"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/715 Esas, 2023/1234 Karar
DAVA TARİHİ: 07.09.2020
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ: Midyat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/309 Esas, 2022/711 Karar
Taraflar arasındaki 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek 1 inci maddesi gereğince yapılan sayısallaştırma işlemi nedeni ile taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararın üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekilli tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Mardin ili, Midyat ilçesi, ...Mahallesi 111 ada 58 parsel sayılı taşınmazın sayısallaştırma işlemleri sonucu alanında azalma meydana geldiğini, bu nedenle uğranılan zararın kadastro yenileme çalışmalarının kesinleşmesi tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; husumetin idarelerine yöneltilemeyeceğini, sayısallaştırma işlemine askı süresi içerisinde itiraz edilmediğini, dava zamanaşımı süresinin sona erdiğini, idarelerinin kusuru ya da sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın sayısallaştırma çalışmaları sonucu eksilen 879,55 m²lik kısmının bedelinin davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, davacının dava hakkının sona erdiğini, davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, Kadastro Müdürlüğünce yapılan işleme 30 günlük askı süresi içinde itiraz etme hakkı olan davacının bu hususa itiraz etmediği halde tazminat davası açmak suretiyle açıkça sui zanla hareket ettiğini, dosya arasına alınan belediye yazılarında da taşınmazın imar planı dışında olduğu tespiti yapıldığının, taşınmazın yola, şehre ve tüm belediye hizmetlerine mesafesi göz önüne alındığında arsa olarak değerlendirilemeyeceğini, fen bilirkişisinin raporunda belirttiği üzere dava konusu parselin sınırları ilk paftası ile çakıştırıldığında sınırların birebir aynen uyuştuğunu, sınırlarında eylemli değişiklik yapılmadığının tespit edildiğini, davacının bir zararı bulunmadığını, davacı taşınmaza bu bedeli dahi vermemişken idarenin bu tazminat miktarından sorumlu olduğu iddiasının iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, Mahkemenin 2020/482 Esas sayılı dosyasına ait raporda dava konusu taşınmaza emsal taşınmazdan daha yakın ve benzer olan başka bir taşınmaz değerlendirilmiş ve metrekare birim fiyatları 94,54 TL tespit edilmişken yine kabul anlamına gelmemekle birlikte Mahkemenin 2022/308 Esas sayılı dosyasında davaya konu taşınmaz iş bu taşınmazla hemen hemen yanyana olmasına karşın 641,75 TL tespit edilmişken dava konusu taşınmaza 722,92 TL m² birim fiyatı takdirinin maddi gerçeğe ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yargılama gideri, vekâlet ücreti, harçlar ve faize ilişkin hükümlerde usule aykırılık olduğunu belirterek kararın yapılacak olan istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dava konusu taşınmazı 12.300 m² olarak 13.05.2005 tarihinde önceki malik Derviş Özlük'ten satın almak suretiyle tapu maliki olduğu, taşınmazın bulunduğu bölgede 3402 sayılı Kanun'un Ek 1 inci Maddesi uyarınca yapılan kadastro yenileme çalışmaları sonucunda eski 2468 parselin, 111 ada 58 parsel olarak ve 11.420,45 m² yüzölçümü ile tapuya tescil edildiği, yenilemenin 15.12.2018 tarihinde kesinleştirilerek 31.01.2019 tarihinde tapuya tescil edildiği, bu işlem sonucunda dava konusu taşınmazın yüzölçümünde 879,55 m² azalma meydana gelmesi nedeniyle davacı tarafından eldeki davanın ise düzeltme işleminin kesinleştiği tarihten sonra ve 10 yıllık zaman aşımı süresi içinde 07.09.2020 tarihinde açıldığı, davacının tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle tazminat hakkı doğduğunun kabulü ile arsa niteliğindeki taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsal karşılaştırması yöntemi ile değer biçilirken, emsal taşınmazın satış tarihindeki metrekare birim fiyatının değerlendirme (15.12.2018) tarihine güncellendiği, dava konusu taşınmaz ile emsalin eksik ve üstün özellikleri tespit edilerek yapılan mukayese sonucunda dava konusu taşınmazın emsalden daha değerli olduğu kabul edilerek susuz tarla niteliğindeki dava konusu taşınmazın metrekaresine değerlendirme tarihi olan 15.12.2018 tarihli itibarıyla 722,92 TL değer biçildiği, kaldırma kararı öncesi düzenlenen ilk raporda metrekare birim değerinin 716,47 TL, toplam zararın ise 630.171,19 TL olarak belirlendiği, Dairenin incelemesinden geçen ...Mahallesi 113 ada 34 parsel sayılı taşınmaz hakkında 15.12.2018 tarihi itibarıyla 728,02 TL değer takdir edildiği, bu taşınmaz ile dava konusu taşınmaz arasında 35 metre mesafe bulunduğu, inceleme sonucunda Dairenin 2021/445 Esas ve 2021/1166 Karar sayılı ilamı ile istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, Mahkemece kaldırma kararı öncesi verilen ilk karar aleyhine davacı tarafça istinaf yoluna müracaat edilmediği, bunun da davalı bakımından usuli kazanılmış hak doğurduğu, Mahkemece ilk karardaki miktar ile bağlı kalınmak suretiyle ve sayısallaştırma çalışmaları sonucu azalan yüzölçümü miktarı olan 879,55 m²lik kısmın bedelinin alınan rapor uyarınca davalıdan tahsiline ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna uygun bulunduğu anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava zamanaşımı süresinin sona erdiğini, davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, askı süresi içerisinde itirazda bulunulmadığını, değerlendirmenin 15.12.2018 tarihine göre yapılması gerektiğini, taşınmazın arsa vasfının bulunmadığını, emsal ile dava konusu taşınmazın değer farkının yerinde olmadığını, fahiş fiyat belirlendiğini, ıslah dilekçesinin kabul edilemeyeceğini, yargılamanın seri yargılama usulüne göre yapılması gerektiğini, yargılama giderleri, harç, vekâlet ücreti ve faize ilişkin hükümlerin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın belirlenen gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.