"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1372 Esas, 2022/2517 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Van 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/1060 Esas, 2022/431 Karar
Taraflar arasında görülen taşınmazın tapu kaydının iptali ile kıyıya terkini istemine ilişkin asıl dava ile 4721 sayılı ... Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca uğranılan zararın tazminine ilişkin karşı davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı Hazine vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı Hazine vekili dava dilekçesinde; Van ili, Tuşba ilçesi, ... Mahallesi 678 ada 11 parsel sayılı 6.230,00 m² yüzölçümlü taşınmazın 4.766,18 m²lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını belirterek bu kısma ilişkin tapu kaydının iptali ile tescil dışı bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; kıyı kenar çizgisi nedeniyle tescil kıyı kenar çizgisinde kalması sebebiyle uğradığı zararının 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince yasal faizi ile birlikte davacı-karşı davalı Hazineden tahsilini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-karşı davalı Hazinenin davasının kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın 02.10.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 4.727,17 m²’lik alanının tapusunun iptali ile bu alanın tapu sicilden çıkartılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine ve davalı-karşı davacı ...’ın karşı davasının kabulü ile 645.107,430TL’nin karşı dava tarihi olan 09.02.2018 itibaren yasal faiziyle birlikte karşı davalı Hazineden alınarak karşı davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, zamanaşımı itirazları ve bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişsiz ve yetersiz olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat şartlarının oluşmadığını, vekâlet ücretinin hatalı belirlendiğini, müvekkilinin yasal hasım olduğundan vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatte ise maktu vekâlet ücreti verilmesi gerektiğini beyan ederek ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı-karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, ıslah dilekçeleri doğrultusunda 800.026,25 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Hazine lehine usuli kazanılmış hakkın oluşmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğunu, daha sonra satış yoluyla davacıya geçtiğini ve bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, karşı dava tarihinin değerlendirme tarihi olarak esas alınması ve bu tarih itibarıyla taşınmazın arsa olduğunun belirlenmesi ile arsa vasfındaki taşınmaza emsal incelemesi sonucu değer biçilmesi ve dava tarihinden geçerli olmak üzere belirlenen bedele yasal faiz işletilmesinde ve davalı-karşı davacı lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığını, öte yandan davalı-karşı davacı vekili tarafından İlk Derece Mahkemesinin ilk kararı usulüne uygun olarak harçlandırılarak istinaf edilmediğinden ilk karar ile davacı-karşı davalı Hazine lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu tespit edilip bu yönde hüküm kurulmasında da bir isabetsizlik görülmediğinden istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-karşı davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
2. Davalı-karşı davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’nun “Sorumluluk” karar başlıklı 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu taşınmazın 1974 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucu dava dışı ... adına tescil edildiği, 23.09.1992 tarihinde satış yoluyla şerhsiz olarak davacı adına tespit ve tescil edildiği, taşınmazın tapu kaydına 04.02.2015 tarihinde “4.766,18 m²lik kısmı kıyı kenar çizgisinde kalmaktadır” şerhinin işlendiği, mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporları ile taşınmazın 4.727,17 m²‘lik kısmının kıyı kenar çizgisinde kaldığının tespit edildiği, eldeki davanın asıl davanın 03.01.2018 tarihinde, karşı davanın ise 09.02.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3.Tazminata konu arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davacı-karşı davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi doğrudur.
4. İlk Derece Mahkemesinin 15.01.2019 tarihli ilk kararı ile 645.107,43 TL tazminata hükmedildiği, davalı-karşı davacının davasını bu bedel üzerinden ıslah ettiği ve harcını da yatırdığı, yalnızca davacı-karşı davalı Hazine vekilinin istinafı üzerine İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, gönderme kararı sonrası alınan bilirkişi raporunda tazminat bedeli 800.026,25 TL olarak belirlenmiş ise de aleyhe hüküm kurma yasağı dikkate alınarak 645.107,43 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olduğundan davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
5. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davacı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, davalıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.