Logo

5. Hukuk Dairesi2023/7440 E. 2024/1127 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca Hazine'den tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların kadastro tespiti sırasında davacı adına tescil edildikten sonra Hazine tarafından açılan dava sonucu tapularının iptal edilmesi ve orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmesi nedeniyle davacının uğradığı gerçek zararın, taşınmazların değerlendirme tarihi itibarıyla tarım arazisi vasfında olduğu gözetilerek emsal kıyaslaması yapılarak hesaplanması ve Hazine'den tahsili gerektiği değerlendirilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/798 Esas, 2023/373 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapunun mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkemece verilen karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Şırnak ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 442 ada 7 ve 9 parseller ile 448 ada 141 nolu parsellerin kadastro tespit çalışmalarında davacı adına tespit gördüğünü, 30 günlük askı ilan süresinde itiraz edilmediğinden söz konusu taşınmazların müvekkili adına tescil edildiğini, daha sonra Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/152, 2005/13 ve 2008/17 Esas sayılı dosyalarıyla görülen davalar sonucunda söz konusu taşınmazların davalı ... adına tesciline karar verildiğini, bu nedenle müvekkilinin zarara uğradığını, bu zararın 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca karşılanması gerektiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 150.000,00 TL'lik tazminatın tapu iptal tescil davasının kesinleştiği 07.07.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir..

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet yokluğu sebebiyle reddedilmesi gerektiğini, davacının talep hakkının da zamanaşımına uğradığını, davanın idari yargı yolunda açılması gerektiğinden davanın reddinin gerektiğini, davacıların zararı söz konusu olmadığından tazminat talebinin reddinin gerektiğini, Anayasanın "ormanları korunması ve geliştirilmesi" başlığını taşıyan 169 uncu maddesinde de kesin bir şekilde dile getirildiği üzere; ormanların istinası olmaksızın mülk edinilemeyeceğini, ormanların özel mülkiyete konu olamayacağını, davacının da orman vasfındaki davaya konu edilen taşınmazlar üzerinde mülkiyet hakkının hiçbir zaman doğmadığını, yani davaya konu taşınmazların hiçbir zaman davacıların mülkiyetine girmediğini, bu durumda hiçbir zaman davacının mülkiyetine girmeyen taşınmaza ait tapunun iptal edilmesi neticesinde davacının herhangi bir zararının da söz konusu olamayacağını, ayrıca davacının, taşınmazı dava dışı herhangi birinden de almamış olduğunu, tapu siciline güvenden kaynaklı bir zararın da söz konusu olmadığını, davaya konu olayda 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci hükümleri uygulanamayacağından davanın reddinin gerektiğini, taşınmazın değerinin arsa olarak hesaplanması yönündeki talebinin de kabul edilemeyeceğini, zira taşınmazın arsa niteliğine haiz olmadığını, davacının faiz talebinin de reddine karar verilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun açılan davanın esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 29.12.2015 tarihli ve 2014/52 Esas, 2015/681 Karar sayılı kararı ile davanın davalı ... yönünden feragat nedeniyle, davalı Hazine yönünden esastan reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 29.12.2015 tarihli ve 2014/52 Esas, 2015/681 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; 4721 sayılı Kanun'un sorumluluk kenar başlığını taşıyan 1007 nci maddesi ''Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.'' hükmünü içermekte olup, bu maddede düzenlenen sorumluluk, kusura dayanmayan (objektif) bir sorumluluk türü olup, tapu sicil müdür ya da memurunun kusuru olsun ya da olmasın, sicilin tutulmasında, kişilerin malvarlığı çıkarlarını koruyan hukuk kurallarına aykırı davranılmış olması yeterlidir. Kusurun varlığı ya da yokluğu Devletin sorumluluğu için önem taşımadığı, Hazineye yönelik olarak mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun'un (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının adli yardım talebi konusunda bir karar verilmemesi ve vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile davanın davalı ... yönünden feragat nedeniyle reddine, davalı Hazine yönünden kabulü ile tapu iptal tescil kararının kesinleşme tarihinden faizi ile alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; Hazinenin sorumlu tutulabilmesi için tapu sicilinin tutulması sebebiyle meydana gelen bir zararın olması gerektiğini, ortada zarar doğacak bir eylemin olmadığını, illiyet bağının bulunmadığını, davanın zamanaşımından reddinin gerektiğini, taşınmazın orman vasfında olduğundan özel mülkiyete konu olamayacağını, davacının orman vasfında olan taşınmazın adına tescil edilmesine sessiz kalarak ağır kusurlu olduğunu, iyi niyetli olmadığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesindeki şartların gerçekleşmediğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olmadığını, usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Şırnak ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 442 ada 7 parsel sayılı 1,346,83 m² yüzölçümlü, 442 ada 9 parsel sayılı 7.225,70 m² yüzölçümlü ve 448 ada 41 parsel sayılı 75.777,46 m² yüzölçümlü taşınmazların 1997 yılında yapılan arazi kadastrosu sebebiyle davacıların murisi adına tespit ve tescil edildiği, Hazine tarafından açılan dava sonucunda Şırnak Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/17 Esas, 2009/47 Karar sayılı ilamı ile taşınmazların tamamının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 18.11.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 05.02.2014 tarihinde 10 yıllık zaman aşımı süresi içesinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmazların değerlendirme tarihi itibarıyle tarım arsa niteliğinde olduğunun kabulü ile dava konusu taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesi ve taşınmazların gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,

05.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.