"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/286 Esas, 2019/47 Karar
KARAR : Ret/Karar verilmesine yer olmadığına
Taraflar arasında görülen kamulaştırmasız el atılan taşınmazın bedelinin tahsiline ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; dava konusu 439 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen oluşan 749 ve 366 parsel sayılı taşınmazdan ifrazen oluşan 771 parsel sayılı taşınmazlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 366 parselden ifrazen oluşan 770 ve 439 parselden ifrazen oluşan 748 parseller yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Ankara ili, Kalecik ilçesi, ... Mahallesi 439 ve 366 parsel sayılı taşınmazlardan 1970 ve müteakip yıllarda 20.555,00 m² sinin Ankara Çankırı yolu yapımı nedeniyle davalı idarece kamulaştırmasız el atılarak yola kalbedildiğini, 1970-1973 ve 2008-2010 yıllarında davalı idarenin kamulaştırmasız el koymaları sonucu fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 15.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı idareden tahsiline, tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu ... Köyü 439 ve 366 parsel sayılı taşınmazların Ankara - Esenboğa ayrımı ... 15. Bölge hududu devlet yolu yapımı nedeniyle müvekkil idarenin kamulaştırma sahasında kaldığını, dava dilekçesinde belirtilen 439 ve 366 parselin toplam 6.483,78 m²sini 16.05.1972 tarihli ve 1970/72 sayılı kamu yararı kararına istinaden kamulaştırmaya tabi tutulduğunu, toplam 2.638,86 m² olarak kamulaştırılan alana ilişkin olarak davacı ...'in 1/3 hisseye sahip olup, hissesine düşen miktarın toplam 2.161,26 m² olduğunu, davanın öncelikle bu tür davalar için öngörülen 30 günlük hak düşürücü yönden incelenmesini, var ise zaman aşımından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, yine dava konusu 439 parsel sayılı taşınmazdan 1.250,19 m², 366 nolu parselden 1.388,67 m² alanın 24.04.2008 tarihli ve 2008/80 sayılı kamu yararı kararına istinaden kamulaştırıldığını, davacının hissesine düşen miktarın toplam 879,62 m² olduğunu, bu alana ilişkin olarak Kalecik Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış 2012/5 Esas sayılı ve 2013/540 Esas sayılı davaların halen derdest olduğunu, taşınmazın tarla vasfında olduğunu, davanın kabulü halinde dava konusu edilen taşınmazın tapusunun iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesini, dayanaksız davanın esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İlk derece Mahkemesinin 19.03.2015 tarihli ve 2013/557 Esas, 2015/213 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 19.03.2015 tarihli ve 2013/557 Esas, 2015/213 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; davacı tarafından daha önce dava konusu 366 parselden ifrazen oluşan 770 parsel sayılı taşınmaz ile 439 parselden ifrazen oluşan 748 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak aynı idareye karşı kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin olarak açılan asıl davada Kalecik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/5 Esas, 2012/379 Karar sayılı dava dosyasında davanın kabulüne dair verilen kararın temyiz incelemesinden geçerek 13.03.2014 tarihinde kesinleştiği, yine aynı parsellere yönelik olarak asıl davada saklı tutulan bölüm için açılan ek davada Kalecik Asliye Hukuk 2013/540 Esas, 2015/53 Karar sayılı dava dosyasında davanın kabulüne dair verilen kararın temyiz incelemesinden geçerek 22.02.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşıldığından, tarafları, konusu ve hukuki sebebi aynı olan iş bu davanın 770 ve 748 parseller yönünden kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiginden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu 749 ve 771 parsel sayılı taşınmazlar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 770 ve 748 parseller yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamından önce Yargıtay ilamı ile bozma konusu yapılmayarak kesinleşen kısma ilişkin yeniden hüküm kurulması gerektiğini, kararın bu haliyle infaz edilemeyeceği, dava konusu taşınmazların yeni parsel numarası aldığını karar infaz edilirken yeni parsel numaralarının esas alınması gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki davacı ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine men'i müdahale davası açmağa hakkı olduğuna; ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usulü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının kısmen bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, anlaşılmakla; davalı idare vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte değildir.
3. Mahkemece verilen hüküm Dairemizin bozma kararı ile ortadan kalktığından, dava konusu taşınmazlardan 771 ve 749 parsel sayılı taşınmazlar yönünden bozmadan önce verilen hükmün bozma konusu yapılmadığından kesinleştiğinden bahisle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hatalıdır.
4. Dosyada mevcut yeni tapu kayıtlarına göre 749 parsel sayılı taşınmazın 126 ada 1 parsel olarak, 771 parsel taşınmazın ise 101 ada 6 parsel olarak tescil edildiği anlaşıldığından oluşan yeni tapu kaydına göre hüküm kurulması gerekirken eski parsel numarası ile hüküm kurulmasının infazda tereddüt yaratacağından kararın bozulması gerekir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davalı idare vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının; (1) numaralı bendinde yer alan " mahkememizce verilen karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesi'nin 2016/19310 Esas, 2017/17762 Karar sayılı, 06/07/2017 Tarihli kararı ile onandığından bu parseller yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA," ibaresinin çıkarılarak yerine, " Davanın KABULÜ ile 39.105,70 TL tazminattan 15.000,00 TL'sine dava tarihi olan 14.11.2013 tarihinden itibaren, 24.105,70 TL'sine ise ıslah tarihi olan 25.04.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya hissesi oranında verilmesine;" cümlesinin yazılması aynı bende ayrı bir paragraf olarak " Davacının hisseli malik olduğu Ankara ili, Kalecik ilçesi, ... Mahallesi 771 parsel (yeni 101 ada 6 parsel ) sayılı taşınmazın ve 749 parsel ( yeni 126 ada 1 parsel ) sayılı taşınmazların davacının hissesi oranında tapu kayıtlarının iptali ile davalı idare adına tescili ile yol olarak terkinine, teknik bilirkişi Mevlüt DEVECİ'nin 28/02/2014 tarihli raporunun ve ekindeki krokilerin karar eki olarak karara eklenmesine," cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
12.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.