Logo

5. Hukuk Dairesi2023/6882 E. 2024/283 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı bedelinin tespiti ve davacıya ödenmesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun ek 3. maddesinin derdest davalara uygulanmasını öngören geçici 15. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ve her davanın açıldığı tarihteki mevzuata göre değerlendirilmesi gerektiği gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/441 Esas, 2023/241 Karar

KARAR : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Giresun ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 461 ada 4 parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaksızın enerji nakil hattı geçirilmek suretiyle fiilen el atıldığını belirterek irtifak hakkı karşılığının davalı idareden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinde takdir olunan bedel ile maddi hatalara karşı adli yargıda (noter) tebligat tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açma hakkı tanındığını, işbu davanın kanunda belirtilen 30 günlük süre içerisinde açılmadığını, uzlaşma dava şartı yerine getirilmeden açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Giresun Asliye Hukuk Mahkemesinde tescil davaları açılarak kamulaştırma işlemlerinin tamamlandığını, bu nedenle işbu davanın kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davası değil, bedel artırım davası olduğunu, dava konusu taşınmaz hakkında Giresun Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/42 D.İş sayılı dosyasında yer alan noter tebligatları incelendiği takdirde hak sahiplerine usulüne uygun olarak tebligatların yapıldığının görüleceğini, nihayetinde işbu kararın usulüne uygun şekilde hak sahiplerine tebliğ edilmesi ile hak sahiplerinin kamulaştırmayı öğrendiklerinin de açık olduğunu, infaz edilmiş tescil kararı var iken, davacının; tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ve 2942 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesine dayanarak bedel artırım davası açmasının doğru olmadığını, önceden verilmiş kesin hükmün bulunmasından dolayı davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 21.11.2019 tarihli ve 2019/407 Esas, 2019/554 Karar sayılı kararı ile 30 günlük hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.03.2020 tarihli ve 2020/257 Esas, 2020/781 Karar sayılı kararı ile somut uyuşmazlıkta davacının dava konusu taşınmazın kamulaştırıldığı tarihte mal sahibi olmayıp daha sonraki bir tarihte taşınmazı satın alma yolu ile devraldığı, dolayısıyla davacı bakımından kamulaştırma işleminin tebligatla başlamasından ya da davacıya kamulaştırma bedelinin ödenmesinden söz edilemeyeceği, taşınmazı sonraki bir tarihte devralan davacının, taşınmaz üzerinde irtifak hakkı bulunduğunu, ancak tapu kaydını inceleyerek anlayabileceği, nitekim dava konusu taşınmazın tapu kaydına nizalı irtifak hakkının işlendiği, dava konusu taşınmazın davacı ...'ya satışına ilişkin 23.05.2006 tarihli ve 3058 sayılı satış senedinin altında davacının imzasının da bulunduğu, "beyanlar - şerhler - hak ve mükellefiyetler" kısmına, TEK Genel Müdürlüğü lehine irtifak hakkı şeklinde şerh verildiği, gerek Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24.06.1994 tarihli ve 1993/3 Esas, 1994/2 Karar sayılı kararı ve gerekse Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.07.2012 tarihli ve 2012/5-208 Esas, 2012/443 Karar sayılı kararlarında mal sahibine yapılmış tebligat yoksa ve buna rağmen taşınmaz maliki kamulaştırmayla ilgili dava açmaya yarayacak doğru ve sağlıklı bilgileri öğrenmişse o tarihten itibaren 30 gün içinde bedele karşı dava açılması gerektiğinin belirtildiği, bu anlamda tapuda idare yararına ferağ işleminin yapıldığı tarihin de 30 günlük hak düşürücü sürenin başlangıcına esas alınacağının izahtan vareste olduğu, her ne kadar belirtilen yargısal içtihatlar taşınmazın kamulaştırma tarihindeki malikine ilişkin ise de, bu durumun tapuda devir olgusunun kamulaştırmaya ilişkin sağlıklı bilgilerin öğrenilmesi anlamına geleceği gerçeğini değiştirmeyeceği, o halde taşınmaz malikinin kanunun kendisine tebligat yoluyla gönderilmesini "zorunlu gördüğü bilgileri" tapuda devir işlemi ile öğrendiği ve sağlıklı dava açabilmesi için hiçbir engelin kalmadığının kabul edilmesi gerektiği, dosya davacısının kamulaştırmaya ilişkin bilgileri taşınmazı tapuda devraldığı tarihte öğrenmiş olması karşısında, kendisine tebligat yapılmasını beklemesinde artık yarar ve çıkarı bulunduğunu ileri sürmenin hayatın olağan akışına ters düşeceği, bu itibarla davacının, kendisine tebligat yapılmadığını ya da kamulaştırma bedelinin kendisine ödenmediğini ileri sürmesinin, hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilerek hak düşürücü sürenin tapuda yapılan devir işlemi ile başlayacağının kabul edilmesi gerektiği, kanunun öngördüğü amacın, yani bilgilendirmenin gerçekleştiği, somut olayda tapudaki hakların intikal ettirildiği davacının taşınmazla ilgili dava açmaya yarayacak doğru ve sağlıklı bilgileri öğrendikten itibaren 30 gün içinde dava açmadığı buna göre de mahkemece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 114 üncü maddesindeki diğer kanunlarda yer alan dava şartlarının bulunmadığından bahisle 6100 sayılı Kanun'un 115 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 04.11.2021 tarihli ve 2020/4156 Esas, 2021/12630 Karar sayılı kararı ile Mahkemece davacının dava konusu taşınmazı ediniminin dayanağına ilişkin resmi akit tablosu (satış, trampa vs.) tüm belgeler getirtilerek, davacının dava konusu 461 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki mülkiyet hakkı bakımından, taşınmazın geldisi olan kök Alınca Köyü 25 parsel sayılı taşınmazda kamulaştırma tarihindeki malik tespit edilmek suretiyle, hakkın kaynağının ...’ndan gelen ½ pay olduğunun belirlenmesi halinde, bu kişi yönünden usulüne uygun bir kamulaştırma tebligatının mevcut olduğu dikkate alınarak davanın reddine hükmedilmesi, hakkın kaynağının ...’ndan gelen ½ pay olduğunun belirlenmesi halinde ise, bu kişi yönünden usulüne uygun bir kamulaştırma tebligatı bulunmadığı dikkate alınarak davanın esasına girilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dava konusu hakkın ...'ndan geldiğinin tespiti halinde 21.12.2019 tarihinde kabul edilerek 24.12.2019 tarihli ve 30988 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 7201 sayılı Kanun'un 6 ncı ve 7 nci maddeleri ve 09.06.2021 tarihinde kabul edilerek 19.06.2021 tarihli ve 31516 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7327 sayılı Kanun'un 20 nci ve 27 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen ek 3 üncü madde, geçici 15 nci ve 17 nci maddeleri uyarınca rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden, bozmanın niteliğine göre sair yönler incelenmeksizin kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 17.03.2022 tarihli ve 2021/438 Esas, 2022/91 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne ve kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tespiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin 17.03.2022 tarihli ve 2021/438 Esas, 2022/91 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 13.10.2022 tarihli ve 2022/6292 Esas, 2022/13956 Karar sayılı kararı ile her ne kadar 2942 sayılı Kanun'a eklenen ek 3 üncü madde, geçici 15 nci ve 17 nci maddeleri gözetilerek bozma sonrası aldırılan 16.02.2022 tarihli ek rapor mevcut ise de, emsal olarak incelenen taşınmazın satış tarihinin değerlendirme tarihinden sonra olduğu anlaşıldığından, 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesine uygun olmayan söz konusu ek rapora göre hüküm kurulmasının mümkün olmadığı ve dava konusu taşınmazın ada ve parsel numarasının hüküm fıkrasına hatalı yazılması gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tespiti ile davalı idareden tahsiline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde takdir olunan bedel ile maddi hatalara karşı adli yargıda (noter) tebligat tarihinden itibaren 30 gün içinde dava açma hakkı tanındığını, işbu davanın kanunda belirtilen 30 günlük süre içerisinde açılmadığını, Giresun Asliye Hukuk Mahkemesinde tescil davaları açılarak kamulaştırma işlemlerinin tamamlandığını, bu nedenle işbu davanın kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davası değil, bedel artırım davası olduğunu, dava konusu taşınmaz hakkında Giresun Asliye Hukuk Mahkemesinin 1971/42 D.İş sayılı dosyasında yer alan noter tebligatları incelendiği takdirde hak sahiplerine usulüne uygun olarak tebligatların yapıldığının görüleceğini, nihayetinde işbu kararın usulüne uygun şekilde hak sahiplerine tebliğ edilmesi ile hak sahiplerinin kamulaştırmayı öğrendiklerinin de açık olduğunu, infaz edilmiş tescil kararı var iken, davacının; tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ve 2942 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesine dayanarak bedel artırım davası açmasının doğru olmadığını, önceden verilmiş kesin hükmün bulunmasından dolayı davanın reddi gerektiğini, dava konusu taşınmaz için gerçek değerinin çok üstünde bir değer tespit edildiğini, değer düşüklüğü oranının yüksek belirlendiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılarak enerji nakil hattı geçirilen taşınmazın irtifak hakkı karşılığının tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un Geçici 6 ncı maddesinin birinci, ikinci, altıncı ve yedinci fıkraları.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza bozmaya uyularak 7327 sayılı Kanun’un 20 nci ve 22 nci maddeleriyle 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek 3 üncü madde uyarınca mülga 6830 sayılı Kanun’un 16 ncı ve 17 nci maddelerine dayanılarak idare adına tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınıp emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen bedelin, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosuna göre dava tarihine güncellenmesi suretiyle değer biçilmişse de 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek 3 üncü maddenin derdest davalara uygulanacağına ilişkin özel düzenleme ihtiva eden 2942 sayılı Kanun'un geçici 15 inci maddesi, Anayasa Mahkemesinin 28.07.2023 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2021 tarihli ve 2018(21)/10-948 Esas, 2021/416 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; Yargıtayın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır; çünkü mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulî müktesep hak doğmuştur. Yargısal ve bilimsel içtihatlarda "usulî kazanılmış hak" ya da "usulî müktesep hak" olarak adlandırılan bu ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.1988 tarihli ve 1987/2-520 Esas, 1988/89 Karar sayılı kararında "Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince işlem yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisinin lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usulî kazanılmış hak denilmektedir..." şeklinde tanımlanmakta olup, ayrıca Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Bu istinalardan birisi de; bir kanun hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edilirse iptal edilen kanun hükmü usulî kazanılmış hakka aykırı olsa bile uygulanacak öncelik usulî kazanılmış hakta değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararında olacaktır.

4. Bu durumda, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun "Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…" gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile "Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır" genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları da nazara alınarak dava tarihi itibarıyla değerlendirme yapılmasının gerekmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı idare vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davalı idareden peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,

11.01.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

2019 yılında 7201 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 3’ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 6830 sayılı Kanun ve 2942 sayılı Kanun’un mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerine göre usulüne uygun kamulaştırılıp, idareler adına tescil edilen ancak bedelleri eski malikleri adına bankaya yatırıldığı halde hak sahiplerine ödenmeyen taşınmazların kamulaştırma bedellerinin belirlenmesi yöntemini düzenlemektedir. 7201 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile getirilen 2942 sayılı Kanun’un Geçici 15 inci maddesinin 2 nci fıkrası ise Ek Madde 3 ün birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda da uygulanmasını öngörmektedir. Bu düzenleme Dairemizin de kabulünde olduğu üzere; hukuka uygun geçerli bir kamulaştırma bulunmadan ve mülga 16 ncı ve 17 nci maddelerde belirtilen şartlar yerine getirilmeden tescil kararı verilmiş taşınmazlara ilişkin olarak açılan kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı davaları kapsamamaktadır (Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, 16.01.2020 tarihli ve 2019/7050 Esas, 2020/577 Karar sayılı kararı) .

Yukarıda anılan Dairemiz kararından sonra bu tür kamulaştırmasız el atma sayılabilecek halleri de kapsamak üzere TBMM tarafından 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına 2021 yılında 7327 sayılı Kanun’un 20 nci maddesi ile eklenen, 3 üncü cümle ile usulsüz kamulaştırma işlemlerine rağmen idare adına tescil edilen taşınmazların değerinin tespitinde de 1 inci ve 2 nci cümlelerde belirtilen usulün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Bununla birlikte 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü de 7327 sayılı Kanun’un 22 nci maddesiyle ihdas edilmiş olup 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün usulsüz kamulaştırmalarda bedel tespiti yöntemini düzenleyen birinci fıkrasının 3 üncü cümlesinin derdest davalarda da uygulanmasını hüküm altına almaktadır.

Bir şeyin bütünü ifade edildiğinde, bütünü ile birlikte onun parçalarının da tek tek sayılması gerekmez. Eğer 2942 sayılı Kanun’un Ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümleleri mülga 16 ncı ve 17 nci maddelere göre yapılan bütün tescil hallerini kapsıyor olsaydı, aynı maddeye 3 üncü cümle eklenmez ve 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi ihdas edilmezdi.

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci ve geçici 17 nci maddelerinin her ikisinin de özel hüküm olduğu; Geçici Madde 17 nin sonraki hüküm olduğu da nazardan uzak tutulmamalıdır.

Somut olayımızda nazara alınacak hükümlerden;

2942 sayılı Kanun’un geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 04.05.2023 tarihli ve 2019/93 Esas, 2023/87 Karar sayılı kararıyla iptal edilmek suretiyle, 2942 sayılı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin derdest davalarda uygulanamayacağı öngörülmüş ise de; bahse konu iptal kararından etkilenebilecek derdest davalar, mülga 16 ve 17 nci maddelere göre usulünce kamulaştırılıp da bedeli malikleri adına bankaya yatırılmış olduğu halde hak sahiplerine ödenmeyen bedellere ilişkin olanlardır.

Bu yöntemin usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin derdest davalarda uygulanmasını engelleyecek bir iptal kararı ise söz konusu değildir. Zira “… dava tarihi itibariyle…” ibaresi hariç 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde 3 hükmünün kalan kısmı yönünden bir iptal durumu söz konusu olmayıp Ek 3 üncü madde hükmü değer tespiti yöntemi yönünden halen yürürlüktedir. 2942 sayılı Kanun’un Geçici Madde 17 hükmü yönünden de herhangi bir iptal durumu söz konusu olmayıp bu madde hükmü de halen yürürlüktedir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya baktığımızda davanın konusunun usulsüz kamulaştırmada bedel tespitine ilişkin olduğu ve bu davada da 2942 sayılı Kanun’un geçici 17 nci maddesi, aynı Kanun’un ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 3 üncü cümlesi ile bu cümlenin atfıyla aynı fıkranın 1 inci ve 2 nci cümle hükümlerinin uygulanması gerektiği düşünülmektedir.

Hâl böyle iken eldeki davada uygulanmasına yer olmayan, 2942 sayılı Kanunun geçici 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “...ek 3 üncü madde hükmü uygulanarak…” ibaresinin, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi gerekçe gösterilerek bozma cihetine gidilmesi hukuka uygun görülmediğinden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz. 11.01.2024