Logo

5. Hukuk Dairesi2023/3704 E. 2023/11334 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedeli ile ecrimisil istemine ilişkin davada hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmesi uyuşmazlık konusu olmuştur.

Gerekçe ve Sonuç: 221 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde dava açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, 221 sayılı Kanun'un 4. maddesi gereğince tanınan 2 yıllık sürenin dolduğu tarihten sonra kadastro çalışmaları ile maliki adına tescil edilen taşınmazlara ilişkin olarak 221 sayılı Kanun hükümleri uygulanmayacağından, işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken davanın reddedilmesi doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2065 Esas, 2022/2243 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Menemen 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/15 Esas, 2022/31 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine dair hüküm kurulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu İzmir ili, Menemen ilçesi, ... köyü 1251 ve 1253 parsel sayılı taşınmazlara kamulaştırma yapılmadığı halde yol ve kanal yapılmak suretiyle davalı idare tarafından el atıldığını belirterek taşınmazların bedeli ile ecrimisil bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlardaki kanal ve yolun 1945 yılından bu yana idarenin hüküm ve tasarrufunda olduğunu, dava konusu taşınmazların Menemen Sol Sahil Sulaması içinde yer aldıklarını, dava konusu taşınmazlardan geçen kanal ve yolun hangi tarihte bulunduğuna dair idarelerinde net bir bilgi ya da belge bulunmadığını, davacının el atmayı bilerek ve görerek 2013 yılında satın alma suretiyle malik olduğunu, davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazların mülkiyetinin kazanıldığı tarihler tespit edilmeksizin eksik incelemeyle Amme Hükmi Şahısları veya Müesseseleri Tarafından Fiilen Amme Hizmetlerine Tahsis Edilmiş Gayrimenkuller Hakkında Kanun’un (221 sayılı Kanun) uygulanmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı idarece kanalın inşa tarihine ilişkin farklı tarihler belirtildiğini, el atma tarihinin 1963 yılı olarak kabul edilmesi gerektiğini, 221 sayılı Kanun'un uygulanamayacağını ve yasal şartları oluştuğu halde ecrimisil talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 1251 ve 1253 parsel sayılı taşınmazların hava fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme üzerine, 1953 yılında yol ve kanal güzergahının belirgin olduğu anlaşılmakla, dava konusu 1251 ve 1253 parsel sayılı taşınmazlara 09.10.1956 tarihinden önce el atıldığı anlaşıldığından davada, 221 sayılı Kanun hükümleri uygulanması gerektiği, 221 sayılı Kanun 12.01.1961 tarihinde yürürlüğe girdiğinden, davacıların dava hakkında son günün 12.01.1963 tarihi olduğu halde davacının eldeki davayı 17.01.2020 tarihinde açtığı anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin bir numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 221 sayılı Kanun'un

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

4. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılama hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dava konusu taşınmazların geldisi olan 582 parsel sayılı taşınmazın 11.07.1968 tarihinde tapulama ile davacının murisi Mehmet Yıkılmaz adına tescil edildiği, davacının satış ve birleştirme ile 2013 yılında taşınmazın tamamında malik olduğu anlaşıldığından, 09.10.1956 tarihinden önce tapulu ya da tapusuz taşınmazlar için 221 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 12.01.1961 tarihinden itibaren aynı Kanun'un 4 üncü maddesi gereğince tanınan 2 yıllık sürenin dolduğu 13.01.1963 tarihinden sonra kadastro çalışmaları ile maliki adına tescil edilen taşınmazlara ilişkin olarak 221 sayılı Kanun hükümleri uygulanmayacağından, işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının KABULÜNE,

2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.