Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7035 E. 2024/1599 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, davalı vekilinin bloke edilen bedele mahkemenin son karar tarihine kadar faiz uygulanması gerektiği ve Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı doğrultusunda kamulaştırma bedeline yasal faiz yerine kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizin uygulanması gerektiği iddiaları.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece son bozma ilamı öncesi bloke edilen bedele mahkemenin son karar tarihine kadar faiz uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi doğru değil ise de bu hususun düzeltilmesi gerektiği, diğer yandan Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının kesin hüküm haline gelmemiş derdest davalar yönünden de uygulanması gerektiği ve bu nedenle kamulaştırma bedeline yasal faiz yerine Anayasa’nın 46. maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/43 Esas, 2023/41 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonucu verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın yol olarak terkinine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 13.02.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, Bornova ilçesi, ... Mahallesi 418 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planı içerisinde olup çevresinin meskun olduğunu, her türlü belediye hizmetlerinden iyi derecede yararlandığını, ulaşımının son derece kolay olduğunu, dava konusu taşınmazın değerli bir bölgede bulunduğunu belirtmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 19.11.2015 tarihli ve 2014/475 Esas 2015/268 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin bloke ettirilerek davalı tarafa derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın ve içinde bulunduğu bölgenin ileride imar uygulamasına tabi tutulması halinde kesilmesi gereken düzenleme ortaklık payı oranının ve dava konusu taşınmazın çevresinde düzenleme görmüş parseller var ise bunlardan kesilen düzenleme ortaklık payı oranları ile bunlara ilişkin bilgi ve belgeler Belediye İmar Müdürlüğünden sorularak alınacak cevaba göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen metrekare birim fiyatından % 40 oranında düzenleme ortaklık payı düşülmek suretiyle hesap yapan rapor doğrultusunda eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru olmadığı gibi dava konusu taşınmazın bulunduğu Bornova ilçesi, ... Mahallesinde benzer yüzölçümlü ve değerlendirme tarihine yakın zamanlarda emsal satışların bulunması doğal olduğu halde, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda bu yönteme uyulmadan başka bir ilçede bulunan taşınmaz emsal alınarak ve taşınmazın 2014 yılı arsa metrekare rayiç değerinin altında kalacak şekilde değer biçildiğinden yapılan karşılaştırma inandırıcı bulunmamış olup, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığından ve tespit edilen bedelden acele el koyma bedelinin mahsubundan sonra kalan fark bedele 08.03.2015 tarihinden karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, taşınmazın tapu kaydında bulunan haciz şerhinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 13.02.2020 tarihli ve 2018/381 Esas, 2020/53 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin bloke ettirilerek davalılara derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; arsa niteliğindeki taşınmazlara değer biçilirken dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça yakın bölgelerde olması gerektiği ve dava konusu taşınmazın bulunduğu Bornova ilçesi, ... Mahallesinde benzer yüzölçümlü ve değerlendirme tarihine yakın zamanlarda emsal satışların bulunması doğal olduğu halde, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda bu yönteme uyulmadan başka bir ilçede bulunan ve dava konusu taşınmaza uzak mesafede olan taşınmaz emsal alındığı gibi taşınmazın 2014 yılı arsa metrekare birim değerinin altında kalacak şekilde ve dava konusu taşınmaz emsalden daha değerli olduğu halde bilirkişi kurulunca dava konusu taşınmazın emsalden daha değersiz olduğu kabul edilerek vergi değerlerine ters düşecek şekilde bedel biçildiğinden ve Dairemizin 2021/3862 Esas sayılı dosyası ile denetiminden geçen dava dosyasında dava konusu taşınmaza bitişik 419 parsel sayılı taşınmaza 24.09.2014 tarihi itibari ile 815,40 TL değer takdir edildiği ve bu m² birim fiyatının da Dairemizce uygun bulunmadığı hususu da gözetildiğinde, yapılan karşılaştırma inandırıcı ve hüküm kurmaya elverişli bulunmamış olup yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru olmadığından ve 7139 sayılı Kanunla Değişik 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin 8 nci fıkrası uyarınca işlem yapılması gerektiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.02.2023 tarihli ve 2022/43 Esas, 2023/41 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulü ile kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin bloke ettirilerek davalılara derhal ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin yüksek olduğunu, emsal karşılaştırmasının hatalı olduğunu, zemin üstü değerinin yüksek hesaplandığını, düzenleme ortaklık payı indirilmesi gerektiğini ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kesin süreler içerisinde fark bedel miktarının bloke edilmediğini, belirlenen bedelin düşük olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, yasal faize ilişkin hükmün iptal edildiğini, kamu alacaklarına uygulanarak en yüksek faizin uygulanması gerektiğini ileri sürerek Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Davalı vekilince Dairemiz bozma ilamı sonrası artan fark bedelin bloke edilmesi için davacı idare vekiline iki kez verilen kesin süreden sonra bedelin bloke edilmesi sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği beyan edilmiş ise de yapılan incelemede, artan fark bedelin blokesi için davacı idare vekiline 24.11.2022 tarihli celsede 15 günlük kesin süre verildiği ve bu celse duruşmada hazır bulunmayan davacı idare vekiline duruşma zaptının elektronik tebligat yolu ile 04.12.2022 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ tarihinden itibaren başlayan 15 günlük süre henüz dolmadan 15.12.2022 tarihine yeniden duruşma günü verilerek fark bedel blokesi için ikinci kez süre verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda davacı idare vekiline bedelin blokesi için iki kez usulune uygun süre verildiğinden bahsedilemeyeceğinden Mahkemece bedelin süresinde bloke edildiğinin kabulü ile karar verilmesi yerindedir.

3. Arsa niteliğindeki İzmir ili, Bornova ilçesi, ... Mahallesi 418 parsel sayılı taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak üzerindeki ağaçlara ise maktuen değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması doğrudur.

4. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla;davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. Mahkemece son bozma ilamı öncesi 13.02.2020 tarihli karar ile bloke edilen 49.983.01 TL bedelin mahkemenin son karar tarihi olan 09.02.2023 tarihinde davalı taraf ödenmesine karar verildiği gözetildiğinde bu bedele 09.02.2023 tarihine kadar faiz uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi doğru değildir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı idare vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkemenin gerekçeli kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinden “13/03/2020” tarihinin çıkartılmasına, yerine “09.02.2023” tarihi yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacı idareden alınarak davalıya ödenmesine,

Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

13.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasını gerektirecek şekilde Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı vekilinin 30.05.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı Sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 13.02.2024