"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/216 Esas, 2022/289 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/481 Esas, 2020/66 Karar
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde; Adana ili, Sarıçam ilçesi, ... Mahallesi, ... parsel(eski 681 parsel) sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespitine acele kamulaştırma ile ödenmesine karar verilen 82.622,44 TL'nin mahsubu ile bakiye 5.563,56 TL'nin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına ve kesinleşen karara göre hak sahibi davalılara tapu kaydındaki hisseleri oranında ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı idare vekili istinaf dilekçesinde; eski tarihli satışı esas alınan ve dava konusu taşınmaza uzak mesafede bulunan taşınmazın emsal olarak incelenmesinin hatalı olduğunu, emsal taşınmazın dava konusu taşınmazdan çok daha değerli olduğunu, emsal taşınmazın imar uygulaması gördüğü ve dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması görmemiş kadastro parseli olduğu dikkate alınarak dava konusu taşınmazın belirlenen metrekare birim bedelinden düzenleme ortaklık payı düşülmesi gerektiğini, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi heyet raporuna göre dava konusu taşınmazın arsa olması sebebiyle emsal karşılaştırma metodu ile Adana ili, ... ilçesi, ... Mahallesi ... ada 1 parsel sayılı taşınmazın emsal alınması suretiyle taşınmazın m² değerinin 80,71 TL olarak kabul edilerek toplam kamulaştırma bedelinin 82.622,44 TL hesaplandığı, dava konusu taşınmazın arsa olduğu şüphesiz olup, dava konusu taşınmazın belirlenen metrekare bedeli ve dava tarihi ile istinaf eden tarafın sıfatı dikkate alındığında belirlenen m² bedelin bölgedeki rayicin altında hakkaniyetli ve makul bir bedel olduğu inancına varılmakla mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4.Tespit edilen kamulaştırma bedelinden acele el koyma bedelinin mahsubu ile oluşan fark bedel 5.563,56 TL olduğu halde, davacı idarece 6.462,97 TL depo edildiği dikkate alınarak fazla depo edilen 899,41 TL’nin varsa işlemiş neması ile birlikte davacı idareye iadesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
5.Anayasa Mahkemesinin 27.11.2020 tarihli ve 31317 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 16.07.2020 tarihli ve 2018/104 Esas, 2020/39 Karar sayılı kararı ile 7139 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrasının dördüncü cümlesinin; “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit edilen bedelden az olması durumunda hâkim tarafından tespit edilen bedel, fazla olması durumunda idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedel, peşin ve nakit olarak hak sahibi adına, kalanı ise bedele ilişkin kararın kesinleşmesine kadar üçer aylık vadeli hesapta nemalandırılmak ve kesinleşen karara göre hak sahibine verilmek üzere” bölümü ile yedinci cümlesinde yer alan “idarenin kıymet takdir komisyonunca tespit ettiği bedelden fazla olması halinde fazla olan tutarın bloke edildiğine” ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu ve iptal edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerekirken, ödenmesi gereken bedelin üçer aylık vadeli hesaba yatırılarak kararın kesinleşmesi ile ödenmesine hükmedilmesi yerinde değildir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2.Davacı idare vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3.İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;
a) (1) numaralı bendinin birinci paragrafının sonuna “Davacı idarece fazla depo edilen 899,41 TL’nin davalı tarafından bankadan çekilmişse varsa ödenen nemaları ile birlikte davalılardan hisseleri oranında alınarak davacı idareye verilmesine, bedel alınmamışsa fazla yatan bedelin işlemiş nemaları ile birlikte davacı idareye iadesine,” cümlesinin eklenmesi,
b) (1) numaralı bendinin ikinci paragrafında yer alan “kararın kesinleşmesine kadar (3)'er aylık vadeli hesapta nemalandırılmasına, kesinleşen karara göre” ibaresi hükümden çıkartılarak yerine “üçer aylık vadeli hesapta biriken neması ile birlikte derhal” yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.