"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/21 Esas, 2023/1036 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/1120 Esas, 2020/1227 Karar
Taraflar arasındaki mesken nitelikli bağımsız bölümün iş yeri olarak kullanılmasının önlenmesi davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ve dahili davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ve dahili davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu dairenin davalılar arasında yapılmış olan kira sözleşmesi ile doktor muayenehanesi olarak kiralandığını, apartman yönetiminin 03.07.1964 tarihli tapuya şerh edilmiş olan yönetim planının 2 nci maddesinin c bendinde ikametgah olarak kullanılan binaların dahilinde mesleki hiçbir iş yapılamaz hükmünün bulunduğunu, apartmanda mesleki faaliyet gösterecek olan doktor muayenehanesinin açılamayacağının açık olduğunu, davaya konu bağımsız bölümün eski haline getirilerek, tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu'nun (634 sayılı Kanun) 24 üncü maddesi gereğince kütükte konut olarak gösterilse bile bağımsız bölümde doktor muayenehanesi açmaya engel durum bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
2. Dahili davalılar ... ve ... cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın davaya konu yaptığı yönetim planının aslında bir yönetim planı olmadığını, tapunun beyanlar hanesine kaydedilen kat veya daireleri üzerine irtifak hakkı tesisi sureti ile satılan banka apartman dairelerine ve dükkanlarına ait satış mukavelesinden ibaret olduğunu, 634 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesine göre bağımsız bölümde doktor muayenehanesi açmaya engel bir durum bulunmadığını, davacının hukuki dayanaktan yoksun olarak ikame ettiği davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve dahili davalılar ... ve ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; 634 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinin, ana gayrimenkulün kütükte mesken olarak gösterilmesi halinde bağımsız bölümde, hastane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza laboratuarı gibi müesseselerin kurulmasını yasakladığı, maddenin aynen “dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır” şeklindeki hükmüyle doktor muayenehanelerini ayrık tuttuğunu, hükme göre kütükte konut olarak gösterilse bile bağımsız bölümde doktor muayenehanesi açmaya engel bir durum bulunmadığını, mahkemece bu husus gözetilmeden hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, davanın ve anlaşmazlığın, müvekkilin kullandığı dairenin "klinik mi" yoksa "muayenehane mi" olduğu noktasında toplanmakta olduğunun ortada olduğunu, müvekkilinin kullandığı dairenin "muayenehane" olduğunun bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, 634 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesi gözetilmeden davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığından davacıların 03.08.1964 tarihinde yani 634 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önce imzalanmış satış mukavelesini, yönetim planı olarak yorumlayıp dava açtıklarını; davacının, kat maliklerinin davada gösterilen iradesini ortaya koyan bir kat malikleri kurulu kararını ibraz etmediğini, taraflarına yöneltilen davayı açmak için alınmış bir kat malikleri kurulu kararı olmadan davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olup kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Dahili davalılar ... ve ... vekili istinaf dilekçesinde; davacının her ne kadar dava konusu taşınmazın diğer davalı tarafından“dava konusu muayenehanenin amacını aştığı, klinik olarak kullanılmaya başlandığı" iddiası ile tahliye talep etmişse de iş bu iddiaların asılsız olduğunu, davacının iddiasının aksine diğer davalı tarafından dava konusu taşınmazın poliklinik olarak kullanılmadığını, doktor muayenehanesi olarak kullanıldığını, bilirkişi raporunda da "...mevcut kullanım yönünden halihazırda MUAYEHANE olarak kullanılmakta olduğu, taşınmazın muayehane olarak kullanılmasının, "Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmeliği"ne göre değerlendirilmesinde aykırı bir durum tespit edilmediği, yönetmeliğe uygun olduğu ayrıca İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü tarafından Muayehane Uygunluk Belgesi verildiği" şeklindeki değerlendirme ile de şüpheye yer verilmeyecek şekilde ortaya konulduğunu, mahkemece bilirkişi raporu değerlendirmeye alınmadan haksız ve hukuka aykırı hüküm kurulduğunu, taşınmazların kiraya verilmesi veya satılması hususunda kullanım hakkını sınırlandıran genel bir kısıtlama ve dikkate alınması gereken bir yönetim planı olmadığını, kesinlikle kabul etmemekle birlikte bir an için bu satış mukavelesinin bir yönetim planı olduğu varsayılsa bile bu mukavele 634 sayılı Kanun'un 28 inci maddesinde yer alan "Yönetim planı yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini yönetici ve denetçilerin alacakları ücreti ve yönetime ait diğer hususları düzenler. Yönetim planı, bütün kat maliklerini bağlıyan bir sözleşme hükmündedir. Yönetim planında hüküm bulunmıyan hallerde, anagayrimenkulün yönetiminden doğacak anlaşmazlıklar bu kanuna ve genel hükümlere göre karara bağlanır." şeklinde düzenlenen şartları taşıdığını, iddia edildiği üzere iş bu mukavelenin 7-c maddesinde yalnızca daire 13'ün kullanımı hakkında şartların düzenlenmiş olduğunu, bu şartların diğer tüm dairelerde kullanılmasının mümkün olmadığını, davaya konu edilen bu mukavelenin taşınmaz maliki tarafından düzenlenmeyen aksine ilgili banka ve daire 13'ün maliki arasında imzalanan iki taraflı bir sözleşme olduğunu, aslında Yönetim Planı niteliğinde olmayan satış mukavelesine dayanarak hüküm kurmuş olmasının hatalı bir değerlendirme olduğunu, davacının ayrıca dava dilekçesinde "Bu durumda zaten yönetim planında olduğu gibi kanunla da yasaklanmıştır" diyerek müvekkil/davalının taşınmazının kanuna aykırı olarak kiralandığını iddia ettiğini, bu iddianın asılsız olup 634 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesi gereğince "Anagayrimenkulün, kütükte mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde hastane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza lâboratuvarı gibi müesseseler kurulamaz; kat maliklerinin buna aykırı sözleşmeleri hükümsüzdür; dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler bu hükmün dışındadır." kanunda doktor muayenehanesi açılması yasak işler kapsamında sayılmamış olup bağımsız bölümde doktor muayenehanesi açmak için hukuki bir engel bulunmadığını, Anayasa Mahkemesinin 24.03.2010 tarihli ve 2006/159 Esas, 2010/47 Karar sayılı kararında “Böylece, anagayrimenkulün, kütükte mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünün dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan "muayenehane" olarak kullanılması, başkaca bir izne ve işleme gerek olmaksızın doğrudan yasadan kaynaklanan bir yetkinin kullanımı çerçevesinde mümkün kılınmıştır” şeklinde hüküm kurulduğunu, Anayasa Mahkemesi bu kararı ile bağımsız bölümlerde doktor muayenehanesinin açılabileceğini kabul ettiğini, dolayısıyla davacının taşınmazın muayehane olarak kiralanmasının kanunla yasaklandığı iddiasının kabul edilemez olup mahkemece de söz konusu Anayasa Mahkemesi kararı nazara alınmadan verilen tahliye kararının kaldırılması gerektiğini, davacının 634 sayılı Kanun'daki şartlara uygun bir yönetim planını dosyaya sunmadığını, dosyada mevcut olan ve o zamanın şartlarıyla tapu kütüğüne işlenmiş olan satış sözleşmesinin yönetim planı olarak değerlendirildiği kabul edilse bile bu kere de mesken olarak nitelendiren bağımsız bölümün satış mukavelesinde ticarethane olarak işletilmeyeceğinin belirtildiği, Anayasa Mahkemesi kararından ve içtihatlardan da anlaşılacağı üzere doktor muayenehaneleri ticarethane olarak nitelendirilmediğini, davaya konu muayenenin klinik olduğunun iddia edildiğini ancak bilirkişi raporundan da söz konusu muayenelerinin klinik olmadığının belirlendiğini, davaya konu edilen taşınmazın, poliklinik olarak kullanılmadığını, uyulması zorunlu bir yönetim planı bulunmadığından aksine de bir hüküm olmadığından 634 sayılı Kanun'un ilgili maddelerinin dikkate alınacağını, 634 sayılı Kanun'un 24 üncü maddesinde de doktor muayenehanelerinin açılması için herhangi bir yasaklayıcı hükmün bulunmadığını, doktor muayenehanelerinin diğer yasak işler dışında tutulduğunu, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ... ve dahili davalılar ... ve ... vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... ve dahili davalılar ... ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Dahili davalılar ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, mesken nitelikli bağımsız bölümün iş yeri olarak kullanılmasının önlenmesine ve ana gayrimenkulün mimari projesine aykırı yapılan değişikliklerin eski hale getirilmesine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 634 sayılı Kanun'un 19 uncu, 24üncü, 28inci ve 33 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu 7 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydında mesken niteliği ile kayıtlı olduğu, yine dava konusu taşınmazın tapuya şerh edilmiş yönetim planının 2 nci maddesinin c bendinde ikametgah olarak kullanılan binaların sadece mesken olarak kullanılacağı hükmünün düzenlendiği belirtildiği halde davalı tarafından, "muayenehane" olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.
3. Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 28 inci maddesine göre yönetim planında hüküm bulunmayan hallerde kat mülkiyeti kanununa göre anlaşmazlıkların karara bağlanabileceği belirtilmiş olduğundan ve yönetim planında da bağımsız bölümlerin ne şekilde kullanılacağı tarif edilmiş olduğundan dava konusu taşınmazda yönetim planının esas alınması gerektiğinin anlaşıldığı, somut olayda dava konusu mesken olan 7 numaralı bağımsız bölümün işyeri niteliğindeki muayenehane olarak kullanılması yönünde yönetim planının 2 nci maddesinin c bendindeki açık hükmü karşısında mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davanın kabulüne karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... ve dahili davalılar ... ve ... vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalılardan peşin alınan temyiz harçlarının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.