"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/334 Esas, 2022/293 Karar
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki ecrimisil alacağının tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, ... Mahallesi Maslak Bağlar Mevkii 48 pafta 154 ada 43 parsel sayılı 4769,00 m² yüzölçümlü taşınmazın 223,50 m²ye tekabül eden hissesinin maliki olduğunu, taşınmazın 1980 yılında davalı tarafından kampüs sınırları içerisine dahil edilerek ve üzerine bina yapılmak suretiyle 32 yıldır hiçbir bedel ödenmeksizin haksız olarak fuzuli şagil sıfatı ile kullanıldığını, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydı ile dava tarihinden itibaren geriye dönük 27.09.2007-27.09.2012 tarihleri arasındaki dönem için taşınmazın davalı tarafından haksız kullanımından kaynaklanan 5 yıllık ecrimisil bedeli 11.000,00 TL alacağın doğduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1967 yılında üniversite tarafından kamulaştırıldığını, kamulaştırma kararının tüm paydaşlara tebliğ ve yüksek tirajlı gazetelerde tüm Türkiye'ye ilan edildiğini, kamulaştırma tebligatı üzerine bir kısım paydaşların Sarıyer Asliye Hukuk Mahkemesinin 1967/367 Esas ve 1967/376 Esas sayılı dosyalarla açtıkları bedel artırım davalarının birleştirilerek 1967/376 Esas, 1969/66 Karar sayılı 17.03.1969 tarihli ilamla karara bağlandığını, hükmün temyiz edilmeyerek kesinleştiğini ve bedellerinin de paydaşlara ödendiğini, 15 günlük yasal süre içerisinde diğer paydaşlar gerekli davaları açmadıklarından kamulaştırma işleminin kesinleştiğini, mülkiyetin üniversiteye geçmiş olduğunu, ayrıca 20 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.06.2015 tarihli ve 2012/734 Esas, 201/275 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 31.05.2016 tarihli ve 2016/725 Esas, 2016/10925 Karar sayılı ilamı ile bilirkişi incelemeleri yapıldığı; ancak alınan raporun geçersiz olduğu, arsa niteliğindeki taşınmazın ne şekilde kullanılacağı davacı tarafa açıklattırılıp, civar parsellerin kullanım durumları, kiraya veriliyorsa buna ilişkin emsal kira sözleşmeleri de ibraz ettirildikten sonra, taşınmaz başında keşif yapılıp, alınacak rapor sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taşınmazın konumuna göre soyut ifadelerle ecrimisil bedeli belirleyen rapor esas alınmak suretiyle bedel belirlendiğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; haksız işgal tazminatı ödenmesi kararı yerinde olsa da 20.03.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda 220.682.00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hükmedilen bedelin hatalı olduğunu ancak dosyada 20.03.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporu mevcut olduğundan tekrar yargılama yapılmaksızın davanın tümden kabulüne karar verilmesinin gerektiğini, öncelikle müvekkilinin söz konusu taşınmazdaki payının 223,55 m² alana tekabül ettiğini, fakat gerek bilirkişi raporlarında gerekse hükümde yapılan hesaplamaların yeni oluşan parsellere göre yapıldığını, söz konusu fahiş hatanın yapılan hesaplamanın eksik ve hatalı olmasına sebebiyet verdiğini, hükme esas raporda hesaplanan haksız işgal bedelinin dava konusu taşınmazın gerçek değerini hiçbir suretle karşılayacak bir bedel olmadığını, dava konusu taşınmazın konumu ve mahiyeti gereğince oldukça merkezi ve değerli olarak nitelendirilebilecek bir yerde bulunduğunu, hükme esas raporlarda her ne kadar taşınmazın nitelikleri sayılsa da sayılan bu niteliklerin takdir edilen değerin hesaplanmasında göz önünde bulundurulmadığını ileri sürerek kararın bedel yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın mülkiyetinin müvekkil üniversiteye ait olduğunu, gayrimenkulün 1967 yılında Üniversitece kamulaştırıldığını, kamulaştırma kararının hem noter aracılığı taraflara tebliğ edildiğini, hem de yüksek tirajlı gazetelerde tüm Türkiye'ye ilan edildiğini, yapılan kamulaştırma tebligatı üzerine bir kısım paydaşların Sarıyer Asliye Hukuk Mahkemesinin 1967/367 Esas ve 1967/376 Esas sayılı dosyaları ile açtıkları bedel artırım davaları birleştirilerek 1967/376 Esas, 1969/66 Karar sayılı ve 17.03.1969 tarihli ilamla karara bağlandığını, hükmün temyiz edilmeyerek kesinleştiğini ve bedellerinin de paydaşlara ödendiğini, o tarihte yürürlükte bulunan 6830 sayılı İstimlak Kanunu'nun 14 üncü maddesinde öngörülen 15 günlük yasal süre içerisinde diğer paydaşlar dava açmadıklarından kamulaştırma işleminin kesinleştiğini, böylece dava konusu taşınmazın mülkiyeti müvekkil Üniversite'ye geçmiş olduğundan, kamulaştırmasız el atma eyleminin söz konusu olmadığını, davacılar murisine 1966-1972 tarihleri arasında müvekkil Üniversite tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun özellikle Ziraat Bankası ve Emlakbank olmak üzere o dönemdeki tüm bankalardan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna müzekkere yazılarak araştırma yapılması gerekirken bu hususta araştırma yapılmamış olmasının da kararın kaldırılmasını gerektirdiğini, hükme esas bilirkişi raporunda bir kısım emsaller gösterilmiş ise de bu emsallerin dava konusu taşınmaza emsal olma vasıfları bulunmadığını, bilirkişi kurulu raporunun denetlemeye elverişli olabilmesi için, dava konusu taşınmazın dava tarihi itibarıyla, emsal taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar durumları, emsal olarak değerlendirmeye alınan taşınmazların satış akit tabloları, her iki taşınmazın dava tarihi itibarıyla emlak metrekare rayiç değerleri, taşınmazların konumlarını (kamu kurumlarına olan mesafe, cadde-sokak, alışveriş merkezleri vb) gösterir uydu vb. görüntüleri dosyaya getirilerek, hazırlanan raporun bu kriterlere uygun olarak değerlendirilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulması gerektiğini ileri sürmiüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ecrimisil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 995 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan kararın ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
18.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.