Logo

5. Hukuk Dairesi2023/9784 E. 2024/3145 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sonucu orman vasfına haiz olduğu gerekçesiyle Hazine adına tescil edilen taşınmaz nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca tazminat talep edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmeyen ve işleme tabi kayıt niteliği kalmayan, hukuki değerini yitiren tapu kaydına dayanılarak tazminat talep edilemeyeceği ve tazminat koşullarının oluşmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1608 Esas, 2023/1725 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/193 Esas, 2023/164 Karar

Taraflar arasındaki uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usûl eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ordu ili, Altınordu ilçesi, ... köyü, 101 ada 3 ve 9 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespiti esnasında orman vasfına haiz olduğu gerekçesiyle Hazine adına tespit gördüğünü, yapılan kadastro tespitine itiraz edildiğini, Mahkemece davaya konu taşınmazın Hazine adına tesciline karar verildiğini belirterek uğranılan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat koşullarının oluşmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Ordu Kadastro Mahkemesi'nin (13.04.2012 tarihinde kesinleşen) 2002/139 Esas 2008/330 Karar sayılı kararı ile davacının dayanak tapusuna göre davacı adına tespit edilen Ordu ili, Altınordu ilçesi, ... köyü 101 ada 3 parselin kadastro tespitinin fen bilirkişisinin 05.11.2008 tarihli ek rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterilen kısma yönelik davanın reddine, (A) harfi ile gösterilen 1842,11 m²lik kısma yönelik davanın kabulü ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, Ordu ili, Merkez ... köyünde 101 ada 9 parsele ilişkin tespitin iptali ile orman vasfıyla hazine adına tesciline karar verilmiştir. Bu nedenle davacı 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre davalıdan tazminat talebinde bulunmuş ise de sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği ve 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet Ormanları belirlendiği, 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanun 1 nci maddesi gereğince 2 nci maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanların devletleştirildiği, devletleştirilen ve iadeye tabi olmayan ormanlara ait tapu kayıtlarının hukuki değerlerini yitireceği, Orman Yönetiminin katılımı olmaksızın oluşan tapu kayıtlarının Yönetimi bağlamayacağı, 6831 sayılı Kanun'un 3373 sayılı Kanun ile değişik 1/F maddesinin, öncesi orman olmayan taşınmazlar bakımından söz konusu olacağı, tapu kayıtları bu kayıtlara dayananların yararına olduğu kadar, aleyhine de delil oluşturacağı, davacının (21.04.1944 tarihli S:61 C:129 N:326'den gelen) dayanak tapu kaydının 4785 sayılı Kanun'un 1 nci maddesi kapsamında kaldığı ve bu Kanun'un 5 inci maddesine göre devletleştirilen ormanın karşılığını alma hakkının kaybedildiği, bu bağlamda davacının tazminat isteme olanağının bulunmadığı, gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kabulü gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazların orman oldukları gerekçesiyle tapu kaydının iptaline ilişkin kesinleşen Ordu Kadastro Mahkemesinin 23.12.2008 tarihli ve 2002/139 Esas, 2008/330 Karar sayılı dosyasındaki üç kişilik orman mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen 06.08.2008 tarihli bilirkişi kurulu raporu içeriğinden dava konusu taşınmazların devletleştirilen ve iadeye tabi olmayan orman arazisi olduğunun anlaşılması ile 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanun'un 1 nci maddesi gereğince, aynı Kanun'un 2 nci maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş sayılacağından, 4785 sayılı Kanun gereğince devletleştirilmiş olan tapuların hukuki kıymeti kalmadığından, anılan Kanun hükmü karşısında hukuki geçerliliği kalmayan tapu kayıtlarına dayalı olarak tazminat istenemeyeceği, davacı adına kadastro ile oluşmuş ve daha sonra mahkemelerce iptal edilmiş geçerli bir tapu kaydı da bulunmadığından tazminata hak kazanılamayacağı, bu açıklamalar nazara alındığınde, kök sicilden gelen tapudan dolayı davacının tazminat talep etme hakkı bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece, anılan gerekçeyle davacının davasının reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekcesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ilearsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; kadastro tespitine karşı davalı idare tarafından Ordu Kadastro Mahkemesinin 23.12.2008 tarihli ve 2002/139 Esas, 2008/330 Karar sayılı dosyasıyla itiraz edildiği, mahkemece dava konusu taşınmazların devletleştirilen ve iadeye tabi olmayan orman arazisi olduğunun tespitinin yapıldığı, ilgili kararın Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 08.12.2011 tarihli ve 2011/15082 Esas, 2011/14361 Karar sayılı ilâmıyla 13.04.2012 tarihinde düzeltilerek onanarak kesinleştiği anlaşılmakla arazi kadastro çalışmaları sırasında revizyon görmeyen ve işleme tabi kayıt niteliği kalmayan hukukî değerini yitiren tapu kaydına dayanılarak tazminat talep edilmesi mümkün olmadığından tazminat koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.