Logo

5. Hukuk Dairesi2024/1343 E. 2024/6721 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydındaki orman şerhi nedeniyle, taşınmazın orman olarak tescili ve tazminat istemi.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı TMK 1007. maddesi gereğince Hazine'nin tapu kaydı hatalarından sorumlu olduğu, ancak mahkemenin taşınmaz bedelini belirlerken usuli kazanılmış hakkı ihlal ederek bozma öncesi kararda belirlenen metrekare bedelinden daha yüksek bir bedel üzerinden hüküm kurmasının hatalı olduğu gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/183 Esas, 2022/93 Karar

DAVA TARİHİ: 27.03.2013

KARAR : Ret/Kabul

Taraflar arasında görülen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne, davaya konu taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tapuda müvekkili adına kayıtlı İstanbul ili, ..., ...Mahallesi 1424 ve 1425 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının "beyanlar" hanesinde bulunan “Kısmen orman sınırları içinde kalmıştır.” şeklindeki şerhin müvekkilinin tasarruf yetkisini kısıtladığını, 1424 ve 1425 parsel sayılı taşınmazların "orman" olarak ayrılan bölümlerinin bu parselden ifraz edilerek davalı adına tesciline ve ifraz edilecek bölümün değeri olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; usule ilişkin olarak davanın zamanaşımı nedeni ile reddi gerektiğini, ayrıca kamulaştırmasız el atmanın söz konusu olmadığını, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu (2942 sayılı Kanun) hükümlerince kamulaştırma işlemi yapılmadığını, dava konusu yerin Devlet Ormanı niteliğinde olduğundan orman kadastro komisyonu tarafından orman kadastrosu orman sınırlaması yapıldığını, bu işlemde kamulaştırma hükümleri ve kamulaştırmasız el atmadan söz edilmesinin mümkün olmadığını, Devlet ormanlarında 2942 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanamayacağını, ... yönünden davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, Orman Genel Müdürlüğüne husumetin yöneltilemeyeceğini, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığını, dava konusu yere ait kısmen orman sınırları içerisinde kalması nedeni ile açılmış ve sonuçlanmış herhangi bir davanın söz konusu olmadığını, davacının varlığından söz ettiği tapu kaydının henüz iptal edilmeden bu aşamada huzurdaki davanın açılmasının mümkün olmadığını, taşınmaz üzerine koyulan şerhin bilgi edinilmesi anlamını taşıdığını, işlem tesisine engel nitelikte bir unsur olmadığını, ayrıca usul ve esas yönlerinden de davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine ilişkin karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenle reddi gerektiğini, zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacı vekilinin dilekçesinde dava konusu taşınmaza ilişkin olarak kamulaştırmasız el atmadan bahsedildiğini; ancak açılan davada zaman aşımının çoktan dolduğunu, ayrıca kamulaştırmasız el atmanın söz konusu olmadığını, dava konusu taşınmazın bir kısmının orman sınırları içinde kaldığına ilişkin tapu kaydına şerh koyulduğunu, buna göre Orman Genel Müdürlüğünün sorumlu olduğunu belirterek haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 15.07.2017 tarihli ve 2013/163 Esas, 2014/370 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; somut olayda 1424 ve 1425 sayılı parsellerin tapu kaydının beyanlar hanesinde yer alan orman şerhinin tapu maliki davacının tasarruf yetkisini kısıtlar nitelikte olduğu, bu nedenle davacının maliki olduğu 1424 ve 1425 parsel sayılı taşınmazların kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan bölümünün anılan parsellerden ifrazını istemede hukuki yararı bulunduğu ve davaya bakmak görevi de adli yargıya ait olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar

Mahkemenin 18.04.2017 tarihli ve 2016/706 Esas, 2017/125 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüyle 179.032,29 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen, tahsiliyle davacıya verilmesine, 1424 parsel sayılı taşınmazın 21.04.2014 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde bulunan krokide (a) harfi ile gösterilen kısmının ( 921,16 m² ) ve İstanbul ili, ..., ...Mahallesi 1425 parsel sayılı taşınmazın 21.04.2014 havale tarihli bilirkişi raporunun ekinde bulunan krokide (d) harfi ile gösterilen kısmının (7.100 m²) davacı adına olan tapusunun iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiştir

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı, taşınmazın 8.021,16 m²lik kısmının orman sınırları içinde kaldığı belirlenmiş ise de Mahkemece kesinleşen tahdide ilişkin tutanaklar ve orman tahdit haritaları getirtilmediğinden raporun denetlenemediği, tazminat istemi yönünden ise her ne kadar henüz tapunun iptali söz konusu olmadığından dava tarihi itibarıyla taşınmaz değerinin belirlenmesi doğru ise de, tazminat davalarında 2942 sayılı Kanun'daki esaslar çerçevesinde taşınmazın değeri belirleneceğinden, taşınmazın niteliğinin arsa mı, arazi mi olduğunun tespit edilebilmesi için imar durumunun ilgili belediye başkanlığından sorularak araştırılması ve sonucuna göre "emsal metodu" ya da "gelir metoduna" göre bedelin hesaplanması gerekirken, Mahkemece taşınmazın imar durumu yeterince araştırılmaksızın serbest piyasa rayicine göre taşınmazın değerini hesaplayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulması doğru görülmediğinden ve kabule göre de 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan tazminat davalarında sorumluluğun Hazineye ait olmasına rağmen Mahkemece hükmedilen tazminatın Hazine ile birlikte Orman Yönetiminden tahsiline ve kabul ve ret oranında davalı ... Yönetimi aleyhine yargılama giderine ve vekâlet ücretine hükmedilmesi de yerinde görülmediğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı Hazine aleyhine açılan davanın kabulüne, 295.607,00 TL tazminat bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... Hazinesinden tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığını, taşınmaza hukuki ya da fiili bir şekilde el atılmadığını, davanın süresi içinde açılmadığını, bedelin yüksek belirlendiğini, Hazine lehine tescil hükmü kurulmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki İstanbul ili, ..., ...Mahallesi 1424 ve 1425 parsel sayılı taşınmaza net gelir yöntemine göre değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin davalı Hazineden tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Bedeline hükmedilen taşınmazların yargılama sırasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun Ek 1 inci maddesi uyarınca yapılan uygulama sonucu oluşan yüzölçümü üzerinden tesciline karar verilmesi gerekirken, tescil hususunda karar verilmemesi doğru değildir.

5. Mahkemece bozma öncesi karar ile taşınmazların bedelinin 22,32 TL/m² olarak belirlendiği ve bu kararın davacı tarafça temyiz edilmediği gözetilmeksizin davalı idare lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilmek suretiyle bozma sonrasında taşınmazlar için ayrı ayrı belirlenen 35,92 TL/m² ve 32,65 TL/m² bedeller üzerinden fazlaya hükmedilmesi bozmayı gerektirir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.