Logo

5. Hukuk Dairesi2023/9915 E. 2024/4061 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilindeki hata nedeniyle oluşan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada, mahkemenin belirlediği tazminat miktarı ve davalı aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin miktarının doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir metodu yapılarak değer biçilmesinde ve dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin yerinde olduğu, ancak davacı taraf aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesinin 3. bendi hükmüne aykırı olduğu gözetilerek mahkeme kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/209 Esas, 2023/278 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı ... vekili ile davalı Hazine vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ...'ın,... Mahallesi 230 parsel sayılı ve 165.400 m²lik taşınmazın 250 m²lik kısmına tekabül eden 4000/2646400 hissesini 21.11.1996 tarihinde ... isimli şahıstan satın aldığını, satış işlemi tapu sicil defterine kayıt edilirken görevli memurun hata yaptığını ve gerçekte 4000/2646400 hisseyi, 4000/264640 hisse olarak kayıt ve tescil ettiğini, davalı ...'a bilgi amaçlı verilen tapu belgesinde de hissenin böyle gösterildiğini, davalı ...'ın bu surette gerçekte 250 m² yer almasına karşın, 2500 metrekare yer almış gibi gözüktüğünü, durumun farkına varan davalının adına kayıtlı taşınmaz hissesini 17.03.1999 tarihinde müvekkile sattığını, bu durumun 2014 yılı Ocak ayında ortaya çıktığını, müvekkilinin 2.250 m²lik bir kaybının bulunduğunu, davalı asil ...'ın baştan beri kötü niyetli olduğunu, lehine zamanaşımı sürelerinin işlemesinin olanaklı olmadığını, müvekkilin davalı ... nezdinde zararının karşılanması hususunda yapmış olduğu başvurulardan sonuç alamadığını, diğer davalı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün ise tapu sicilinin hatalı tutulmasından ötürü kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, belirlenecek tazminatın işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin hiçbir kusuru, kötü niyeti, hile iradesi ve sorumluluğunun bulunmadığını, davanın süresi içinde açılmadığını, zamanaşımı definde bulunduklarını, müvekkilin tapu siciline güvenerek hareket ettiğini, varsa tapu kayıtlarındaki hatanın müvekkilin fiilinden değil, tapu memurunun hatasından kaynaklandığını, açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

2. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı def'inde bulunduklarını, esasa ilişkin olarak ise, zararlandırıcı sonucun ortaya çıkmasında diğer davalı ...'ın ağır kusurunun bulunduğunu, davalı ...'ın kötü niyetli olduğunu, bu durumda müvekkili yönünden illiyet bağının kesildiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 10.03.2016 tarihli ve 2014/12 Esas, 2016/92 Karar sayılı ilamı ile davalı ... yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine; diğer davalı Hazine yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; davalı ... hakkında verilen hükme ilişkin temyiz itirazları yönünden; zamanaşımı nedeni ile davanın reddinin yerinde olduğu belirtilerek, adı geçen davalı hakkında açılan davanın reddine karar verildiği halde kendisini vekil ile temsil eden davalı yararına vekâlet ücretine hükmedilmemiş olması usul ve kanuna aykırı olduğundan ve davanın açıklanan niteliğine göre; davalı olarak Hazinenin taraf gösterilmesi gerekirken, dava tapu müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılmışsa da davacının asıl dava etmek istediğinin, Hazine olduğu belirgin olup, temsilde yanılma hali bulunduğundan, bu durumun mahkemece resen gözetilmesi ve davanın usulünce gerçek hasıma yönlendirilmesi için davacı tarafa olanak sağlanması, Hazine davaya dahil edilerek taraf oluşturulup, savunma ve delilleri sorulduktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 07.07.2020 tarihli ve 2019/453 Esas, 2020/154 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın niteliği net olarak belirlenmeden metrekare birim fiyatı soyut ifadelerle tespit edildiğinden hazırlanan rapor inandırıcı bulunmamış olup, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla belediye imar planı içinde olup olmadığı, değilse belediye veya mücavir alan sınırları dahilinde bulunup bulunmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı ve etrafının meskun olup olmadığı hususlarının ilgili Belediye Başkanlığından sorulduktan sonra; arsa niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle, taşınmazın arazi olduğunun anlaşılması halinde ise; yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu eşliğinde keşif yapılarak taşınmazın olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirine göre değer biçildikten sonra bulunan bedele varsa taşınmazın değerine etki edecek objektif artış gerektiren unsurlar da eklenerek, sonuca göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olduğu gibi, davalı ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş olup, adı geçen davalı lehine hükmedilen vekâlet ücretinin davacı taraftan tahsiline ilişkin hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi doğru olmadığından kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin 11.07.2023 tarihli ve 2022/209 Esas, 2023/278 Karar sayılı ilamı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin düşük olduğunu, davalı ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmiş ise de, vekâlet ücretinden davacı tarafın sorumlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; belirlenen bedelin yüksek olduğunu, dava şartlarının oluşmadığını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 439 uncu maddeleri

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

6. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesin (eski 125 inci madde.)

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; davalı ...'ın...Mahallesi 230 parsel sayılı 165.400,00 m² yüzölçümlü taşınmazının 250 m²sine tekabül eden 4000/2646400 hissesini 21.11.1996 tarihinde ... isimli şahıstan satın aldığı, satış işlemi tapu sicil defterine kayıt edilirken hata yapıldığı 4000/2646400 hissenin, 4000/264640 hisse olarak kayıt ve tescil edildiği, davalı ...'ın bu surette gerçekte 250,00 m² yer almasına karşın, satın alınan hissenin 2.500,00 m² olarak tescil edildiği, davalı ...’ın 17.03.1999 tarihinde 2.500,00 m²lik hissesini davacıya sattığı, davacının da 10.09.2007 tarihinde taşınmazda bulunan 715,00 m² hissesini dava dışı ...'e, 12.03.2012 tarihinde ise 200,00 m²lik hissesini dava dışı Hüseyin Uysal'a sattığı, 2014 yılında ...Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından hissede yapılan hatanın idari yoldan düzeltilmesi hususunda tapu malikine yazı gönderildiği ve tapu kaydındaki hisse hatasının düzeltilmesi üzerine, davacının hissesine isabet eden taşınmazın yüzölçümünün 1.422.16 m² azaldığı, davacının azalan yüzölçümü nedeniyle uğradığı zarar nedeni ile eldeki tazminat davasını açtığı anlaşılmıştır.

3. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir metodu yapılarak değer biçilmesinde ve dava konusu taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakta olup davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesinin 3 üncü bendinde belirtilen “maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez” hükmü gözetilmeden davacı taraf aleyhine vekâlet ücreti takdiri bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Hazine vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin mahkeme kararına yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının 9. paragrafından “18.048 TL” ibaresinin çıkartılmasına, yerine “10.614,00 TL”ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

02.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.