Logo

5. Hukuk Dairesi2023/5464 E. 2023/12016 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte vekaletname ile yapılan tapu devri nedeniyle Hazine'ye karşı açılan tazminat davasında, tazminat miktarının belirlenmesi ve davanın zamanaşımı yönünden değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca tapu sicilindeki yanlışlıktan kaynaklanan zararlardan Hazinenin sorumlu olduğu ve bu davada, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda usulüne uygun bir değerlendirme yapıldığı, davalı noter yönünden ise davanın zamanaşımına uğradığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/403 Esas, 2022/457 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki sahte vekaletname ile işlem yapılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Mersin ili, Yenişehir ilçesi, ... köyü, 3539 parsel sayılı taşınmazın maliki iken, kendisinin yurt dışında olduğu bir sırada sahte kimlik belgesi ile İskenderun 2.Noterliği'nin 31.10.1996 tarihli ve 22468 yevmiye ile Haydar Uçar adına düzenlenen özel vekaletname ile tapuda devir işlemi yapıldığını, üçüncü kişiler arasında tedavül görüp üzerinde inşaat yapılarak kat irtifakı tesis edilen parselin yeniden müvekkili adına tescili için Mersin 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/261 Esas, 2011/260 Karar sayılı dosyası ile açılan davanın, "davalıların iyiniyetle iktisabı nedeniyle" müvekkili aleyhine sonuçlandığını, müvekkilinin yapılan bu yolsuz muamele sonucu tapuda adına kayıtlı taşınmazını kaybettiğini, bu olayda sahte kimlikle vekâletname düzenleyen noter ve buna dayalı devir işlemi yapan tapu müdürlüğünün sorumlu olduğunu ileri sürerek uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil idareye husumet yöneltilemeyeceğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci madde uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, vekâletnamenin Kanun ve genelgelere uygun, tüm dikkat ve özen gösterilmek suretiyle tarafından düzenlendiğini, ibraz edilen nüfus cüzdanı üzerinde eksiklik, silinti, kazıntı, tahrifat ve sahteliğe ilişkin herhangi bir emareye rastlanmadığını, işlem ilgilisi ... ile mübrez nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğraf arasında herhangi bir uygunsuzluk tespit edilmemesi üzerine işlemin olağan bir şekilde gerçekleştirildiğini, yapılan işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, nüfus cüzdanının sahteliği ve iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini ileri sürerek açılan davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 06.05.2014 tarihli ve 2012/316 Esas, 2014/131 Karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin 06.05.2014 tarihli ve 2012/316 Esas, 2014/131 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, asıl dava edilmek istenenin Tapu Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğunun anlaşılması karşısında mahkemece temsilde yanılma hali resen gözetilerek, davanın Hazineye yönlendirilmesi için davacı yana olanak verilmesi, Hazinenin delillerinin toplanması, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği, ayrıca; hukuka aykırı olduğu ileri sürülen işlem davalı noter ... tarafından gerçekleştirilmiş olup noterin eylemi işlem tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 230 uncu maddesinde düzenlenen görevi ihmal suçu kabul edildiğinde zamanaşımı süresi aynı Kanun'un 102 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca beş yıl; 339 uncu maddesinin düzenlenen evrakta sahtecilik sucu kabul edildiğinde ise zamanaşımı süresi aynı Kanun'un 102 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 10 yıldır. Aynı Kanun'un 104 üncü maddesi üçüncü fıkrası uyarınca uzatılmış zaman aşımı süresi ise ilk suç için yedi yıl altı ay, ikinci suç için onbeş yıl olacaktır. Vekâletnamenin düzenlenme tarihi 31.10.1996 ile dava tarihi 07.09.2012 arasında 818 sayılı Borçlar Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen zamanaşımı süresi geçmiş olup davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 17.10.2017 tarihli ve 2017/422 Esas, 2017/668 Karar sayılı kararı ile davanın davalı ... yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinciBozma Kararı

1. Mahkemenin 17.10.2017 tarihli ve 2017/422 Esas, 2017/668 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; bozma ilamına uygun olarak davalı ... yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Tapu Sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan sorumluluk şartlarının oluştuğu hususunun mahkemece kabul edilmesinde bir isabetsizlik görülmediği; ancak dava konusu taşınmaz arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunlu olduğu, bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiği, hükme esas bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmaksızın piyasa araştırmasına göre soyut ifadelerle değer biçildiğinden bu rapora göre hüküm kurulması mümkün olmadığı belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın davalı ... yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, emsalin hatalı belirleniğini, bedelin fahiş olduğunu, 4721 sayılı Kanun’un (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını, davanın reddi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 rarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.9.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen ve bozma ilamına uyularak verilen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.