Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1113 E. 2024/6189 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, bozma kararı sonrası hesaplanan bedel, faiz ve fazla bloke edilen bedelin iadesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Daire, taşınmazın alanı ve mirasçıların hisseleri gözetilerek hesaplanan kamulaştırma bedelinin hatalı, faizin başlangıç tarihinin ve fazla bloke edilen bedelin iadesine ilişkin hükmün ise eksik olduğu gerekçesiyle, yerel mahkeme kararını düzelterek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/410 Esas, 2023/401 Karar

DAVA TARİHİ: 08.05.2013

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın Hazine adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı idare ve birkısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde;... köyü, 240 parsel (yeni 142 ada 271 parsel) sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelini kabul etmediklerini, taşınmazın arsa vasfında olduğunu, ticari değerinin yüksek olduğunu ileri sürmüştür.

2. Davalılar ... vd. vekili cevap dilekçesinde özetle; idarece teklif edilen bedelin düşük olduğunu, arsa bedeli olarak hesaplama yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 31.03.2021 tarihli ve 2019/342 Esas, 2021/123 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen belirtilen kararına karşı davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; taşınmaza net gelir metoduna göre değer biçilerek m² birim bedelinin belirlenmesinden bir isabetsizlik görülmemiş; ancak dava konusu 240 parsel sayılı taşınmazın 142 ada 271 parsel sayısı ile 4.987,29 m² olarak tapuya yeniden tescil edildiği beyan edilmiş olduğundan, taşınmazın yeni tapu kaydı ve kadastro krokisi ilgili tapu ve kadastro müdürlüklerinden getirtilerek, fen bilirkişisinden ve bilirkişi kurulundan ek raporlar alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gibi kabule göre de ilk kararı temyiz eden mirasçı-davalılar ..., ... (ilk karardan sonra vefat etmiştir), ..., ..., ... (ilk karardan sonra vefat etmiştir) ve ...’in dosyada mevcut veraset ilamına göre toplam 86/140 oranında taşınmaza malik olup, bozma sonrası belirlenen 83,52 TL/m² birim bedeli üzerinden yapılan hesaplamada payları karşılığı 243.699,42 TL, ilk kararı temyiz etmemiş olan mirasçı-davalıların paylarının da, dosyada mevcut veraset ilamına göre payları 54/140 olup, davacı idarenin usuli kazanılmış hakkı gözetilerek ilk karara esas bilirkişi kurulu raporuna göre belirlenmiş olan 26,10 TL m² birim bedeli üzerinden payları karşılığı 47.818,92-TL bedel belirlenerek toplam 291.518,34 TL'nin hüküm altına alınması gerekirken, gerekçesi gösterilmeden toplam bedelin 266.369,15 TL olarak az tespit edilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; objektif değer artış oranının yüksek belirlendiğini, 6.412,50 TL'nin iadesine karar verilmesi gerektiğini ve faizin hatalı uygulandığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava süreci göz önüne alındığında mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, taşınmazın arsa vasfı ile değerlendirilmesi gerektiğini, arazi olarak da tespit edilen değerin gerçek değerin altında kaldığını, giderlerin fazla tespit edildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalılar ... vd. vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırma bedelinin tespit edildiği tarihten taraflarına ödendiği tarihe kadar geçen süre için DİE endeksi uygulanmak sureti ile güncellemiş değerin ödenmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını ya da düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 ve 11 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakta olup, davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

3.İlk kararı temyiz eden mirasçı-davalılar ..., ... (ilk karardan sonra vefat etmiştir), ..., ..., ... (ilk karardan sonra vefat etmiştir) ve ...’in dosyada mevcut veraset ilamına göre toplam 86/140 oranında taşınmaza malik olup, bozma sonrası belirlenen 83,52 TL/m² birim bedeli üzerinden yapılan hesaplamada, taşınmazın alanının 4.987,29 m² olarak kabulü ile payları karşılığı 255.873,62 TL, ilk kararı temyiz etmemiş olan diğer mirasçı-davalıların paylarının da dosyada mevcut veraset ilamına göre payları 54/140 olup, davacı idarenin usuli kazanılmış hakkı gözetilerek ilk karara esas bilirkişi kurulu raporuna göre belirlenmiş olan 26,10 TL/m² birim bedeli üzerinden, taşınmazın alanı 4.987,29 m² olarak kabulü ile payları karşılığı 50.207,75 TL olmak üzere toplam 306.081,37 TL'nin hüküm altına alınması gerekirken, Mahkemece resen yapılan hesaplama sonucunda işbu bedelin 303.230,19 TL olarak kabulü doğru olmadığı gibi, 125.769,15 TL bedele 09.09.2013 tarihinden ikinci karar tarihi olan 31.03.2021 tarihine kadar, fark 39.712,22 TL bedele ise 09.09.2013 tarihinden son karar tarihi olan 09.06.2023 tarihine kadar yasal faiz işletilmesi ve 3.561,94 TL fazla bloke edilmiş olan bedelin davacı idareye iadesine karar verilmesi gerekirken, faiz hususunda hatalı değerlendirme yapılması ve iade hususunda da hüküm kurulmaması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin 7 nci bendi gereğince kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı idare ve bir kısım davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının (2), (3) (4) ve (5) numaralı bentlerinin tamamen çıkartılması, yerine (2) numaralı bent olarak “Dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin davacı idare lehine oluşmuş olan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak 306.081,37 TL olarak tespitine, davalı idarece bloke edilmiş olan bedelin 39.712,22 TL sinin payları oranında davalılara derhal ödenmesine,” paragrafının, (3) numaralı bent olarak “ 125.769,15 TL bedele 09.09.2013 tarihinden ikinci karar tarihi olan 31.03.2021 tarihine kadar, fark 39.712,22 TL bedele ise 09.09.2013 tarihinden son karar tarihi olan 09.06.2023 tarihine kadar yasal faiz işletilmesine,” paragrafının, (4) numaralı bent olarak “ Davalı idarece fazla bloke edilmiş olduğu anlaşılan 3.561,94 TL bedelin davalılarca bankadan çekilmiş ise davalılardan alınarak davacı idareye verilmesine, çekilmemişse davacı idareye iadesine,” cümlesinin yazılması, kalan bentlerin bu duruma göre teselsül ettirilmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Davalılar ... vd., ... vd.den peşin alınan temyiz harçlarının istek hâlinde iadesine,

21.05.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 Esas, 2004/19 Karar sayılı kararı ve müstakar kararlarında da açıkça ifade edildiği üzere Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının kesin hüküm halini almamış derdest davalar yönünden uygulanmaları gerekir. Zira Anayasa Mahkemesinin iptal kararları usulî kazanılmış hakkın ve aleyhe bozma yasağının istisnasını teşkil ederler.

Bu nedenle somut olayda; davalı tarafın Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca kamu alacaklarına uygulanacak en yüksek faizin uygulanmasına yönelik Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında değerlendirilecek bir temyiz talebinin (davalı ... vd. vekilinin 18.08.2023 tarihli temyiz dilekçesindeki; “Kamulaştırma bedelinin tespit edildiği tarihten ödeme tarihine kadar DİE endeksi oranının uygulanmasına” ilişkin talebi) de dosya münderecatında bulunması karşısında, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10 uncu maddesinin dokuzuncu fıkrası hükmünün iptali yönünde Anayasa Mahkemesi tarafından verilen ve 01.08.2023 tarihli, 32266 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas - 2023/69 Karar sayılı iptal kararı doğrultusunda karar verilmeli ve “dava tarihinden itibaren mahkeme karar tarihine kadar” Anayasanın 46 ncı maddesinin son fıkrası hükmü nazara alınarak faize hükmedilmelidir.

Hâl böyle iken, eldeki derdest davada Anayasa Mahkemesi iptal kararının uygulanmadığı, Sayın çoğunluğun “Düzeltilerek Onama Kararı”na faizin başlangıç tarihi ve türü yönüyle açıkladığım nedenlerle katılmıyorum. 21.05.2024