"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2239 Esas, 2023/334 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Erdemli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/205 Esas, 2021/176 Karar
Taraflar arasındaki taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğradığı zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi gereği tazmini ile tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescili ile yoksun kaldığı net gelir kaybı istemine ilişkin asıl dava ile asıl davada talep edilmeyen faiz talebine ilişkin birleştirilen dava ile dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescil istemine ilişkin karşı davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davada davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden pasif husumetten reddi ile davalı Hazine yönünden kısmen kabulüne karşı davada ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı Hazine vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.02.2024 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü davalı Hazine vekili Avukat ... ve aleyhine temyiz olunan davacı vekili Avukat ... gelmiş, diğer davalılar vekili duruşmaya katılmamıştır.
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, Erdemli ilçesi, ... Mahallesi 102 ada 4 parsel sayılı taşınmazı 23.05.2006 tarihinde satın aldığını, davalı ... İdaresi tarafından taşınmaza fiilen el atıldığını, taşınmazın ''5.609,64 m²sinin orman tahdit veya kadastrosunun içinde kalmıştır.'' şerhinin tapu kaydına düşüldüğünü, el atmadan dolayı taşınmazın tamamı üzerinde mülkiyet ve tasarruf haklarını kullanamadığını ileri sürerek el konulan kısmın rayiç bedelinin ve müvekkilin yoksun kaldığı net gelirin tespiti ile bedelin müvekkile ödenmesini, el atılan kısmın tapu kaydının iptalini ve bu kısmın Maliye Hazinesi adına tescilini talep etmiştir.
2. Davacı vekili birleştirilen dilekçesinde özetle; asıl davada faiz talebi sehven unutulduğundan bilirkişi raporunda belirlenen bedele dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faize hükmedilmesini talep etmiştir.
3. Karşı davacı ... Genel Müdürlüğü vekili karşı dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın, 5.610,38 m²lik kısmının orman sınırları içerisinde kalması nedeniyle davacı üzerindeki tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili asıl davanın cevap dilekçesinde özetle; yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini, davanın dava zamanaşımı ve hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davanın Hazine yönünden husumetten reddine karar verilmesini, dava konusu edilen ormanlık alan yolsuz tescil nedeni davacı adına tescil edildiğinden bir bedel ödenmesinin kabul edilemeyeceğini, dava konusu parselle ilgili 1974 yılında orman kadastro çalışmaları ilan edilerek kesinleşmiş olup taşınmaz tapuda tarla vasfı ile şahıs adına kayıtlı olsa da taşınmazın fiili durumu itibari ile orman görünümlü olmasından ve davacı tarafından kullanılamamasında idarenin bir kusurunun olmadığını, taşınmazın halen davacı adına kayıtlı olması nedeniyle zarardan bahsedilemeyeceğini ileri sürerek asıl davanın reddini talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili birleştirilen davanın cevap dilekçesinde özetle; Erdemli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde ikame edilen 2020/22 Esas sayılı davayı kabul etmediklerini, zaman aşımı itirazında bulunduklarını, Hazine yönünden davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, davanın idare mahkemeleri nezdinde Orman Genel Müdürlüğüne karşı açılması gerektiğini, öncelikle davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davada davalı ... Genel Müdürlüğü hakkında davanın pasif husumetten reddi ile davalı Hazine yönünden davanın kabulü, yoksun kalınan kâr talebinin reddine, birleştirilen ek davanın kabulüne, birleştirilen tapu iptali ve orman vasfı ile Hazine adına tescili istemli davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, öncelikle eldeki davada, Mahkemenin gerekçeli kararında davalı olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak karara geçirse de, davalı tarafından dava dilekçesinde Maliye Hazinesine husumet yöneltilmiş olduğunu, Maliye Hazinesi adında kamu tüzel kişiliğine haiz bir kurum olmadığını, dava konusu yerin orman olmasında Hazine ve Maliye Bakanlığının herhangi bir yetkisi ve sorumluluğunun olmadığını, zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğundan husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, taşınmazın hiç bir zaman tarla vasfı ile kullanılmadığını, davacının taşınmazı satın alırken orman olduğunu bilerek ya da bilmeden imar etmediğini, ekip dikmediğini, şerhe ilişkin yasal bir itirazda bulunmadığı ve uzun bir aradan sonra gayrimenkul fiyatlarındaki aşırı artış olmasından sonra eldeki davayı açtığı gözetildiğinde hükmedilecek tazminat miktarından hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, tazminat miktarının hatalı ve eksik inceleme ile yüksek tespit edildiğini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile sonradan imzalanan ek protokollerde Devletin haksız ve yasal olmayan bir durumla mücadele edilmesi öngördüğünden orman niteliğindeki dava konusu taşınmaza ilişkin tazminat hesaplanırken gerçek hak kaybı hakkaniyet ve somut gerçekler üzerinden değerlendirme yapılması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmısını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın kesinleşmiş orman sınırında kalması sebebiyle tapu kaydına 21.12.2019 tarihinde şerh düşüldüğü, davacı tarafından taşınmazdan hukuken ve fiilen yararlanma imkanının bu tarihten itibaren ortadan kalkması sebebiyle açılan eldeki davada taşınmazın arazi bedeli üzerinden münavebe ürünler buğday, saman, kabak ve domates ürünlerinin dava tarihindeki gelir ve maliyet çizelgesine göre bedelinin tespiti ile % 4 kapitalizasyon faiz oranın uygulanarak bu bedele % 20 objektif değer artışı belirlenmek suretiyle sonuçta 96,22 TL/m² bedel üzerinden tazminat bedelinin hesaplanması, kararda yoksun kalınan kâr talebinin reddi ve açılan davada Orman Genel Müdürlüğü hakkında pasif husumet yokluğundan açılan davanın reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda vicdani kanaatin oluştuğu, duruşma sürecinin yansıtan tutanaklar, kararın dayandığı deliller ile kanuni sebepler ve gerekçe içeriğine göre, davanın esası ile ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararda usul ve kanuna aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekcesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırı içinde kalması nedeniyle uğradığı zararın 4721 sayılı Kanun'nun 1007 inci maddesi gereği tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ilearsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu taşınmaz öncesinde 247.000 metrekare yüzölçümlü olarak 1956 yılında yapılan genel kadastro sırasında dava dışı şahıslar adına tescil edildiği, kadastro tespitine itiraz davası sonrasında 180.794 metrekarelik kısmının Hazine adına tescil edildiği, geri kalan kısmının şahıslar adına tescil edildiği, davacının dava konusu taşınmaza ifraz ve yenileme ile yüzölçümü 10.382,49 metrekare olarak tapu kaydında üzerinde herhangi bir şerh olmakszıın 23.05.2006 tarihde satın almak suretiyle malik olduğu, 2009 tarihinde ''5610,38 metrekarelik kısmı orman tahdit ve orman kadastro sınırları içindedir '' şerhinin tapuya işlendiği, eldeki davada dava konusu taşınmazın kesinleşen orman kadastrosu içinde kalan 5530,74 metrekarelik kısmının tapusunun iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve taraflarca temyiz edilmediğinden kesinleştiği anlaşılmıştır.
3. 6100 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesi gereğince; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukukî nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir.
4. Dava konusu taşınmazın tapu kaydına 2009 tarihinde orman tahdit sınırlarının kesinleşmesine ilişkin konulan şerhle, el atmanın hukuki dayanağı kesinleşen orman tahdidine dayanmakta olup, mülkiyet hakkı davacıya ait olsa da, mülkiyet hakkı kısıtlandığından ve 6100 sayılı Kanun'un 33 üncü maddesinde belirtilen (maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak hakime aittir) hükmü uyarınca davanın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmin istemine ilişkin olduğu kabulü ile hüküm kurulması ve davalı ... Genel Müdürlüğü hakkında davanın pasif husumetten reddine karar verilmesi doğrudur.
5. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak ve bilirkişi raporunda belirtilen özellikleri dikkate alınarak %20 objektif artırıcı unsur uygulanmak suretiyle değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, 21.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 17.100,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalı Hazineden alınarak davacıya ödenmesine,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.