"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1047 Esas, 2023/541 Karar
DAVA TARİHİ : 21.03.2019
KARAR : Yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ: Mustafakemalpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/282 Esas, 2022/204 Karar
Taraflar arasındaki tapu kaydının hatalı oluşması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı Hazine vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazinenin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının başvurusunun ise kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, kesinlik, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu Bursa ili, ..., ... Mahallesi 1489 parsel sayılı taşınmazı 43.300 m² yüzölçümü ile davalı ...’den 16.12.2011 tarihinde satın aldığını, yapılan ölçümler sonucu taşınmazın gerçek yüzölçümünün 34.267,08 m² olduğunun tespit edildiğini, yüzölçümündeki azalma nedeniyle oluşan eksikliğin davalılardan tazmin edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından Mustafakemalpaşa Sulh Hukuk Mahkemesine açılan 2018/273 Esas sayılı dosyasında söz konusu taşınmaz ile ilgili açılan davada davanın reddine karar verildiğini ve kararın 30.11.2018 tarihinde kesinleştiğini, bu doğrultuda kesin hüküm nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, söz konusu davada Hazineye yöneltilebilecek kusur ya da sorumluluk bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde yer alan iddiaların gerçek dışı olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ... yönünden davanın reddine, davalı Hazine yönünden ise davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı Hazine vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazı müvekkile satan davalılardan ...'ün de sorumluluğu cihetine gidilerek, müvekkilin uğradığı zarar miktarının davalı ...'den de tahsiline karar verilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde bu davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu davalı hakkındaki davanın reddi ile davalı yararına maktu yerine nispi yargılama vekâlet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaza objektif değer artışı uygulanacak herhangi bir sebep olmadığını, kapitalizasyon faiz oranının yanlış uygulandığını, taşınmazın metrekare birim değerinin bilirkişi raporunda belirtilenden daha düşük olduğunu, taşınmazın tam değerinin değil, hak dengesinin yerine getirilmesi için uygun ve adil bir tazminat belirlenmesi yoluna gidilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın davacı tarafından davalı ...'den 16.12.2011 tarihinde 43.300 m² yüzölçümlü olarak satın alındığı, bu iktisabın ardından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) Ek 1 inci maddesi uyarınca bölgede yapılan kadastro yenileme çalışmaları neticesinde 34.167 m² olarak tespit edildiği, bu tespitin 30.04.2019 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edildiğinin anlaşıldığı, arazi niteliğindeki taşınmaza zarar tarihi olan 2019 yılı itibarıyla net gelir yöntemine göre değer biçilmesi ve sulu arazi için %4 oranında kapitalizasyon faiz oranı uygulanması isabetli olduğu, İlk Derece Mahkemesince bir davada iki kez ıslah yapılamayacağı belirtilerek 16.04.2020 tarihli dilekçe doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de yapılan değerlendirmenin isabetli olmadığı, belirsiz alacak davasında tarafların 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 176 ncı maddesi gereğince ıslah yoluna başvurmaları mümkün olduğundan ilk sunulan dilekçenin 6100 sayılı Kanun’un 107 nci maddesinin ikinci fıkrası, ikinci dilekçenin ise 6100 sayılı Kanun’un 176 ncı maddesi kapsamında olduğunun gözardı edilmesi doğru bulunmadığı, ancak bu hususta davacının istinafı olmadığından İlk Derece Mahkemesi kararının eleştirilmekle yetinildiği, davacı tarafından her iki davalı aleyhine açılan davada hukuki ... 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine dayandırıldığı, davalı ... yönünden farklı bir maddi vakıa ileri sürülmediği, dolayısıyla davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle ret yerine esas yönünden reddi kararının doğru görülmediği, bu nedenle bu madde kapsamında kalan sorumluluk Hazineye ait olduğundan, davalı ... yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddi ve dolayısıyla davacı aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7 nci maddesi gereğince maktu olması gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davaya konu taşınmazda 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesine istinaden yapılan düzeltme sonucunda taşınmazın yüzölçümünde azalma olduğu, ancak parselin mevcut sınırlarında bir değişiklik olmadığı, oluşan farklılığın ilk tesis kadastrosunda yüzölçümü hesabından kaynaklandığı anlaşılmış, dava konusu taşınmaz 43.300 m² iken yapılan düzeltme sonucunda 34.167,16 m² olarak tespit edildiği ve bu tespitin 30.04.2019 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemi ile eldeki davanın ise 21.03.2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
3. Dava konusu arazi niteliğindeki taşınmaza net gelir yöntemine göre alınan rapor uyarınca değer biçilmesinde ve bedelin davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.