"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/563 Esas, 2023/593 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/141 Esas, 2021/216 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsiline ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonucunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı idareler vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idareler vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde özetle; dava konusu Sakarya ili, Erenler ilçesi, Erenler Mahallesi 2212 ile 2213 parsel sayılı taşınmazlara kamulaştırma yapılmaksızın yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığını belirterek kamulaştırmasız el atılan taşınmazlar bedelinin sorumlulukları kapsamında her bir davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı ... vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
2. Birleştirilen davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili idare yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini, dava konusu taşınmazlar üzerindeki yolun genişliğinin 20 metrenin altında kalması halinde ilçe belediyesinin sorumluluğuna girdiğini, hukuki el atmadan söz edilebilmesi için gerekli olan 5 yıllık sürenin henüz dolmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, el atma tarihinin 04.11.1983 tarihi öncesi olduğu tespit edildiği takdirde harç ve vekâlet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ve el atma tazminatının tespiti ile davalı idarelerden tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Asıl davada davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; fen krokisinde Y1 olarak gösterilen kısmın 25 metrelik Zübeyde Hanım Caddesinde kaldığını ve bu kısmın Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığının sorumluluğunda olduğunu, dava konusu taşınmazlarda müvekkili idarenin herhangi bir işlem gerçekleştirmediğini, taşınmazlarda işlemlerin Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığınca gerçekleştirildiğinden, yetki ve sorumlu olan söz konusu belediye yönünden tazminata hükmedilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazlardan farklı bir ilçede yer alan taşınmazın emsal olarak alındığını ileri sürmüştür.
2. Birleştirilen davada davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazlar için belirlenen bedelin yüksek olduğunu, aşama kaydetmiş dava ile birleştirme kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, el atma tarihinin hava fotoğrafları istenmek suretiyle kesin olarak tespit edilmesi gerektiğini, el atma tarihi 04.11.1983 tarihi öncesi olduğunda harç ve vekâlet ücretinin maktu olarak belirlenmesi gerekeceğini, takyidatların bedele yansıtılmasına karar verilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda dava konusu taşınmazlara 2008 yılında el atıldığı tespit edilmekle, İlk Derece Mahkemesince 1983 yılından sonra el atıldığı dikkate alınarak yapılan değerlendirmede herhangi bir isabetsizlik görülmediği, Dairenin 2020/1780 Esas sayılı dosyası içerisinde bulunan UKOME kararı ve ayrıca Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığının 28.11.2018 tarihli yazısında dava konusu taşınmazların 1/1000 ölçekli uygulama imar planına göre 25 metre genişliğinde imar yolunda kaldığına dair yazısı doğrultusunda fen bilirkişisi tarafından hazırlanan rapor ve krokilerde her iki davalının ayrı ayrı sorumlu oldukları yol olarak el atılan kısımlara ilişkin ayrıntılı yüzölçümlerinin hesaplandığı, yol genişlikleri 20 metre ve üzerinde olan imar yollarının büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda yer aldığı ve alınan bilirkişi raporlarına göre bu genişlik esas alınarak ilçe belediyesi ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanlığının sorumlu olduğu kısımların ve bu kısımlara isabet eden tazminatların ayrı ayrı hesaplanmasında isabetsizlik görülmediği, dava konusu taşınmazların 1/1000 ölçekli imar planında kaldığı, dolayısıyla arsa vasfında kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, Sakarya Araştırma Hastanesinin 500 metre doğusunda, şehir merkezine 2,5 kilometre mesafede, civarında konut tarzı binalarla çevrili vaziyette olduğunun bilirkişilerce tespit edildiği, somut emsal olarak alınan ..., Semerciler Mahallesi 215 ada 33 parsel sayılı taşınmazın yararlanılan satışının gerçek kişiler arasında yapılan bir satış olduğu, emsalin araştırılan imar durumuna göre arsa niteliğinde olduğu, emsal taşınmazda 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 15 ve 16 ncı maddeleri gereğince yola terk işlemi yapılması nedeniyle denkleştirme yapılmasının yerinde olduğu, bu suretle 2017 yılı itibarıyla metrekare birim fiyatının 840,88 TL/m² olarak belirlendiği, Dairenin 2021/1757 Esas sayılı dosyasında yakın konumda bulunan Erenler ilçesi, Erenler Mahallesi 505 parsel sayılı taşınmazda metrekare birim fiyatının 900,00 TL/m² olarak belirlenmiş olması karşısında, taşınmazların özellikleri de dikkate alındığında tespit edilen birim fiyatının yerinde görüldüğü, dava konusu taşınmazların tapu kaydında herhangi bir takyidat bulunmadığı, bu yönüyle de yapılan istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatine varıldığı, tüm bu nedenlerle; dava konusu taşınmazların 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yol ve park alanında kaldığı, dava konusu taşınmazlar ile emsal taşınmazın vergi rayiçlerinin karşılaştırılmasında uyumlu olduğu, neticeten bilirkişi heyetince taşınmazın arsa vasfında olduğunun kabulü ile emsal incelemesi yapmak suretiyle 2942 sayılı Kanun'un 11 ve 12 nci maddeleri çerçevesinde taşınmazların değerini belirlemeleri ve buna göre bilirkişilerin dava konusu taşınmazlarla emsal taşınmazın konum, nitelik ve vergi beyanları itibarıyla karşılaştırma yaparak benzer özellikleriyle üstün ve eksik yanlarını da belirtmek suretiyle 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi çerçevesinde her iki taşınmazı kıyaslamak suretiyle dava konusu taşınmazların değerinin belirlenmesinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı idareler vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idareler vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Asıl davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş; ayrıca yakın konumdaki emsaller yerine daha uzakta yer alan bir taşınmazın emsal alındığını, dava konusu taşınmazlar ile emsal taşınmazın emlak vergisine esas metrekare rayiç değerlerinin celp edilerek mukayese edilmediğini, vergi değerlerine ters orantı olacak şekilde bedel belirlenip belirlenmediğinin denetlenmediğini, emsal taşınmazın imar düzenlemesi yapılan, düzenleme ortaklık payı kesintisi tamamlanmış konut alanında bir parsel olmasına rağmen, kadastral parsel niteliğindeki dava konusu taşınmazların emsalden 5,24 kat değerli kabul edilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
2. Birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı tapu maliki ile davalı idareler arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazların değerinin biçilmesi ve bedelinin tahsili hususundadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki Sakarya ili, Erenler ilçesi, Erenler Mahallesi 2212 ile 2213 parsel sayılı taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun’a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; “Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir.” şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinden sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 ncı ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki fiili el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra fiilen el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçları ile her türlü vekâlet ücretinin nispi olarak uygulanması gerektiğinden 2942 sayılı Kanun'un Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
4. Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının nispi harca ilişkin bölümüne dokunulmaksızın istinaf isteminin şeklî olarak esastan reddine karar verildikten sonra istinaf harcının maktuya çevrilerek nispi harcın bakiyesinin iadesine karar verilmesi suretiyle 1983 sonrası fiili el atma nedeniyle açılan tazminat davalarında Ek Madde 4 gereğince maktu harç alınacağı yönünde irade ortaya konulmuş ancak kamu düzenine ilişkin ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken ve İlk Derece Mahkemesinde nispi alınan harcın 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 2 numaralı alt bendi uyarınca yeniden esas hakkında hüküm kurulması suretiyle düzeltilmesi yoluna gidilmemesi doğru değilse de Dairemizce Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesi kararı bozulacağından esastan ret hükmü tüm ferileri ile ortadan kaldıracak olup bu husus ayrıca bozma sebebi yapılmamıştır.
5. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı idareler vekillerinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazlar ile emsal kabul edilen taşınmazın değerlendirme tarihi itibarıyla Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından resen belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değeri ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden getirtilip mukayese edilmemesi doğru olmadığı gibi dava konusu taşınmazın kadastro parseli, emsal alınan taşınmazın ise imar parseli olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede uygulanan düzenleme ortaklık payı oranı Belediye İmar Müdürlüğünden araştırılarak, tespit edilecek oranın dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen metrekare birim fiyatından düşülmesi gerektiği hâlde, bu birimlerden alınacak cevaplara göre bilirkişi kurulu raporu denetlenmeden eksik inceleme ile karar verildiğinden rapor inandırıcı görülmemiştir.
7. Bu durumda; taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkân tanınması, lüzumu hâlinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın, değerlendirme tarihi itibarıyla, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibarıyla imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ve dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede uygulanan düzenleme ortaklık payı oranının ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların resen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından, yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
8. Hükme esas alınan 02.04.2019 tarihli fen bilirkişi raporunda (Y1) ile gösterilen kısım 69,75 m², (Y5) ile gösterilen kısım 91,37 m² ve (Y6) ile gösterilen kısım 30,78 m² olup, bu alanlar üzerinden bedel hesaplaması yapıldığı halde, tescil ve terkine ilişkin kurulan hükümde (Y1) ile gösterilen kısmın 69,71 m², (Y5) ile gösterilen kısmın 51,22 m² ve (Y6) ile gösterilen kısmın 91,37 m² olarak gösterilmesi suretiyle infazda tereddüde yol açılması hatalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı idareler vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Davalı idarelerden peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.