"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1957 Esas, 2023/861 Karar
KARAR : Esastan ret/ Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/181 Esas, 2022/50 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptalinden kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada İlk Derece Mahkemesi davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.02.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat ... gelmiş, davacı vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Tekirdağ ili, Çerkezköy ilçesi, ... Mahallesi 99 ada 4 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının tapu kaydının Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda iptal edilerek taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlâl ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu parselin tapuya meşelik olarak kayıtlı olduğunu, taşınmaz aynı zamanda kadastro parseli olup imar uygulamasının yapılamadığını, taşınmazın arsa niteliğinde olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararı ile davanın kısmen kabulüne taşınmazın tespit edilen bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin değerlendirme tarihi başta olmak üzere hatalı hesaplandığını, müvekkilin gerçek zararının tespit edilemediğini ve mülkiyet hakkının ihlalinin giderilemediğini, hükme esas alınan raporda taşınmazın 28.01.2020 tarihli rapora göre değerinin neredeyse 1/2 oranında belirlenmesinin raporlar arasında açık çelişki olduğunu gösterdiğini, emsal taşınmazın m² değerinin tapu kaydında bulunan satış bedeline göre belirlendiğini, dava konusu taşınmazın değerinin emsal taşınmaza oranla %50 olarak tespit edildiğini, TÜİK verilerinin hatalı olarak raporda yer almasına rağmen bu hatanın giderilmediğini, düzenleme ortaklık payı kesintisi oranının %35 olarak dikkate alınmasının taşınmaz değerinin hatalı belirlenmesine neden olduğunu, dava konusu taşınmazın orman sınırları içerisine alınması sebebiyle müvekkilin uğradığı zarar yalnızca taşınmazın değeri değil, taşınmazın kullanamaması nedeniyle de mahrum kalınan kar kayıplarına da neden olduğunu, gerçek zarar tespitinde bu hususun dikkate alınmamasının da hatalı olduğunu, mahkemece kabule göre faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak hesap edilmesinin de hatalı olduğunu, belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmak üzere yerel mahkemeye iadesine aksi halde ıslah dilekçeleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece hükme esas alınan raporun bilimsel verilere dayanmadığını, dava konusu taşınmaz orman sayılan yerlerden olmasına rağmen özel mülkiyete konu olabilecek yerlerdenmiş gibi alım- satım fiyatının olması söz konusu olmadığını, dosyada yer alan bilirkişi raporunun hükme esas alınması durumunda Hazinenin zarara uğrayacağı davacının tazminat hukuku mantığına göre zenginleşeceğinin aşikar olduğunu, bu yönü ile yerel mahkeme tarafından bu itirazlarının dikkate alınmadan hüküm kurulmuş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, yerel mahkemece davacının ıslah ettiği miktar bakımından ıslah edilen tarihten itibaren faize hükmetmesi gerekirken dava tarihinden itibaren tüm miktara faize hükmetmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, yerel mahkemece husumet itirazlarının dikkate alınmadan Hazinenin sorumlu tutulmuş olmasının taraflarınca kabul edilmeyeceğini, husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek hüküm kurulmuş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu, Hazinenin harçtan muaf olmasına rağmen yargılama giderleri hükmedilirken mahkemenin 5 nolu ara kararında Hazineye harç yüklenmiş olmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile değerlendirme tarihi itibarıyla vasfı arsa olarak belirlenen taşınmazın değerinin resmi veriler ışığında emsal satış yöntemiyle belirlenerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığını, ne var ki davacı vekili ıslah dilekçesinde hükmedilen tüm bedele tapu iptal tarihinden itibaren faiz talebi olmasına rağmen mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi doğru görülmediğinden davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilini istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek temyiz yoluna başvurmuştur
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemesinin nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içeriğinden davacının dava konusu taşınmaza üzerinde herhangi bir şerh olmaksızın 26.06.1996 tarihinde satın alma yoluyla malik olduğu, Orman İdaresi tarfından açılan Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/274 Esas, 2012/184 Karar sayılı kararı ile davacı üzerindeki tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 23.12.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 11.08.2015 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Davacı vekilince istinafın kaldırma kararı öncesi verilen İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı katılma yolu ile verdiği istinaf dilekçesinde sadece faizin başlangıç tarihinde düzeltme yapılmasını talep ettiği gözetildiğinde değerlendirme tarihi olarak tapu iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescil kararının kesinleşme tarihinin esas alınması uygun olduğu gibi faizin başlangıç tarihinin de iş bu tarih olarak alınması uygundur.
4. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibari ile kanun hükümlerine uygundur
5. Ne var ki dosya içindeki istinafın kaldırma kararı öncesi alınan 08.09.2017 tarihli rapor ile kaldırma kararı sonrası alınan ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirlenen metrekare bedeli arasındaki çelişki giderilmeden, kıyasi olarak incelenen emsal taşınmazın değerlendirme tarihi olan 2014 yılındaki Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri getirtilip bilirkişi raporunun bu yönden denetlenmeden yine dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede kesilen düzenleme ortaklık payı oranı denetlenmeden ve Dairemiz denetiminden geçen Çerkezköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/157 Esas, 2023/93 Karar sayılı dosyasında 18.11.2014 tarihli değerlendirme tarihinde aynı emsal incelenmek suretiyle metrekare birim fiyatını 504,76 TL olarak belirlendiği de gözetildiğinde hükme esas alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli bulunmamıştır.
6. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
7. Kabule göre; davalı Hazine harçtan muaf olmasına rağmen gerekçesi açıklanmadan 1327,80 TL harcın yargılama giderlerine dahil edilerek kabul/ret oranında yargılama giderlerine hükmedilmesi de bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı Hazine kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye ödenmesine,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373'üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.