"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/741 Esas, 2023/2056 Karar
KARAR : Esastan ret
Taraflar arasındaki çekişmeli taşınmazın kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığından, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Muğla ili, Fethiye ilçesi, ... 1 ada 24 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, açılan tazminat davasının 1 ve 10 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını, ayrıca taşınmaz ile ilgili olarak Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas sayılı dosyası ile tapu iptal tescil davası açıldığını, dava konusu taşınmazın kayıtlarında tedbir kararı ve davalıdır şerhi bulunduğunu, davacının dava konusu taşınmazın davalı olduğuna ve kıyı kenar çizgisinde kaldığına vakıf olduğunu, bu nedenle davacının tazminat talep etme hak ve ehliyetlerinin bulunmadığını, yine dava konusu taşınmaz ile ilgili tedbir kayıtlarının tapuda şerh edildiği tarihten itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açılmayan davanın süre aşımı nedeni ile de reddinin gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca kıyı çizgisi içinde kalan yerler özel mülkiyete konu edilemeyeceğinden açılan tazminat davasının reddedilmesi gerektiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi şartlarının oluşmadığını, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalması nedeniyle Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas sayılı dosyasında açılan tapu iptal ve tescil davası esnasında 1988 yılında tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi konulduğunu, davacılar murisinin taşınmazı şerh tarihinden sonra satın aldığını ve iyiniyetli olmadıklarını, aynı taşınmaza ilişkin başka paydaşlarca açılan ayni mahiyetteki davalarda bu gerekçeyle davanın reddine karar verildiğini, yine aynı taşınmaza ilişkin diğer paydaşlarca açılan davalarda aynı emsal kullanılarak bedel tespiti yapıldığını, ancak Bölge Adliye Mahkemesince emsalin pay satışı olması nedeniyle özel amaç taşıdığını ve uygun nitelikte olmadığı yönünde kararlar verildiğini, dava konusu taşınmaz arazi niteliğinde olduğu halde arsa kabul edilmesinin doğru olmadığını, emsal karşılaştırmasının kanunun aradığı şartlara uygun olarak yapılmadığını, mukayese sonucunda yapılan değer tespitinde şerefiye payı hesaplanmasının hatalı olduğunu, taşınmazın belirlenen bedelinden düzenleme ortaklık payı oranının düşürülmediğini, dosyaya sundukları emsallerin bedellerinin düşük gösterildiği gerekçesiyle değerlendirilmediğini, taşınmazın kıyı çizgisi içinde kalması nedeniyle oluşan değer düşüklüğünün bedele yansıtılması gerektiğini, ıslah edilen kısma ıslah tarihinden itibaren faiz uygulanması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmaz 154.240 m² iken 2012 yılında yapılan imar uygulaması sonucunda fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 5.447,09 m² kısmının yol ve park alanı olarak ayrıldığı ve taşınmazın yüzölçümünün 148.792,91 m² kaldığı, davacı ... murisi ...'nın ve diğer davacıların tapu iptal ve tescil davasının tarafı bulunduğu, ihtiyati tedbir kararının tapuya şerh verilmesinden önce hak sahibi olduklarının belirlendiği, mahallinde yapılan keşif sonucunda, taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen toplam 6.875,94 m²lik kısmının kıyı çizgisi dışında kaldığı ve maliklerin kullanımında olduğu belirlenmiş, kıyı çizgisi içinde kaldığından tapu kaydı iptal edilen 143.340.00 m²lik kısmın imar uygulaması sonrasında 141.916,97 m² kaldığı anlaşıldığından, davacıların bu kısma isabet eden payları karşılığının hesaplanmasının doğru olduğu, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun iş bölümü kararı uyarınca görevli Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi içtihatları doğrultusunda İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleştiği tarih itibarıyla değerinin belirlendiği, Yargıtay 5. Hukuk Dairesi içtihatları ile değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak kabul edildiği görülmüş ise de istinafa gelen tarafın sıfatı gözetildiğinde bu hususun aleyhe değerlendirilmediği, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda değerlendirme yapılan emsal taşınmazın satışına dair dosya içinde bulunan akit tablosunun denetlendiği, arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak, tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği 24.04.2017 tarihi itibarıyla değer biçilmesi ve bu tarihten itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesinin istinafa gelen tarafın sıfatı da gözetilerek uygun bulunduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, temel olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Muğla ili, Fethiye ilçesi, ... l ada 24 parsel sayılı taşınmaza ilişkin ... tarafından Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas, 1999/292 Karar sayılı dosyasında açılan tapu iptali ve tescil istemli davada taşınmazın 143.340.00 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisinde kaldığından tapu kaydının iptaline karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek hükmün tescil yönünden düzeltilerek onanmasına karar verildiği ve kararın 24.04.2017 tarihinde kesinleştiği, tapu kaydı iptal edilen 143.340.00 m²lik kısmın imar uygulaması sonrasında 141.916,97 m² kaldığı, eldeki davanın 18.04.2019 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı, tapu kaydında Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1980/887 Esas sayılı dosyasından 16.06.1988 tarihli ve 2130 yevmiye sayılı işlem ile ihtiyati tedbir şerhi, yine aynı Mahkemenin 07.10.2015 tarihli ve 14041 yevmiye numarası ile kesinleşmemiş Mahkeme kararı şerhi konulduğu, davacıların dava konusu taşınmazdaki payının ihtiyati tedbir şerhinden önce taşınmazı edinen murisinden intikalen geldiği anlaşılmaktadır.
3. Dava konusu taşınmazın hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre, arsa niteliği ile emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.
4. Tespit edilen değer Dairemiz denetiminden geçen aynı değerlendirme tarihli paydaş dosyaları ile uyumludur.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.