Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6322 E. 2024/1345 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İmar uygulaması sırasında bedelsiz olarak tapudan yola terkin edilen hissenin karşılığının tahsili davasında, terkin işleminin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 35. maddesi kapsamında olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Özel parselasyon planı gereğince yol olarak terkedilen ve fiilen yol olarak kullanılan taşınmaz hissesi için 2942 sayılı Kanun'un 35. maddesi ve fen bilirkişi raporundaki tespitler gözetilerek, davacıların taleplerinin reddine ve istinaf kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 39. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/10 Esas, 2023/575 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/377 Esas, 2022/607 Karar

Taraflar arasındaki 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanunu'nun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un (2981 sayılı Kanun) 3290 sayılı Kanun ile değişik 10 uncu maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması sırasında bedelsiz olarak tapudan terkin edilen hissenin karşılığının tahsili davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkilleri murisi ...'in İstanbul ili, Sultangazi ilçesi, ... Mahallesi 243 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından olduğunu, müvekkillerine ait bu taşınmazdaki payın müvekkillerinin izni ve muvafakati olmadan ve usulüne uygun bir kamulaştırma yapılmaksızın yol olarak tapudan terkin edildiğini belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında 2981 sayılı Kanun gereğince tesis edilen uygulama işlemleri hakkında açılacak davalarda idare mahkemelerinin görevli olduğunun kabul edildiğini, bu nedenle görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 35 inci maddesi ile 2981 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin (b) bendi uyarınca taşınmazın bedelsiz terkin edildiği kabul edilerek davanın reddine karar verilmesini, taşınmazın ana arterde kalıp kalmadığının araştırılarak ana arterde kalması halinde husumetin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına yöneltilerek müvekkili idare yönünden husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi karar verilmesini el atma tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata ve taşınmazın niteliklerine göre değerlendirme yapılması gerektiğini, aleyhe hüküm tesisi halinde faizin ıslah tarihinden itibaren başlatılması gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın maliki tarafından özel parselasyon planı kapsamında yol olarak bırakıldığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; fen bilirkişisi tarafından ibraz edilen bilirkişi raporunda değerlendirmeye esas alınan özel parselasyon haritasının usulüne uygun olarak hazırlanmadığını, zira usulüne uygun bir özel parselasyon haritası için tüm malikler tarafından hazırlanan bir çap örneğinin ilçe belediyesine sunulması, ilçe belediyesince bu haritanın kabulü ile ilgili meclis kararının ve taşınmaz sahiplerinden de yola terk işlemi için muvafakatname alınması gerektiği, sonrasında ise özel parselasyon haritasını tescil edilmesi için tapu sicil müdürlüğüne göndermesi gerektiği, her ne kadar fen bilirkişi raporunda özel parselasyon haritası üzerinden değerlendirmeler yapılmış ise de dosyada ... tarafından verilen yahut dosyaya sunulan herhangi bir encümen kararı bulunmadığını, bu nedenle karara dayanak fen bilirkişisi raporunda itibar edilen özel parselasyon haritasının usulsüz ve geçersiz olup, bu haritaya göre hazırlanan fen bilirkişisi ve hesap bilirkişisi raporlarının hükme ve denetime elverişli nitelikte olmadığını, dava konusu taşınmaz imar uygulamasına dahil edilirken özel parselasyon haritasının davalı idarece dikkate alınmadığını, düzenleme ortaklık payı kesintisinin taşınmazın tamamı üzerinden yapıldığını, usulüne uygun özel parselasyon haritasının varlığı düşünüldüğü takdirde bedelsiz terk edilen alanların toplam taşınmaz alanından mahsup edilmesinden sonra kalan alandan düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılması gerektiğini, usulüne uygun hazırlanmış bir özel parselasyon haritası bulunmadığından ve idarece yapılan bedelsiz terkin işlemi usulsüz parselasyon haritasına dayandığından idarenin eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğunu, el atma konusu taşınmaza dair müvekkiller murisine gönderilen bir tebligat olmadığı gibi kamulaştırma bedelinin de ödenmediğini, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin düşük olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince yapılan araştırma, bilirkişi raporları ve tüm dosya içeriğinden İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu malikleri ile davalı idare arasındaki 2981 sayılı Kanun’un 3290 sayılı Kanun ile değişik 10 uncu maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması sırasında bedelsiz olarak tapudan yola terkin edilen hissenin karşılığının tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi.

3. 2981 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesi.

4. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

5. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; davacılar murisinin dava konusu taşınmazın tamamına 20.07.1972 tarihinde malik olduğu, tamamı 14500 hisse olan taşınmazın 11601/14500 hissesini davacılar murisinin muhtelif tarihlerde 3. kişilere sattığı ve davacılar murisinin uhdesinde 2899/14500 hisse kaldığı, dosya kapsamında alınan 08.05.2022 tarihli fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazdan satılan hisselerin bir özel ifraz planı dahilinde yapıldığını, zeminde yol ve cadde olan kısımların planda yol olarak bırakıldığını, özel ifraz yol alanlarının davacılar murisi üzerinde kaldığını, özel parselasyon yolları ile imar yollarının örtüştüğü, bilahare belediye tarafından 1986 yılında yapılan imar uygulaması ile davacıya ait 2.899 m²lik kısmın 1.015 m²sinin düzenleme ortaklık payı olarak, geriye kalan 1.884 m²sinin ise ise 2981 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin (b) bendi kapsamında yol payı için bedelsiz olarak terk edildiği anlaşılmıştır.

3. 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinde, “İmar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle, özel parselasyon sonunda malikinin muvafakati ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez.” hükmü yer almaktadır.

4. Bu itibarla; 2942 sayılı Kanun'un 35 inci maddesindeki düzenleme ve 08.05.2022 tarihli fen bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda ilgili haritasına göre özel parselasyona tabi tutulmak suretiyle imar yolu olarak terk edilen ve fiilen de yol olarak kullanılan, davacılar murisine ait hisse için açılan davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.