Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1296 E. 2024/4010 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasında, tazminat miktarının tespiti ve hesaplanmasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Emsal taşınmazlara ilişkin Yargıtay kararlarında belirlenen birim bedeller ile uyuşmazlık konusu taşınmazın değerlendirilmesinde farklılıklar olduğundan ve bu hususların değerlendirilmesi için ek bilirkişi incelemesi gerektiğinden, yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/13 Esas, 2023/439 Karar

KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda; Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... Mahallesi 293 ada 16, 17, 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazların mâliki olduğunu, Hazine tarafından açılan davalar sonucu taşınmazların kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmasından dolayı terkinine karar verildiğini, uğranılan zararın davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; Anayasanın 43 üncü ve 4721 sayılı Kanun'un 715 inci maddelerini yürürlükten kaldırılan 766 sayılı Tapulama Kanunu'nun 33 üncü maddesi, yürürlükten kaldırılan 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16 ncı maddesi ve 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5 inci maddesi gereğince kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu ve özel mülkiyete konu olamayacağını, kıyıları çevreleyen sahil şeridinden yararlanmada kamu yararı ilkesinin Anayasa ile korunduğunu, dava konusu taşınmazın Akçaabat Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/69 Esas sayılı dosyası ile kıyıda kaldığının sabit olduğunu, kıyı vasfında bulunan özel mülkiyete konu olmayan bir yerin alınıp satılması ve kişisel yarar amacıyla kullanılmasına olanak bulunmadığını, alım satıma konu rayiç bedelinin olamayacağını ve niteliği itibarıyla civardaki taşınmazların rayiç değeri ile mukayese edilemeyeceğini savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 14.07.2010 tarihli ve 2009/93 Esas, 2010/231 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 14.07.2010 tarihli ve 2009/93 Esas, 2010/231 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu; harcın tamamlanması sağlandıktan sonra, çekişme konusu taşınmazın bedelinin yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca saptanması, belirlenecek gerçek bedelin hüküm altına alınması gerekirken değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisinin isabetsiz olduğunu, kabule göre de, davacının faiz talebi olmadığı halde talep aşılarak faize hükmedilmesi doğu olmadığı gibi, harcı yatırılmayan değer üzerinden taraflar yararına yüksek ücreti vekâlet takdiri de isabetsiz olduğu gerekçeleriyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 02.12.2016 tarihli ve 2013/37 Esas, 2016/878 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin 02.12.2016 tarihli ve 2013/37 Esas, 2016/878 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucu; dava dilekçesinde dava değeri 500.000 TL gösterilmiş ancak maktu harç yatırılmış, bu husus bozma konusu yapılmıştır. Dava dilekçesindeki dava değeri 500.000 TL gösterildiğinden eksik harcın bu değer üzerinden tamamlatılması gerekmektedir. Buna rağmen, davacı tarafça bozmadan sonra düzenlenen ilk raporda tespit edilen 176.501,13 TL üzerinden harç yatırılmış, Mahkemece de bununla yetinilmiş ve sonuç olarak da 332.412,79 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu durumda, eksik yatırılan harcın tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden, dava değeri üzerinden harç tamamlatılarak işin esasına girilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, dava konusu taşınmazın metrekare birim bedeli bozma öncesinde 340 TL, bozma sonrasında ise ilk raporda 340 TL, ikinci raporda 365 TL, hükme esas alınan son raporda 600 TL belirlendiğinden, raporlar arasındaki çelişki nedeniyle bilirkişi raporu inandırıcı görülmediği gibi, emsal alınan taşınmazlardan Özmersin Mahallesi 123 ada 24 parsel sayılı taşınmazın dava tarihinden sonraki satış olması, Yaylacık Mahallesi 167 ada 13 parsel sayılı taşınmazın ise satış tarihinin çok eski olması nedeniyle bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını ve bozma öncesinde tespit edilmeyen ve davacı tarafça talep edilmeyen, fen bilirkişisi krokisine göre çoğu dava konusu taşınmazın dışında kalan 2 katlı yapının bedeline hükmedilmesi suretiyle fazla bedel tespiti doğru görülmeyerek kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği, taşınmazların gerçek bedelinin belirlenmediğini, tazminat bedelinin düşük olduğunu, dava konusu taşınmaza yakın konumda bulunan 293 ada 25 parsel sayılı taşınmaza aynı değerlendirme tarihi itibarıyla 760 TL/m² değer biçildiğini, dosyaya sunulan emsallerin değerlendirmeye alınmadığını, yine yakın parsellere 1.500-2.500 TL/m² değer biçildiğini ve kuvvetli delil niteliğinde olduklarını, bozma öncesinde tespit edilmeyen ve davacı tarafça talep edilmeyen ve çoğu dava dışında kalan 2 katlı yapının bedeline hükmedilmesi de bozma nedeni yapılmış ise de, davamızı kıyı kenar çizgisi nedeniyle iptal edilen tapulardan kaynaklı tazminat şeklinde açmış olup, üstün alta tabi olduğu göz önünde bulundurulduğunda bina bedelinin talep edilmediğinin düşünülemeyeceğini, davanın mahiyeti gereği, binanın, işçiliğinin v.s sökülüp alınamayacağı ortada olduğuna göre, binanın tam maliyet bedelinin, aksi takdirde de 4721 sayılı Kanun’un 723 üncü maddesine göre asgari levazım bedelinin ödenmesi gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli 2022/83 Esas numaralı iptal kararı da gözetildiğinde fazie hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazların kıyıda olduğunun mahkeme kararları ile kesinleştiğini, özel mülkiyete konu olamayacağından tazminata hükmedilmeyeceğini, emsal taşınmaz ile dava konusu taşınmazların karşılaştırmasının uygun olmadığını, taşınmaz üzerindeki binanın yapım tarihinin araştırılmadığını, tazminat bedelinin yüksek belirlendiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2.4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Mahkemece bozma ilamına uyulmuşsa da, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; dava konusu taşınmazlara yakın konumdaki 293 ada 24 parsel sayılı taşınmaza 10.06.2014, 293 ada 40 parsel sayılı taşınmaza ise 17.11.2014 değerlendirme tarihi itibarıyla 1.025,00 TL/m²; 293 ada 38 parsel sayılı taşınmaza 12.09.2008 değerlendirme tarihi itibarıyla 535 TL/m² birim bedeli üzerinden değer biçilmiş olup, bu bedeller sırasıyla Dairemizin 2021/14857 Esas, 2022/9285 Karar, 2022/6892 Esas, 2022/14962 Karar ve 2021/12399 Esas, 2022/10371 Karar sayılı ilamları ile onanmıştır. Bu nedenle belirtilen dosyalar incelenerek, ayrılma nedenleri hususunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesinin gerekmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin temyiz istemlerinin kabulü ile temyiz olunan Akçaabat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde iadesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

01.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.