"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :...Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1222 Esas, 2023/2963 Karar
Avukat ...
DAVA TARİHİ : 11.06.2021
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ :...16. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/209 Esas, 2022/532 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin davada yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.01.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.
Duruşma günü taraf vekilleri duruşmaya katılmadıklarından incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;...ili, ...ilçesi, ...Mahallesi 31474 ada 40 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmaksızın, yol yapılmak suretiyle el atıldığından bahisle belirlenecek kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz üzerinde fiil el atma bulunmamakta olup bu nedenle davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, hâlen kadastral parsel olan taşınmazda yapılacak olan imar uygulaması sonrasında yasal terkler yapıldıktan sonra, esasen bir el atma olgusundan bahsedilemeyeceğini, bu hususu gerçekleştirmesi gerekenin ise uygulama imar planlarını uygulamakla görevli olan ilçe belediyesi olduğunu, bu nedenle ilçe belediyesi olan ...Belediyesi sorumlu olup,...Büyükşehir Belediyesine husumet yöneltilemeyeceğini, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişilerin raporlarında bazı emsallerin değerlendirmediğini, bilirkişilerin tespit ve değerlendirmelerinin tamamen hatalı olduğunu, raporun kanuna, usule ve Mahkeme denetimine uygun olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; seçilen somut emsal taşınmazın konum ve mevki bakımından Yargıtayın somut emsal için aradığı şartlara haiz olmadığını, bilirkişilerin dava konusu taşınmazın somut emsalin %1,5 katı değerinde olduğu tespitinin teknik olarak hatalı olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla harcın maktu alınması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı idare tarafından kilitli parke taşı döşenmek suretiyle otopark alanı olarak düzenlenen ve geri kalan kısımlarına da bahçe bitkisiyle peyzaj yapmak suretiyle fiilen el atılan dava konusu arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmediği belirtilerek taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği hususları ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde belirttiği hususları ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “...Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci ve Ek 4 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre; taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4 ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması gerektiğinden 2942 sayılı Kanun'un Ek 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
5. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmaza 1983 yılından sonra fiilen el atılmış olduğundan nispi harcın hüküm altına alınması gerekirken, İlk Derece Mahkemesince düzenlenen 24.02.2023 tarihli tashih şerhi ile maktu harca hükmedildiği ve bu husus kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzenine ilişkin olarak yapılan değerlendirme sonucunda, temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. Kamu düzenine ilişkin olarak yapılan değerlendirme sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararının tashih şerhi ile düzeltilen hüküm fıkrasının 4 nolu bendinin çıkartılması yerine, “Alınması gereken 6.831,00 TL karar ve ilâm harcından peşin olarak alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 6.771,70 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına," cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Aşağıda yazılı kalan harcın davalı idareden alınmasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.