"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1261 Esas, 2023/1115 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/99 Esas, 2023/29 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli ili, Dilovası ilçesi, ... köyü 2510 parsel sayılı taşınmaza yol olarak fiilen el atıldığından kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; taşınmazın 83.43 m²lik bölümünün kamulaştırma koridorunda kaldığını, kamulaştırmadan arta kalan kısmın sorumluluğunun kendilerine ait olmadığını, ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile idare tarafından açılmış bulunan bedel tespit ve tescil davasının kesinleşmiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulduğunu; ancak vekâlet ücreti takdir edilirken 2016/85 Esas sayılı olup kaldırma kararı öncesindeki dosyada aldırılan bilirkişi raporunda belirlenen bedelin dikkate alındığını, nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, vekâlet takdir edilecekse maktu vekâlet olması gerektiğini, taraflarına da vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tarafça dava konusu taşınmaza davalı idarenin kamulaştırmasız el attığından bahisle 01.04.2016 tarihinde tazminat davası açıldığı, akabinde davalı ... tarafından 12.10.2016 tarihinde kamulaştırma bedel tespiti ve tescil davası açıldığı, yargılama aşamasında bu dosyanın bekletici mesele yapıldığı, bedel tespiti ve tescil davasının 27.10.2022 tarihinde Yargıtay denetiminden geçmek sureti ile kesinleştiği anlaşıldığından eldeki dosya bakımından davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiğini, davalı idarenin takdir edilecek vekâlet ücretinin maktu olması gerektiğinden bahisle istinaf talebinde bulunmuş; Dairece bu yönden değerlendirme yapılmış olmakla, davacı tarafın taşınmazına el atılması nedeniyle tazminat davası açılması, daha sonra davalı idarenin açmış olduğu bedel tespiti ve tescil davasında karar verilmesi ve kesinleşmesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesince konusuz kalan davada esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinin yerinde olduğunu, İlk Derece Mahkemesince davacı lehine Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/70 Esas sayılı dosyası üzerinden belirlenen kamulaştırma fark bedeli olan 336.680,53 TL üzerinden nispi vekâlet ücretine hükmedildiği, davalı idarenin dava konusu taşınmazla ilgili acele el koyma kararına rağmen kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmadığı, davacı tarafın 01.04.2016 tarihinde açmış olduğu tazminat davasından daha sonra 12.10.2016 tarihinde bedel tespiti ve tescil davası açtığı, dolayısıyla davacının dava tarihi itibarıyla dava açmakta haklı olduğu, ayrıca el atma tarihinin 04.11.1983 tarihinden sonra oluşu değerlendirilerek nispi vekâlet ücreti takdir edilmesinde isabetsizlik görülmediğini, karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı lehine 50.135,27 TL nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken hesaplamada maddi hata yapılması sureti ile 55.137,27 TL vekâlet ücretine hükmedilmesi hatalı olduğundan İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar verilerek karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; bedel tespit ve tescil dosyasında davalı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedildiği hususu ilave edilmek suretiyle istinaf dilekçesini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlere göre yapılan değerlendirmede; iş bu davanın açılmasından sonra, açılmış bulanan bedel tespit ve tescil davasında kurulan kabul hükmünün kesinleşmiş olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm kurularak, dava tarihindeki haklılık durumu gözetilmek suretiyle, taşınmaza 1983 yılı sonrası el atıldığı da nazara alınarak, nispi vekâlet ücreti verilmesi yerinde olduğu gibi davalı idare yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesi de yerindedir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.