"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/477 Esas, 2023/440 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/381 Esas, 2021/331 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca istemine ilişkin tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Antalya ili, Kumluca ilçesi, ... Mahallesi 731 ada 94 parsel (ifrazen 731 ada 137 parsel) sayılı taşınmazın Maliye Hazinesi tarafından açılan dava sonucunda orman vasfı ile Hazine adına tescil edildiğini, uğranılan zararın işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının uygulama kadastrosu neticesi oluşan tapusunun doğru esasa dayanmayan bir tapu olduğunu, bu tapunun iptali nedeniyle hak ihlaline uğradığını savunmasının yanlış olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Maliye Hazinesinden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay ilamları ve dosya kapsamı itibarıyla davacıya ait tapusu iptal edilen taşınmaz üzerinde bulunan 12 yaşında 200 adet nar ağacının, davacının malvarlığında azalma ve zarar meydana getirdiğinin sabit olduğunu, 200 adet nar ağacı sökülemeyen teferruat muhdesat kapsamında olup; nar ağaçları bedeli olarak belirlenen 75.400 TL yönünden davanın kısmen reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/A maddesine istinaden açılan davalarda mahkemelerin olayın mülkiyet boyutu ile değil teknik boyutu ile inceleyip ölçü çizim ve hesaplama hatasından kaynaklanan bir hata olup olmadığı noktasında inceleme yaptıklarını, aksi halde aynı taşınmaz hakkında mülkiyet ihtilaflı olarak iki kere kadastro yapılmaz ilkesinin çiğnenmiş olacağını, Asliye Hukuk Mahkemesinin de 3402 sayılı Kanun'un 12 nci maddesinin 3 üncü fıkrasındaki sürenin bu yönüyle incelediğini, bu ihtilafların mülkiyet ihtilafı olmayıp teknik bir ihtilaf olduğunu, davacının tapusunun doğru esasa dayanmayan bir tapu olduğunu, bu tür kayıtların malikine hak bahşetmeyeceğini, mahkemenin tapunun iptaline karar verirken kesinleşen orman sınırlarını esas aldığını, bölgeden geçen orman kadastrosu işlemine karşı davacının herhangi bir dava açmadığını, bu hususun orman sınır hattının davacı tarafından da kabul edildiği anlamına geldiğini, davacının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, mahkemenin yetersiz bilirkişi raporuna istinaden hüküm kurduğunu, bilirkişilerin taşınmazın kapama nar bahçesi olduğunu ifade ettiklerini ancak taşınmazın değerini belirlerken ayrıca nar ağaçlarının değerini de çıkan değerin üzerine ilave ettiklerini, bu hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, mahkemenin bilirkişi heyeti raporu doğrultusunda dava konusu taşınmazın sulu arazi olduğunu kabul ederek taşınmazın değerini belirlediğini, taşınmazın DSİ su göletine yakın olmasının faal olduğu bile bilinmeyen su kuyusundan sulandığı iddiasının taşınmazı sulu arazi haline getirmeyeceğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu davacı adına kayıtlı 731 ada 94 parsel sayılı taşınmazın Kumluca 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/118 Esas, 2015/56 Karar sayılı dosyasında 3.825,24 m² yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptaline ve orman olarak Hazine adına tesciline karar verildiği, bu kararın temyiz incelemesinden geçerek 30.11.2018 tarihinde kesinleştiği, davacının dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 20.000 TL değer göstermek suretiyle dava açtığı, yargılama sırasında taşınmazın değerinin kesinleşme tarihi itibarıyla 380.611,38 TL olarak belirlendiği ve bu değer üzerinden dava değeri arttırılarak eksik harcın tamamlandığı, kapama nar bahçesi niteliğinde olduğu belirlenen taşınmaza ilişkin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na göre oluşturulan bilirkişi kurulu raporuna göre hesaplama yönteminde işaret edilen yönlere ilişkin değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı yan ağaç bedellerinin ayrıca verilmesini talep ederek hükmü istinaf etmişse de değerlemenin kapama nar bahçesi üzerinden yapıldığı ve ağaç bedellerinin zaten gelirin hesaplanmasında dikkate alındığı anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz itirazında bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacının Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesinin 15.02.2000 tarihli ve 1995/55 Esas, 2000/38 Karar sayılı kesinleşen kararı ile malik olduğu dava konusu 2293 parsel sayılı taşınmazın 7.000 m² olarak tescil edildiği, sonrasında 3402 sayılı Kanun'un 22/A maddesi uygulaması ile 731 ada 94 parsel ve alanı 6.999,38 m² olduğu, Maliye Hazinesi tarafından açılan dava sonucunda Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/118 Esas, 2015/56 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın tapusunun 3.825,24 m²'lik kısmının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 30.11.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 14.11.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Kapama nar bahçesi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmaz bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 inci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.