"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1147 Esas, 2023/543 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/484 Esas, 2022/214 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Van ili, Tuşba ilçesi, ... Mahallesi 678 ada 20 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olup reddi gerektiğini, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının tespit edildiğini, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, hem idare hem vatandaş açısından objektif kriterlere dayalı, hakkaniyete uygun bir bedel belirlemenin uygun olduğunu, bilirkişilerin nitelikli ve objektif olması gerektiğini, mülkiyet hakkının kamu yararı bulunduğu hallerde sınırlandırılmasına veya tamamen kaldırılmasına cevaz verdiğini, bu kapsamda kıyıların kamunun yararlanacağı yerlerden olduğunu, oluşturulan tapunun iptalinde kamu yararının olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; idare yönünden davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, idarenin işleminde zarar veya yanlış tespit bulunmadığını, kıyıların herkesin kullanımına açık, özel mülkiyete konu olamayacak yerler olduğunu, yolsuz tescil ile edinilmiş malikliğin meşruluğunun bulunmadığını, bedelin tümünün tazminine gerek bulunmadığını, davacının el atma tarihinden itibaren faiz talep ettiğini, mahkemenin ise 08.04.2019 tarihinden itibaren yasal faize karar verdiğini, bu davada faiz istenemeyeceğini, mahkeme aksi kanaatte ise ancak kesinleşme tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini, terkin kararının üst mahkemeye götürülmediğini, davacının amacının tapulu taşınmazı muhafaza etmek olmadığını, hüküm altına alınan vekâlet ücretinin olması gerekenden fazla olduğunu, vekil edenin her türlü harçtan muaf olduğunu, vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, çünkü esas alınan raporların usul ve kanuna aykırı, denetlenebilirlikten ve bilimsellikten uzak olduğunu, itirazların değerlendirilmediğini, heyetin usul ve kanuna uygun biçimde oluşturulmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devlet sorumlu olup, Dairenin istinaf incelemesinden geçen benzer mahiyetteki dava dosyalarında belirlenen m² birim fiyatları nazara alındığında, eldeki dava dosyasında belirlenen m² birim fiyatının, istinaf edenin sıfatına göre yerinde olduğu, faiz başlangıç tarihi olarak tapu iptali kararının kesinleşme tarihi belirlenmiş ise de anılan tarih ile dava tarihi orasında çok kısa süre fark bulunduğu ve belirlenen faiz başlangıç tarihinin davalı lehine olduğu, davalının da kesinleşme tarihinin esas alınması gerektiğini beyan ettiği, 3 kişiden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmasında da usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmadığı gerekçeleriyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Van ili, Tuşba ilçesi, ... Mahallesi 678 ada 20 parsel sayılı taşınmazın ... tarafından Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/28 Esas, 2019/61 Karar sayılı dosyasında açılan tapu iptali ve tescil istemli davada 28.840,00 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisinde kaldığından tapu kaydının iptaline karar verildiği, kararın 08.04.2019 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 29.03.2019 tarihinde süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.