Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7047 E. 2024/1939 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Devlet aleyhine tazmin davası açılması ve davacıların iyiniyetli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Tapu kaydındaki şerhi görmesine rağmen taşınmazı satın alan davacının iyiniyetli olmadığı ve dürüst davranmadığı, bu nedenle tapu iptalinden doğan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğu ilkesine dayanarak talep edilemeyeceği değerlendirilerek davalının temyiz isteminin kısmen kabulü ile davacı ... yönünden davanın reddine, diğer davacılar lehine olan bölge adliye mahkemesi kararının ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/241 Esas, 2023/761 Karar

KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Fethiye 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/122 Esas, 2020/288 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davacı ... yönünden işlemden kaldırılmasına, diğer davacılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın davacı ... yönünden işlemden kaldırılmasına ve tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydına, davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ... ve davalı Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda:

Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 238.730,00 TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup, bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.

Mahkemece davacılardan ... ve ... dışındaki davacılar yönünden davalı Hazine aleyhine hükmedilen ve ... yönünden reddedilen bedel Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle; davacılardan ... ve ... dışındaki davacılar yönünden davalı Hazine ve davacı ... vekillerinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacılar ... ve ... yönünden davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

Davalı Hazine vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.02.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat Cevahir Leyla Sipahi gelmiş, davacılar vekili duruşmaya katılmamıştır.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Muğla ili, Fethiye ilçesi, ... Mahallesi 1 ada 24 parsel sayılı taşınmazın Maliye Hazinesi tarafından açılan dava sonucunda taşınmazın kısmen kıyıda kalması nedeniyle tapudan terkini nedeniyle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, açılan tazminat davasının 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını, ayrıca taşınmaz ile ilgili olarak Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas sayılı dosyası ile tapu iptal tescil davası açıldığını, bu taşınmaz ile ilgili 1980/887 Esas sayılı dosyası ile taşınmaz kayıtları üzerinde tedbir şerhi konulmuş olması nedeni ile davacıların dava konusu taşınmazın davalı olduğuna vâkıf olduklarını, davacıların bu bakımdan dava konusu taşınmazdaki hisseleri bakımından tazminat talep etme şartlarına ve ehliyetine haiz olmadığını, dava konusu taşınmaz ile ilgili tapu kayıtlarında tedbir şerhi bulunduğundan dava konusu taşınmazda 1980 yılından sonra taşınmaz hissesini devir alan ve satın alan şahısların tapu kayıtlarındaki aleniyet ilkesinden yararlanarak tazminat talep etmelerinin mümkün olmadığını, ... Belediyesince yapılan kıyı düzenlenmesi ve yapılan iş ve işlemlere karşı davacının süresi içerisinde açmış olduğu bir davanın bulunmadığını, davanın bu bakımdan şartlarının mevcut olduğu takdirde ... Belediye Başkanlığına husumet yöneltmelerinin gerektiğini, davanın bu açıdan ve Maliye Hazinesi bakımından husumet nedeni ile reddine karar verilmesinin gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini mahkememizden talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı ... Hazinesinden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci madde şartlarının oluşmadığını, tazminatın belirlenme yönteminin hatalı olduğunu, tapu kütüğünde tarla olarak tescilli olmasına karşılık bilirkişiler tarafından arsa sayılarak bedel tespitinin yapıldığını, Yargıtay kararlarında belirtilen bedel takdir esaslarına uyulmadan yüksek oranda ve fahiş miktarda bedel takdir edildiğini, hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, eksik inceleme ve araştırma yapılarak verilen raporun hükme dayanak yapılamayacağını belirterek, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya konusu taşınmaz, imar uygulaması öncesi 154.240,00 m² alana sahip olup, Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas, 1999/292 Karar sayılı ilamı ile kıyı kenar çizgisinde kalan 143.340,00 m²lik kısmının tapusunun iptaline karar verildiği, bu karının temyiz ve karar düzeltme talepleri neticesinde Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2015/14817 Esas, 2017/6110 Karar sayılı ilamı ile 24.04.2017 tarihinde kesinleştiği dava konusu taşınmaz üzerinde, Fethiye Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas sayılı dosyası nedeniyle konulan ihtiyati tedbir olduğu, bu tedbirin dava konusu taşınmazın davalı olduğunun belirlenmesi için konulduğunu ve tedbirin 16.06.1988 tarihli ve 2130 yevmiye sayılı işlem ile tapuya şerh edildiğini kaydedildiği, davacı ...'un yargılama aşamasında ihtiyati tedbir şerhi kayıtlı olarak taşınmazı edinen ikinci yeni malik olduğundan, 4721 sayılı Kanun'un 1020'e göre ''Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir. Kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez.'' hükmü gereği davacı ...'un taşınmaz hissesini satın aldığı tarihte taşınmazın tapu kaydında bu şerhin mevcut olduğu, davacının şerhin getirdiği yükümlülük ile taşınmazın satın alınması ve hakların kazanılmasına ilişkin olan 4721 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca “durumun gereğine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyiniyet iddiasında bulunamayacağı” hususu dikkate alındığında, kendi ağır kusuru nedeniyle uğradığı zarardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca devletin kusursuz sorumluluğunun kabulünün mümkün olmayacağından bu davacı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiği diğer davacılardan ... ve ...'ün ... mirasçılarından olduğu, dava konusu taşınmazda ... ediniminin 15.10.1974 tarihi olduğu, davacılardan ..., ..., ...'in ... mirasçılarından olduğu, ...'nin dava konusu taşınmazda ediniminin 19.10.1954 tarihi olduğu, davacılar ..., ..., ..., ... ve ...'un kök murislerinin ... olduğu, ...'un dava konusu taşınmazda ediniminin 19.09.1953 tarihi olduğu, bu tarihlerde tapu kaydında ihtiyati tedbir olmadığı ve bu davacılara mirasen intikal ettiği, bu hali ile edinme tarihine göre, tapu kaydına çok sonradan konulan tedbirin bu davacıların iyiniyetini ortadan kaldırmadığı görülmekte olup Devletin sorumluluğu doğduğundan zararın tespit ve tahsiline dair değerlendirme yapılması doğru olduğu ve dava konusu "Muğla ili, Fethiye ilçesi, ... mah. 1 ada 24 parsel nolu" taşınmazın başkaca malikleri tarafından aynı gerekçe ile Hazineye karşı 11.12.2017 tarihinde açılan tazminat davasının Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/322 Esas, 2019/166 Karar sayılı dosyasında görüldüğü, tapu iptalinin kesinleştiği 24.04.2017 tarihi itibarıyla belirlenen 1.158,55 TL/m² birim değere göre bulunan bedelin 24.04.2017 tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsili yönünde karar verildiği ve tespit edilen metrekare birim fiyatının Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 24.05.2022 tarihli ve 2021/6445 Esas, 2022/9259 Karar sayılı ilamı ile onandığı gözetildiğinde, tapu iptaline ilişkin verilen kararın kesinleşme tarihi olan 24.04.2017 tarihi için belirlenen bu birim değerin kesinleşmiş olduğu dolayısıyla 27.11.2017 tarihinde aynı taşınmazdaki hisseye dayalı olarak Hazineye karşı 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı olarak açılan mevcut dava açısından da birim metrekare değerinin 1.158,55 TL olduğu dikkate alınarak tespit edilen bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ve davalı Hazine vekilleri temyiz itirazında bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; tapu kaydındaki ''davalı '' şerhi bulunmasının müvekkilin iyi niyetini ortadan kaldırmayacağını; çünkü şerhin tapu kaydının devam eden yargılama sonucunda iptal edilebileceği bilgisine ilişkin olup 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde öngörülen, tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan zararın Devlet tarafından karşılanmasına engel teşkil etmediğini, müvekkilin satın aldığı tarih itibarıyla geçerli bir tapu kaydı mevcut olup müvekkil hakkını devraldıkları maliklerin halefleri olduğundan, ilk maliklerin sahip olduğu hak ve yükümlülükleri devaldığını, ilk malikler 4721 sayılı Kanun'un tanımlanan haklarını kullanabilecekken mülkiyet hakkının devralan haleflerin aynı haklardan yararlanamıyacağını kabul etmenin mümkün olmadığını, buna ilişkin İnsan Hakları Mahkemesi, Hukuk Genel Kurulu ve Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi emsal kararlarının da bu yönde olduğunu ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 4721 sayılı Kanun'nun "Tapu sicilinin açıklığı” karar başlıklı 1020 inci maddesi şöyledir:

“Tapu sicili herkese açıktır. İlgisini inanılır kılan herkes, tapu kütüğündeki ilgili sayfanın ve belgelerin tapu memuru önünde kendisine gösterilmesini veya bunların örneklerinin verilmesini isteyebilir.

7. 4721 sayılı Kanun'nun "Dürüst Davranma" karar başlıklı 2 nci maddesi şöyledir:

"Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz."

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; dava konusu sayılı taşınmazı davacılardan ... dışındaki davacıların tapu kayıt maliki murislerinin dava konusu taşınmazı 1953, 1954 ve 1973 yıllarında edindikleri, dava konusu taşınmaz hakkında Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas, 1999/292 Karar sayılı dosyasında 07.11.1980 tarihinde kıyı kenar çizgisinin kıyı tarafında kaldığından dava açıldığı ve tapuya 16.06.1988 tarihinde ihtiyati tedbir, 07.10.2015 tarihinde kesinleşmemiş mahkeme kararı vardır şerhlerinin konulduğu, davacılardan ...'un 13.02.2017 tarihinde belirtilen şerhlerle taşınmazı satın alarak malik olduğu, dava konusu taşınmazın 143.340 metrekarelik kısmının tapudan terkinine ilişkin kararın 24.04.2017 tarihinde kesinleştiği ve iş bu davanın 29.05.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Buna göre; ihtiyati tedbir ve kesinleşmemiş mahkeme kararı vardır şerhlerini tapuda görmesine rağmen taşınmazda 3/4480 pay satın alarak malik olan davacı Muhammet Fevzi Karpuz'un iyi niyetli olduğundan ve 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi uyarınca dürüst davrandığından söz edilemez. Hâl böyle olunca, davacının tapusunun iptali sebebiyle bir zararının oluştuğu kabul edilse bile bu zararın tapu sicil kayıtlarının doğru tutulmamasından kaynaklandığı söylenemeyeceği alacağı temlik almasından dolayı uğradığı zararı 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Devletten isteyen davacının uğradığı zarar ile tapu işlemleri arasında nedensellik bağının varlığından da bahsetmek mümkün olmayacağından iş bu davacı yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak aynı taşınmaza ilişkin aynı değerlendirme tarihinde Dairemiz denetiminden geçen metrekare birim fiyatı ile uyumlu olarak değer biçilmesinde ve dosya kapsamına göre davacılardan ... dışındaki davacılar yönünden dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

A. Davacı ... Vekili ile Davalı Hazine Vekilinin Davacılardan ... ve ... Dışındaki Davacılara Temyizi Yönünden

Tarafların temyiz dilekçelerinin miktar yönünden REDDİNE,

B. Davalı Hazine Vekilinin Davacılar ... ve ...'a İlişkin Temyizi Yönünden

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.