Logo

5. Hukuk Dairesi2023/9585 E. 2024/2670 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararıyla tescil harici bırakılması sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada zamanaşımı def'inin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tapu kaydının iptali nedeniyle oluşan zararın tazmininden devletin sorumlu olduğu, Hazine aleyhine açılan bu tür davalarda zamanaşımı dolmuş olsa dahi Anayasa Mahkemesi'nin Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.2009 tarihli kararı doğrultusunda makul süre içinde dava açılması halinde zamanaşımının uygulanmayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/263 Esas, 2023/133 Karar

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararıyla tescil harici bırakılması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Sakarya ili, Karasu ilçesi, ... köyü 421 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının Mahkeme kararı ile kıyı kenar çizgisi içerisinde kalması nedeniyle tapusunun iptali ile tescil harici bırakıldığını ve ilgili kararın kesinleştiğini, bu nedenle uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı süresinin geçtiğini, husumetin kendilerine düşmediğini, Hazineye kusur izafe edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 26.02.2015 tarihli ve 2014/596 Esas, 2015/101 Karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; taşınmazın 2.510 m²lik bölümü kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından, Karasu Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/250 Esas, 1992/41 Karar sayılı 30.09.1994 tarihinde kesinleşen kararı ile bu kısmın tapusunun iptaline ve tescil dışı bırakılmasına hükmedildiğini, Mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmü yanılgılı değerlendirme ile Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 03.03.2014 tarihli ilamı ile taşınmazın tescil dışı bırakılmasına ilişkin hükmün 30.09.1994 tarihinde kesinleşmiş olması nedeniyle, 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş ve Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiş ise de; taşınmazın bir kısmının tescil dışı bırakılmasına ilişkin mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık genel zamanaşımı süresi sona ermiş ise de Anayasa Mahkemesinin 2014/6673 başvuru nolu 25.07.2017 tarihli, 29.09.2017 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Yaşar Çoban kararı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarihli, 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararı nazara alındığında; 18.11.2009 tarihinden önce zamanaşımı süresi dolduğu hallerde 18.11.2009 tarihinden itibaren Dairemizce makul süre içerisinde dava açılması halinde davada zamanaşımı süresinin dolmayacağı değerlendirildiğinden, davanın 18.01.2011 tarihinde açılmış olduğu gözetildiğinde davanın zamanaşımı süresi içerisinde açıldığının anlaşıldığını, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinde "Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup burada, devletin sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Kusurun varlığı ya da yokluğu, devletin sorumluluğu için önem taşımayıp sadece, Devletin memuruna rücu sırasındaki iç ilişkide önemlid olduğunu, bu itibarla; mahkemece işin esasına girilerek, davacılar ile tapu maliki muris arasındaki hukuki ilişkiyi ispatlayan veraset ilamı ilgilisinden temin edilip dosya arasına alındıktan sonra, taşınmazın dava tarihi itibarıyla arsa mı, arazi mi olduğu araştırılıp, arsa olduğunun anlaşılması halinde emsal karşılaştırması yapılarak, arazi olduğunun anlaşılması halinde net gelir metoduna göre taşınmazın tescil harici bırakılan kısmının gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın bir kısmının tescil harici bırakılmasına ilişkin Mahkeme kararının 30.09.1994 tarihinde kesinleştiği gözetilerek zamanaşımı süresi geçtiğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanunun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3 . Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi (eski 125 inci md.)

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Davalı ... harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.