Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1071 E. 2024/6640 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmazın yüzölçümündeki 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme nedeniyle oluşan eksilmeden dolayı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazminat istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın satış senedinde yüzölçüm hatasına ilişkin şerh bulunması ve davacının bu şerhi bilerek taşınmazı satın alması nedeniyle 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesindeki iyi niyet koşulunun oluşmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1167 Esas, 2023/1434 Karar

DAVA TARİHİ: 26.02.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ: Gölbaşı(Ankara) 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/116 Esas, 2022/361 Karar

Taraflar arasındaki taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 41 inci maddesi gereğince yapılan çalışma sonucu yüzölçümünün düzeltilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Aralık 2010 tarihinde tarla vasfında olan ... köyü 258 numaralı parseli satın aldığını,... Kadastro Müdürlüğünün 22.03.2011 tarihinde yaptığı çalışma sonucu 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi uyarınca yüz ölçüm düzeltmesi yaparak müvekkilinin taşınmazı ile birlikte başkaca taşınmazlarla ilgili işlem tesis ettiğini, yaptığı işlem sonucu müvekkilinin 258 numaralı parselini 18.233,00 m²ye düşürdüğünü, müvekkilinin taşınmazında 1.167 m² kayıp yaşandığını, müvekkilinin tapu kaydında belirtilen yüz ölçüm miktarına güvenerek taşınmazı satın aldığını, ancak satın aldıktan sonra taşınmazında meydana gelen eksilmeden dolayı mülkiyet hakkının zarar gördüğünü ileri sürerek uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın yüz ölçümündeki azalma nedeniyle zarara uğradığından bahisle anılan tazminat davasının yersiz olduğunu ve davanın reddini talep ettiklerini, davaya konu taşınmaza ait tapu kütük sayfası ve davacının taşınmazı edinmesini sağlayan 27.12.2010 tarihli ve 16076 yevmiye numaralı resmi senet örneğinde görüleceği üzere dava konusu taşınmazın yüz ölçümünde hata bulunduğuna ilişkin beyan bulunduğunu, anılan beyanın kütük sayfasına 30.11.2007 tarihinde düşüldüğünü davacının dava konusu taşınmazı edinme tarihinin ise 27.12.2010 olduğunu belirttiğini, dava konusu taşınmazın bir kısmı hakkında Orman Genel Müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi uyarınca kesinleşmiş orman sınırında kalması nedeniyle Gölbaşı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/412 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davacının anılan taşınmazdaki 41 inci madde uygulamasını da dava ile öğrendiğini iddia ettiğini, davacının davayı müvekkili kurum yerine satın aldığı kişiye yönlendirmesi gerektiğini, dava konusunun tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 1007 nci maddesi uyarınca tanzimini istemine ilişkin olduğunu iş bu davaların belirsiz alacak davası niteliğinde olmadığını, davaya konu taşınmazın değerinin tespitinin mümkün olduğunu davanın belirsiz alacak davası açılmasından dolayı davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tapu sicilinin hatalı tutulduğunu, müvekkilinin taşınmazı satın aldıktan sonra Kadastro Müdürlüğünce taşınmazın yüzölçümünün düzeltildiğini, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca uyarınca Hazinenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin ve Anayasa Mahkemesinin içtihatlarının da bu yönde olduğunu, müvekkilinin tapuda işlem yaparken tapu kaydının beyanlar hanesindeki şerhi bilmediğini, işlem sırasında kendisine sözlü veya yazılı uyarı yapılmadığını, müvekkilinin doktor olduğunu, tapuya güvenerek işlem yaptığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılıp davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 1951 yılında yapılan tesis kadastrosu sırasında ... köyü 258 parsel sayılı 19.400 m² yüzölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine istinaden tarla niteliği ile ...ve ...adına tespit edildiği, daha sonra hükmen ...adına tapuya tescil edildiği, taşınmazın satışlarla el değiştirdiği, 30.11.2007 tarihli ve 3022 yevmiye numaralı işlemle taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine “yüzölçüm hatası vardır” şerhinin konulduğu, davacının 27.12.2010 tarihli ve 16076 yevmiye numaralı resmi senetle taşınmazı satın aldığı, anılan resmi senette de “yüzölçüm hatası vardır” şerhinin bulunduğu yine resmi senedin taraflara okunduğunun belirtildiği, resmi senedin davacı tarafından el yazısıyla “okudum” yazılıp imzalandığı, daha sonra 3402 sayılı Kanun’un Ek 1 inci maddesi uyarınca yapılan sayısallaştırma işlemleri sonucu 08.07.2019 tarihli ve 14709 yevmiye numarasıyla 18.305,63 m² yüzölçümüyle 126342 ada 90 parsel numarasını aldığı, taşınmazın yüzölçümünde 1.094,37 m² azalma olduğu, Orman Yönetimi tarafından 16.01.2013 tarihli dilekçe ile 258 parselin kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı iddiasıyla davanın açıldığı, Gölbaşı (Ankara) 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/412 Esas, 2016/404 Karar sayılı ilamıyla 258 parselin A ile işaretlenen 7.831 m² yüzölçümlü kesiminin tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tescile karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 21.01.2020 tarihinde kesinleştiği, davacının 26.02.2021 tarihli dilekçe ile 258 parselde 3402 sayılı Kanun’un Ek 1 inci maddesi uyarınca yapılan sayısallaştırmadan kaynaklı oluşan 1.094,37 m² azalma sebebiyle tazminat istemiyle istinafa konu davayı açtığı anlaşılmakla, tapu kütüğündeki tescile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan kişinin bu kazanımın korunacağı, iyi niyetin bu iddiada bulunana bir özen ve itina borcu yüklediği tapu sicilinin yanlış tutulmasından dolayı zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından Devletin sorumlu olduğu, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, çekişmeli taşınmazın davacıya satışına ilişkin 27.12.2010 tarihli ve 16076 yevmiye numaralı resmi senette “yüzölçüm hatası vardır” şerhi bulunmakta olup, resmi senet davacı tarafından okudum yazılıp imzalanmıştır. Bu durumda, sayısallaştırmadan önce davacıya satışa ilişkin resmi senetteki şerh karşısında davacının tazminat istemine konu taşınmazın yüzölçümdeki eksilmeyi bilerek ve sonuçlarını kabul ederek satın aldığı, 4721 sayılı Kanun’un 1024 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca yolsuz tescili bilen veya bilmesi gereken kişinin kazanımının korunamayacağı, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla tazminat davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.