"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1759 Esas, 2023/1331 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/173 Esas, 2022/532 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava konusu Edirne ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi, 1114 ada 76 parselde kayıtlı taşınmaza acele el konulmasına karar verildiğini, Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/358 D.İş Esas, 2019/291 D.İş Karar sayılı acele el koyma dosyasında yapılan tespitte taşınmazın değerinin belirlendiğini ve bu bedelin müvekkili davacı müvekkile ödendiğini, bu bedelin acele kamulaştırma yoluyla el konulan söz konusu taşınmazın gerçek bedelinin çok altında kaldığını belirterek acele kamulaştırma nedeniyle el konulan taşınmaz bedelinin Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/358 D.İş Esas, 2019/291 D.İş Karar sayılı dosyası marifeti ile tespit edilen taşınmaz değerine ilave edilerek şimdilik 220.000,00 TL olmak üzere kamu bankalarınca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) göre parsel malikinin her türlü idari ve yasal müracaat hakkının mevcut olduğunu, 2942 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 6 ncı maddede öngörülen uzlaşma yoluna gitmek üzere Müvekkil idareye başvuru şartı yerine getirilmeden dava açıldığı anlaşıldığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 155 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci bendin uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili idare tarafından dava konusu taşınmazlara fiilen el atılmadığından kamulaştırmasız el atma davasının hukuki şartlarının oluşmadığını, İdarenin, mahkemece verilen bir tescil kararına (acele el koyma kararına vs.) istinaden el atmasının hukuka uygun bir el atma olduğunu, ancak idare tarafından kamulaştırma işlemleri tamamlanmadan veya işlemlere hiç başlanmadan taşınmaza el atılmasının, kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirildiğini, kamulaştırmasız el atma davasında hukuken geçerli şartlar oluşmadığından haksız davanın reddinin gerektiğini, acele kamulaştırma nedeniyle el koyma davalarında taşınmaz değer tespitine yapılacak itirazların değerlendirilmesi ve taşınmazların bedellerinin yeniden hesaplanmasının, müvekkili idare tarafından açılacak tapu iptal ve tescil davasının konusunu oluşturduğunu, acele kamulaştırma ve el koyma kararından sonra, müvekkili idarenin 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesine dayanan tespit ve tescil davası açması için tanınan makul sürenin geçmediğini, dava konusu taşınmazlar hakkında açılan acele kamulaştırma dosyalarında tespit edilen bedeller pay sahipleri adına banka hesaplarına yatırıldığını, davacının en yüksek banka mevduat faizi ile tahsilini talep ettiğini ancak müvekkili idarenin kamu kuruluşu olduğunu, tacir olmadığını, davacının en yüksek banka mevduat faizi talebinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tazminat isteminin kabulüne taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; idareye ve yasal yollara başvurulmadan dava açılmasının hatalı olduğunu, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, taşınmaza acele el koyma kararına göre el atıldığını, bedelin yüksek belirlendiğini, taşınmazın sulu arazi olmadığını, münavebe ürünlerinin verim ve fiyat miktarının yüksek, üretim giderlerinin düşük alındığını, kavun ve karpuzun münavebeye alınmasının hatalı olduğunu, kapitalizasyon faiz oranının ve objektif değer artış oranının hatalı alındığını, ıslahın kabul edilemeyeceğini, ıslah edilen bedele ıslah talebinden faiz işletilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taşınmaza olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri esas alınarak değer biçen, usul ve kanuna uygun olarak düzenlenen bilirkişi raporuna göre el atma bedelinin davalı idareden tahsiline karar verilmesi doğru olduğu gibi, hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın niteliği ve konumuna göre belirlenen kapitalizasyon faizi ve objektif değer arttırıcı unsur oranlarının yerinde olduğu, değerlendirmeye esas alınan ürün verilerinin yörenin münavebe sistemine uygun ve resmi verilerle uyumlu olduğu, kamulaştırmasız el atma davalarında değerlendirme dava tarihine göre yapıldığından dava tarihinden yasal faiz işletilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, böylece mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesini tekrar ederek maktu harca hükmedilmesi gerektiğini belirtip kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazların bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelden acele el koyma dosyasında ödenen bedel mahsup edildikten sonra bakiye bedelin davacı tarafa ödenmesine karar verilmesi isabetlidir.
3.Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden ve dava konusu taşınmaza fiilen el atılmış olması nedeniyle, somut dosyamızda 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmadığından nispi harca hükmedilmesi doğrudur.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.