Logo

5. Hukuk Dairesi2023/9709 E. 2024/2667 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından açılan kamulaştırmasız el atma nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsili davasında, davalı idarenin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ve adli yargının görevli olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın imar planında eğitim alanı olarak ayrılması ve uzun süre kamulaştırma işlemlerinin yapılmaması nedeniyle davalı idarenin mülkiyet hakkına müdahalesinin kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğu ve bedel davasında adli yargının görevli olduğu gözetilerek, davalı idare aleyhine hükmedilen bedelin tahsili yönündeki yerel mahkeme kararı, davacı idarenin harçtan muaf olması sebebiyle yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2569 Esas, 2023/1901 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 44. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/94 Esas, 2022/169 Karar

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden kabulüne, diğer davalılar ... ve ... yönünden husumetten reddine karar verilmiştir.

Kararın davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara ili, Altındağ ilçesi, ... Mahallesi 24353 ada 1 (ifrazen 24353 ada 4 parsel) parsel sayılı taşınmazın imarda “Lise Alanı” olarak ayrıldığını, kamulaştırmısız el koyma olgusunun gerçekleştiğini belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idarelerden tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet ve zamanaşımı itirazlarının olduğunu, kamulaştırmasız el atmanın söz konusu olmadığını, satın alma tarihinden itibaren makul sürenin geçmediğini, idari yargının görevli olduğunu, uzlaşmanın yerine getirilmediğini, talep edilen rayiç bedele itiraz ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, husumetin kendilerine düşmediğini, el atmanın bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

3 .Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının görevli olduğunu, husumetin kendilerine düşmediğini, 24353 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 09.08.2018 onaylı 1/1000 ölçekli imar planı ile 4 ve 5 parsele şuyulandırıldığını, 4 parsel sayılı taşınmazın “Eğitim Tesisleri Alanı” olarak ayrılmış olup, davacı hissesinin bu parsele aktarıldığını, 5 parsel sayılı taşınmazın ise “Temel Eğitim Alanı” olarak ayrılmış olduğunu, fiili ve kalıcı el atmanın bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın, davalı ... yönünden kabulüne, diğer davalılar ... ve ... yönünden husumetten reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı, görev ve husumet itirazlarının bulunduğunu, 1 parsel sayılı taşınmazın 09.08.2018 onaylı imar planı ile düzenlemeye alınarak 3 ve 4 parsele dönüştürüldüğünü, 3 parsel sayılı taşınmazın okul inşaat alanı, 4 parsel sayılı taşınmazın ise şahıs hisselerinin olduğu alan olduğunu fiili el atmanın bulunmadığını, idare yargının görevli olduğunu, imar planı çalışmaları sırasında Bakanlığın görüşünün alınmadığını, m² birim değerine itiraz ettiklerini, bilirkişi heyetinin kanuna aykırı oluşturulduğunu, ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ve harçtan muaf oldukları halde aleyhlerine harca hükmedildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında " Eğitim Alanı" olarak ayrıldığı ve üzerine inşaatı devam eden okul yapıldığı, yapılan imar uygulaması sonucunda taşınmazın ifraz görerek aynı ada 3 ve 4 ve 5 parseller olduğu, yapılan keşif ve alınan teknik rapora göre okul inşaatının mülkiyeti Hazineye ve belediyeye ait olan 3 numaralı parsel üzerinde kaldığı, yapılan imar uygulaması sonucunda 3, 4 ve 5 parsel numaralı taşınmazların kullanım durumunun “temel eğitim alanı” olarak belirlendiği anlaşılmış olup davalı idare tarafından 4 parsel sayılı taşınmaza fiilen el atılmadığı bu yönüyle idari yargının görevli olduğu ileri sürülmüş ve mahkemece de davacının imar uygulaması sonucunda hissedar olduğu 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde herhangi bir fiili el atmanın olmadığı tespit edildiğini, Anayasa Mahkemesinin 05.04.2019 tarihinde Resmî Gazete'de yayınlanan 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı kararı ile ''Kamulaştırma Kanunu'nun EK 1 nci maddesinin '' Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanun'un geçici 6 ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir. '' kısmı iptal edilmişt olup, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 tarihli ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bu eylemi ile kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir. Kamulaştırmasız el koyma olgusunun varlığının doğal sonucu, idarenin hukuka aykırı eylemiyle mülkiyet hakkı engellenen taşınmaz mal sahibi davacının, dava yoluyla kamulaştırmasız el koyma hükümleri doğrultusunda mülkiyetin bedele çevrilmesini, eş söyleyişle idareden değer karşılığının verilmesini isteyebileceği açık olup, 26.11.2022 tarihli ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7421 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 saylı Kanun) Ek 1 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümlede dikkate alındığında açılacak bedel davasında Adli Yargının görevi dahilinde olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanın yukarıda açıklandığı üzere, imar planında Milli Eğitim Bakanlığının görev ve sorumluluk alanında bulunan eğitim tesis alanı olarak planlandığı da dikkate alındığında, hukuki el atılan bölüm bedelinden davalı idare sorumlu olup, taşınmaza fiilen el atılmamış olsa dahi 1/1000 ölçekli uygulama imar planındaki ayrılma amacına uygun olarak kamulaştırma görevinin yerine getirilmemesi ve malikin mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlanması ve imar uygulaması ile oluşan parselin kamuya özgülenme durumunun da değişmemesi nedeniyle, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değerinin tespit edilerek davalı idareden tahsiline, taşınmazdaki davacı payının iptali ile Hazine adına tesciline dair kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığından, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; zamanaşımı, görev, yetki, derdestlik, kesin hüküm ve husumet itirazları bulunduğunu, taşınmazın kamu ortaklığı paylarından oluştuğunu, 1 parsel sayılı taşınmazın 09.08.2018 onaylı imar planı ile düzenlemeye alınarak 3 ve 4 parsele dönüştürüldüğünü, 3 parsel sayılı taşınmazın okul inşaat alanı, 4 parsel sayılı taşınmazın ise şahıs hisselerinin olduğu alan olduğunu, fiili el atmanın bulunmadığını, imar planı çalışmaları sırasında Bakanlığın görüşünün alınmadığını, m² birim değerine itiraz ettiklerini, bilirkişi heyetinin kanuna aykırı oluşturulduğunu, uzlaşmaya yönelik itirazların dikkate alınmadığını, ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temel olarak davacı tapu maliki ile davalı idareler arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ile bedelinin tahsili hususundadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun’un Ek Madde-1 inci maddesi: “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. (İptal: Anayasa Mahkemesinin 20.12.2018 tarihli ve 2016/181 Esas, 2018/111 Karar sayılı Kararı ile)”

3. 26.11.2020 tarih ve 32025 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 7421 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde-1 inci maddesinin 1 inci fıkrasına eklenen cümle: "Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adli yargıda görülür."

4. 2942 sayılı Kanun'un (2942 sayılı Kanun) 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde aynı bölgeden Dairemize intikal eden dosyalar dikkate alındığında bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Taşınmazın uzun yıllardan bu yana “Egitim Tesisi Alanı” olarak ayrılmış olması nedeniyle sorumluluğun davalı ... Bakanlığına ait olduğu anlaşıldığı gibi bedelinin bu idareden tahsiline karar verilmesi doğrudur.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. Davacı idare harçtan muaf olduğu halde aleyhine harca hükmedilmesi hususu kamu düzenine ilişkin olup, resen gözetilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1. Davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,

2. Kamu düzenine ilişkin değerlendirme yapılması suretiyle, temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3) numaralı bendinin çıkartılmasına, yerine “Davalı ... harçtan muaf olduğundan davacı tarafça yatırılan peşin ve ıslah harcı toplamı 6.307,30 TL nin istem halinde davacıya iadesine” cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

05.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.