Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5247 E. 2023/11453 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmazlarının bedelini talep etmelerine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Parselasyon planının Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararından önce kesinleşmiş olması ve yapılan kesintinin yasal zayiat oranları içinde kalması nedeniyle, zayiat olarak ayrılan bölümün bedelinin istenemeyeceği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1977 Esas, 2023/801 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/235 Esas, 2021/311 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi 1665 ada 2 parsel sayılı taşınmazın veraseten intikalen hissedar olduğunu, dava konusu taşınmaz üzerinden davalı idarelerce kamulaştırma işlemi yapılmaksızın yol geçirilmek suretiyle fiilen el atıldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL kamulaştırmasız el atma tazminat alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizi ile birlikte davalı idarelerden tahsilini, dava konusu taşınmazda davacıların murisi adına kayıtlı olan hisselerin iptali ile davalı idare adına tescilini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin de davalı idareye yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle uzlaşma başvurusu yapılmaması nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın 1956 tarihli 6785 sayılı İmar Kanunu'na ( 6785 sayılı Kanun) göre Ankara İmar İdare Heyetinin 11.10.1963 tarihli ve 735 sayılı kararı ile onaylanan 51400 No.lu parselasyon planı ile düzenlemeye alınarak, 1113,00 m²'sinin misinin zayiat olarak tanımlandığı, bu kısmın bedelsiz olarak tapudan terkin edilmesi gereken alanlardan olduğunu, konu ile ilgili olarak 02.11.2018 tarihli ve 58800 sayılı yazıları ile Çankaya Tapu Müdürlüğünden, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün konuya ilişkin genelge ve mevcut mevzuat doğrultusunda, imar uygulaması ile zayiat olarak ayrılan kısmın tapu kütüğünden resen terkin edilmesi gerektiğini, müvekkili idare tarafından söz konusu parsele herhangi bir fiili müdahalede bulunulmadığını belirterek, açılan davanın görevsizlik, dava şartı yokluğu, husumet yokluğu, hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle usulden reddini, fazlaya ilişkin hak ve ıslah hakkının saklı kalmasına yönelik taleplerin reddini talep etmiştir.

2.Davalılardan ... vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı ve husumet itirazında bulunarak davanın reddedilmesini talep ettiklerini, dava konusu edilen 1665 ada 2 parselin 51400 No.lu parselasyon planı kapsamında uygulamaya alınarak 1113 m²lik kısmının zayiat olarak ayrıldığını, 4615 m²lik kısmının da imar parsellerine şuyulandırıldığını, zayiat olarak ayrılan 1113 m²nin 1665 ada 2 parsel olarak tapu kayıtlarında halen yaşadığını ve dava konusu parselin zayiat olduğuna dair tapu kayıtlarında da beyan bulunduğunun tespit edildiğini, haksız davanın reddini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6785 sayılı Kanun'un 42 nci maddesinin 1963 yılının kasım ayında iptal edildiğini, iptal kararlarının geriye yürümeyeceğini, zira parselasyon planının 11.10.1963 onay tarihli olduğunu, ilan tarihleri dikkate alındığında iptal kararından sonra kesinleştiğinin açık olduğu, davanın kabulü gerektiği ileri sürülmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu Ankara ili, Çankaya ilçesi, ... Mahallesi 1665 ada 2 parselin öncesinde 5728 m² alanlı iken İmar İdare Heyetinin 11.10.1963 tarihli ve 735 sayılı kararı ile onaylanan 51400 nolu parselasyon planı ile uygulamaya alınarak 1113 m²sinin zayiat olarak ayrıldığı, kalan 4615 m²sinin ise muhtelif imar parsellerine şuyulandırıldığı, zayiat olarak ayrılan bölümün tapuda halen yaşamaya devam ettiği; ancak yargılama devam ederken 26.02.2020 tarihli ve 19376 yevmiye numaralı işlemle zayiat olarak tapudan terkin edildiği ve tapu kaydının kapatıldığı anlaşılmıştır. 6785 sayılı Kanun’un 42 nci maddesi Anayasa Mahkemesinin 22.11.1963 tarihli ve 65/278 sayılı kararı ile iptal edilmiş olup iş bu iptal kararı 14.01.1964 tarihli ve 11606 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiş, 1605 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemenin yürürlüğe girdiği 11.07.1972 yılına kadar imar uygulamalarında zayiat ya da düzenleme ortaklık payı adı altında yapılan kesintilerin yasal dayanağı kalmamıştır. 6785 sayılı Kanun'un 45 inci maddesinde parselasyon planlarının kesinleşme süreci düzenlenmiş olup bu düzenleme dikkate alınarak dava konusu taşınmazı kapsayan 51400 nolu parselasyon planına ilişkin şuyulandırma cetveli dikkate alındığında, Ankara İmar İdare Heyetinin 11.10.1963 tarihli ve 735 sayılı kararı ile onaylanan 51400 nolu parselasyon planının bu onayı müteakip 28.10.1963 tarihinde resmi gazetede ve medeniyet gazetesinde ilan edildiği, 30 günlük askı ilan süresinin ihamını müteakip yine yasal 30 günlük süre içerisinde itiraz hakkı bulunanların itiraz etmemesi nedeniyle parselasyon planının 28.12.1963 tarihinde yani iptale yönelik Anayasa Mahkemesi kararının 14.01.1964 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanmasından önce kesinleştiği, yapılan kesintinin yasal zayiat oranları içinde kaldığı dikkate alındığında, zayiat olarak ayrılan bu bölümün bedeli istenemeyeceğinden davacıların davasının bu gerekçeyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karara verilmesi sonucu itibarıyla doğru olduğundan davacılar vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekcesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu malikleri ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas. 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulu yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayriımenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi."

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas. 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulu yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulüniin bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın ınevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kantınu'nun 66 ıncı maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...’’ karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin, yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.