatalı olduğunu bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde idare lehine vekâlet ücreti verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

İlk Derece tapu maliki davacılar ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakta olup davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

3. Davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve davalı idare kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrasına göre davalı idare lehine reddedilen miktar üzerinden hükmedilen vekâlet ücretinin davacı vekili lehine hükmedilen vekâlet ücretini geçemeyeceği gözetilerek nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları kısmen kabulü ile Mahkeme kararının, hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak “Davalı idare kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinin üçüncü fıkrası gözetilerek 77.681,71 TL nispi

vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,” cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

06.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.