"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1548 Esas, 2023/81 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/94 Esas, 2021/266 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Ankara ili, Sincan ilçesi, .../... Mahallesi 164 ada 21 ve 22 sayılı parselleri 16.04.1986 tarihinde satın aldığını, Sincan Tapu Müdürlüğünün 25.01.2017 tarihli yazısı ile mükerrerlik nedeniyle iptal gerektiğinin iletildiğini, bu yazı üzerine Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açıldığını, 21 parselden 2.560,20 m²nin, 22 parselden ise 6.338,37 m²lik kısımlarının mükerrerlik nedeniyle tapusunun iptali gerektiğinden davanın reddine karar verildiğini, toplam 8.898,00 m²lik alanın dava tarihindeki değerinin faizi ile birlikte ve yukarıda belirtilen ve retle sonuçlanan davada ödediği yargılama gideri vekâlet ücretinin davalı idaredin tahsili ile fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere 1.000,00 TL tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; zararın varlığını kabul etmediklerini, zamanaşımı defini ileri sürdüklerini, zarar ile fiil arasında uygun illiyet bağı olması gerektiğini, zarar iddiasının sorumlu idareye yöneltilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; zararın oluştuğunun kesin bir ilamla tespiti gerektiğini, dava şartının olmadığını, davanın süresi içinde açılmadığını, husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini, tefrik kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın mükerrer kadastro sebebiyle 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin olduğunu, Ankara ili, Sincan ilçesi, .../... Mahallesinde 1950 yılında yapılan tapulama çalışmalarında gerçek kişi adına tespit ve tescil edilen 556 parsel sayılı taşınmazın 8.898,57 m² yüzölçümlü kesiminin 1955 yılında yapılan tapulama çalışmalarında yeniden kadastroya tabi tutularak 1560 ve 1561 parsel numaralarıyla gerçek kişiler adlarına tespit ve tescil edildikleri, 1560 (yeni 164 ada 21) parselin 2.560,20 m² yüzölçümlü kesiminin, 1561 (yeni 164 ada 22) parselin ise 6.338,37 m² yüzölçümlü bölümlerinin 556 (yeni 101 ada 1) parselle mükerrer oldukları, 1560 ve 1561 parsellerin el değiştirmeler ve satışlar yoluyla davacılara geçtikleri, böylelikle tapu sicilinin hatalı tutulduğu, 4721 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi uyarınca ilk yapılan kadastroya itibar edileceğinden, ikinci kadastro yoluyla oluşan 1560 (yeni 164 ada 21) ve yeni 1561 (164 ada 22) parsellerin mükerrer olan kesimlerinin tapu kütüğünden terkin edilmesi gerektiğinden mükerrer kadastro yoluyla oluşan zararın, kadastro işlemlerinden kaynaklandığı ve 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunun açık olduğunu, 164 ada 21 parselin yola cepheli olması karşısında net tarımsal gelir yöntemiyle ve objektif değer artış oranı uygulanmak suretiyle 164 ada 21 parselin m²si 28,83TL’den, 164 ada 22 parselin ise m²si 26,91 TL'den tespit edilen tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığını, ancak 164 ada 21 (eski 1560) parselin 2.560,20 m² yüzölçümlü kesiminin, 164 ada 22 (eski 1561) parselin ise 6.338,37 m² yüzölçümlü bölümünün tapudan terkinlerine karar verilmesi gerekirken hüküm yerinde infazda duraksama yaratacak şekilde dava konusu taşınmazın tapudan terkin işlemlerinin tapu müdürlüğünce yapılmasına yönünde karar verilmesi doğru olmadığını ve 164 ada 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazların güncel tapu kayıtlarında haciz, ipotek vb takyidatlar bulunması halinde takyidatların bedele yansıtılmasına yönünde karar verilmesi gerektiğinden istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurulularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için ... aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’nun 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre yapılan incelemede; dava konusu 164 ada 21 (eski 1560) ve 164 ada 22 (eski 1561) parsel sayılı taşınmazların davacı tarafından 16.04.1986 tarihinde satın alındığı, tapu kayıtlarına 11.08.2014 tarihli ve 22308 yevmiye no ile mükerrerlik şerhinin işlendiği, Kadastro Müdürlüğünün 12.01.2017 tarihli teknik raporuna göre 21 parsel taşınmazın 2.560,20 m²lik, 22 parsel sayılı taşınmazın ise 6.338,37 m²lik kısımlarının mükerrer kadastroya tabii tutulduğundan iptal edilmesinin gerektiğinin tespit edildiği, Tapu Müdürlüğünün 25.01.2017 tarihli ve 201294 sayılı yazı ile taşınmazların mükerrerlik oluşturan kısımlarının iptal edilmesi gerektiğinden, düzeltme yapılacağı hususunun davacıya bildirildiği, bu yazı üzerine davacı tarafından Sincan Kadastro Müdürlüğü ve dava dışı birkısım davalılar aleyhine mükerrerlik tespitine ilişkin itirazlarının kabulü ile 21 ve 22 parsel sayılı taşınmazların adlarına tespiti istemli dava açtığı, Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/555 Esas ve 2018/Karar sayılı kararı ile 21 parsel sayılı taşınmazın 2.560,20 m²sinin, 22 parsel sayılı taşınmazın ise 6.338,37 m²lik kısımlarının iptalinin uygun olacağı anlaşıldığından davanın reddine karar verildiği ve ilgili kararın istinaf edilmeksizin 04.03.2019 tarihinde kesinleştiği, tazminat istemli işbu dosyada alınan fen bilirkişi raporunda da, dava konusu taşınmazlarla 101 ada 1 parsel sayılı taşınmaz arasında mükerrerlik olduğunu, ve tapudan terkini gereken alanların 21 parsel sayılı taşınmazda 2.560,20 m², 22 parsel sayılı taşınmazda ise 6.338,37 m² olduğunun tespit edilmiş olduğu ve işbu davanın 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmakdadır.
3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğindeki dava konusu taşınmazlara net gelir metodu esas alınarak değer biçilmesine ve taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.