"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/775 Esas, 2023/304 Karar
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti ile bu hakkın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle; Balıkesir ili, Altıeylül ilçesi, ... Mahallesi 112 parsel sayılı taşınmazın irtifak hakkı bedelinin tespiti ile tapuya tesis ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 22.11.2012 tarihli ve 2011/335 Esas, 2012/376 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 22.11.2012 tarihli ve 2011/335 Esas, 2012/376 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; tapu maliki olarak görünen davalılardan Ayşe Habibe’ye dava dilekçesi, mahkemenin gerekçeli kararı ile davacı idarenin temyiz dilekçesinin tebliğ edilmediği, taraf teşkili sağlanmadan karar verildiği anlaşılmakla, mahkemece öncelikle davalının dava konusu taşınmaz kaydındaki açık kimlik bilgileri Tapu ve Nüfus Müdürlüklerinden istendikten sonra, adı geçen davalının açık adresi 2942 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinde belirtilen tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden ve adres kayıt sistemindeki kayıtlardan belirlenip kendisine; şayet davalının ölü olduğu tespit edilirse, sunulacak veraset belgesi veya nüfus müdürlüğünden getirtilecek aile nüfus tablosu esas alınarak mirasçıları 2942 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinin 5 inci fıkrası uyarınca davaya dahil edildikten ve aynı şekilde adresleri tespit edildikten sonra mirasçılarına 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre dava dilekçesi ve ekleri tebliğ edilerek, nüfus kaydı ile mirasçılarının tespit edilememesi halinde ise 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun gereği adı geçen davalıya mahallin en büyük Mal Memurunun kayyım tayini ile yargılamaya devam olunması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; Hazineye düşen kamulaştırma bedelinin müvekkili idareye iadesi gerektiğini, belirlenen bedelin yüksek olduğunu, kuru arazi olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kapitalizasyon faizinin hatalı olduğunu, irtifak değer azalış oranının yüksek olduğunu, davalılara tek vekâlet ücreti verilmesi gerekirken ayrı ayrı vekâlet verildiğini, müvekkili idare lehine de vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... Coşgun vekili temyiz dilekçesinde özetle;belirlenen bedelin düşük olduğunu, yasal faize hükmedilmesi hatalı olup Anayasa Mahkemesinin iptal kararı uyarınca kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faize hükmedilmesi gerektiğini, taşınmazın değer kaybını karşılayacak yeni bir karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararının bozulmasını talep etmiştir.
3. Tapu maliki ... kızı ... mirasçısı olarak Hazine vekili; davalılardan ... mirasçısız öldüğü ve mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası Devlete geçer hükmü gereği davaya dahil olduklarını, Hazine mallarının idaresi Milli Emlak Müdürlüğünce gerçekleştirildiğinden ve Milli Emlak Müdürlüğü Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bünyesinde olduğundan davanın takibinin de bu bakanlık tarafından gerçekleştirileceği mahkemeye bildirilmiş olmasına rağmen taraf sıfatı düzeltilmeyerek dahili davalı olarak Hazine ve Maliye Bakanlığının göründüğünü, raporlar arasındaki çelişki giderilmeden belirlenen bedelin hatalı ve düşük olduğunu, yasal faiz tarihlerinin hatalı belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma konusu irtifak hakkı bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Sulu tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesi yerindedir.
3. 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı ile 04.11.1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 24.04.2001 tarihli ve 4650 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değiştirilen 10 uncu maddesine 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle eklenen dokuzuncu fıkrası iptal edilmiştir. Dava 01.08.2023 tarihinden önce açılmıştır. Anayasa’nın 153 üncü maddesinin beşinci fıkrasında yer alan; “İptal kararları geriye yürümez.” hükmü ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun; “Her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesini içeren 28.11.1956 tarihli ve 15/15 sayılı kararı ile; “Her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî duruma göre karara bağlanır.” genel hukukî prensibini hâvi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.05.2017 tarihli ve 2017/3-990 Esas, 2017/954 Karar sayılı kararları nazara alındığında fark kamulaştırma bedeline 2942 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası gereğince davanın açıldığı tarihten 4 ay sonrasından başlamak üzere yasal faiz uygulanması yerindedir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda münavebeye esas alınan ürünlerin üretim masraflarının, brüt gelirin %50'sinden yüksek oranda alınması ekonomik tarım yapılmasında tereddüt yaratacağından, bu husus İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü'ne sorularak bilirkişi kurulundan ek rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması ve üretim masraflarına değişen masraflar faizi ile diğer değişken masraflar kalemlerinin dahil edilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirmiştir.
6. Taşınmazın sulu tarım arazisi niteliği, konumu ve yüzölçümü dikkate alındığında değeri belirlenirken kapitalizasyon faiz oranının % 4 uygulanması gerekirken, bu oranın % 5 kabulü ile az bedel tespiti hatalıdır.
7. Davanın niteliği gereği kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine tek maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesi yerinde değildir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Taraflardan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,
07.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.