"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2510 Esas, 2023/751 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Anamur 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/327 Esas, 2021/371 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Mersin ili, Anamur ilçesi, ... köyü 711 parsel sayılı taşınmazın Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan dava sonucunda 14.590,43 m²lik kısmının orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiğini, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça dava konusu taşınmazın tapu kaydının orman olarak iptaline ilişkin karara karşı temyiz talebinde bulunulmuşsa da temyiz incelemesi üzerine verilen onama kararına karşı karar düzeltme talebinde bulunulmadığını, davacının kendi iradesiyle iç hukuk yollarını tüketmekten vazgeçtiğini, bu sebeple de tazminat talebinde bulunamayacağını, tazminat şartlarının oluşmadığını, tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı bir zarar bulunmadığını, davanın orman idaresine ihbarı gerektiğini, davacı taraf lehine oluşturulan kadastro tespitinin aslında yok hükmünde olduğunu, bir bakıma davacı tarafın ormanlık alanı işgal ettiğini, davacı tarafından işgal edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile yeniden orman sınırlarına dahil edilmesi ile taşınmazın başka kişiler tarafından bedel ödenerek satın alınmasının önüne geçildiğini, orman alanına işgal eden davacıya, tapu kaydının hukuka uygun olarak iptal edilmesi sebebiyle tazminat ödenmesinin hakkaniyete aykırı olacağını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı ... Hazinesinden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1948 yılında kesinleşmiş orman sınırı içerisinde kalan ve özel mülkiyete konu olamayacak taşınmazın kadastro tespiti sırasında davacı adına yazıldığını, davacının iktisabının tapu kaydına değil teknik olarak hatalı kadastroya dayandığını, Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/724 Esas, 2011/586 Karar sayılı kararı ile davacı adına olan tapu kaydının iptal edilmesi ile kadastro tespiti sırasında yapılan hatanın düzeltildiğini, davacı tarafça tapu iptaline ilişkin davada karar düzeltme yoluna başvurulmadığını, tazminat şartlarının oluşmadığını, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın bedelinin fahiş olarak belirlendiğini, objektif değer artış oranı uygulanmasını hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamına göre dava konusu taşınmaz tapu iptali tescil hükmünün kesinleştiği 2012 tarihinde tarım arazisi vasfında kabul edilerek gelir metodu hesabına göre taşınmaz bedelinin 819.836,26 TL tespit edildiği, Anamur Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından dava konusu taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tescil edilmesi nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan tüm zararlardan devletin sorumlu olacağı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa'nın mülkiyet hakkını koruyan maddeleri gereğince mülkiyet hakkında sınırlama yapılamayacağı, verilmiş olan tapu kaydının iptalinden doğan zararlardan devletin sorumlu bulunacağı, maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin karar usul, kanun ve içtihatlar ile dosya kapsamına uygun olduğundan davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz itirazında bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
2.4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacıların dava konusu taşınmaza tashihen intikal ile 24.09.1991 tarihinde 1/2’şer hisse ile malik oldukları, Orman İşletme Müdürlüğü tarafından davacılara karşı açılan dava sonucunda, Anamur Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/724 Esas, 2011/586 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapusunun 14.590,43 m²lik kısmının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 06.09.2012 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 30.09.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelere, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yazılı gerekçeler ve dava konusu taşınmazın konumu dikkate alındığında dava konusu taşınmazın arazi niteliğinde olduğunun kabulü ile net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
4.Dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan takyidatların bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı Hazine vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak "Dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan takyidatların hükmedilen bedele yansıtılmasına," cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.