Logo

5. Hukuk Dairesi2024/4843 E. 2024/9636 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydındaki yüzölçümünün kadastro düzeltmesi sonucu azalması nedeniyle davacının Hazine'den 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro düzeltmesi sonucu tapu kaydındaki yüzölçümünün azalmasının tapu sicilinin tutulmasındaki hatadan kaynaklandığı ve Hazine'nin 4721 sayılı Kanun'un 1007. maddesi uyarınca kusursuz sorumluluğunun bulunduğu gözetilerek, taşınmazın gerçek değerinin net gelir metoduyla hesaplanıp davacıya ödenmesine hükmedilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/156 Esas, 2024/395 Karar

DAVA TARİHİ : 08.12.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/368 Esas, 2022/588 Karar

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu Kocaeli ili, ..., Mahallesi 6153 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, dava konusu taşınmazı 14.11.2007 tarihinde satın aldığını, satın alırken taşınmazın alanının tapu kaydında 17.740,00 m² olarak belirtildiğini, kadastro müdürlüğü nezdinde yapılan çalışma sonucunda taşınmazın alanının 3.040 m² olduğunun anlaşıldığını, tapu miktarının 14.700 m² azaldığını, bu nedenle müvekkilinin tapu kütüğünün hatalı tutulması nedeniyle uğradığı zararının 4721 sayılı Kanun 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazine tarafından tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; kadastro çalışmaları ve faaliyetleri sırasındaki işlemlerin tapu sicilinin tutulması kavramı içinde yorumlanamayacağını, bu nedenle müvekkili Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın paftasındaki sınırlarında ve zemindeki kullanım sınırlarında herhangi bir değişiklik olmadığını, taşınmaza malik olan kişinin yüzölçümünü hesaplayabilecek şartlara sahip olduğunu, somut olayın özelliklerine göre malikin kendisinden beklenen özeni sarf etmediğini, bu nedenle iyiniyet iddiasında bulunamayacağını ve tazminat talep etme hakkının bulunmadığını ileri sürmüştür.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulü ile taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca davalı Hazineden tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin fazlasıyla düşük olduğunu, taşınmazın gerçek karşılığını yansıtmadığını, objektif değer artışı oranının en az %200-300 olarak uygulanması gerektiğini, aynı bölgede yer alan taşınmazların serbest piyasada 300 TL/m² civarında satıldığını ileri sürmüştür.

2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadastro çalışmaları ve faaliyetleri sırasındaki işlemlerin tapu sicilinin tutulması kavramı içinde yorumlanamayacağını, bu nedenle müvekkili Hazine yönünden husumet yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesi gerektiğini, dava konusu taşınmazın paftasındaki sınırlarında ve zemindeki kullanım sınırlarında herhangi bir değişiklik olmadığını, taşınmaza malik olan kişinin yüzölçümünü hesaplayabilecek şartlara sahip olduğunu, tazminat talep edilebilmesi için ortada zarar olması gerektiğini, davacının hiçbir zararı olmadığı gibi davasında iyiniyetli de olmadığını, kapitalizasyon faiz oranının %4 olarak alınıp buna göre değerlendirme yapılmasının doğru olmadığını, tazminat bedelinin taşınmazın gerçek değerinin üstünde olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 14.11.2007 tarihinde 17.740,00 m² yüzölçümü ile davacı ... tarafından satın alındığı, sonrasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 41 inci maddesi uyarınca düzeltme işlemine tabi tutulduğu ve yüzölçümünün 3.040,00 m²ye düştüğünün anlaşıldığı, dosyadaki bilgilere göre anılan eksilmenin 6513 parselin paftasına sehven 6153 numaralı parsel yazılarak yüzölçümü 17.740,00 m² olarak hesaplanması ve yüzölçümü karnesine yazılmasından kaynaklandığı, taşınmazın zemindeki kullanım durumu ile haritasındaki sınırlarında eylemli bir değişiklik olmadığı, 27.07.2022 tarihli fen bilirkişi raporu ile de taşınmazın yüzölçümleri arasındaki farkın 17.740,00-3.040,00=14.700,00 m² olduğunun tespit edildiği, şu durumda 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi gereğince düzeltme işlemi ile yeni ölçüm sonucu taşınmazın yüzölçümünün azalması nedeniyle Devletin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında sorumluluğunun doğduğu, değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak alınması ve taşınmazın tarım arazisi olduğu kabul edilerek net gelir metoduna göre değer belirlenmesinin doğru olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın bulunduğu bölgedeki coğrafi durum ve toprak yapısı itibarıyla kapitalizasyon faiz oranının %4 oranında alınması, taşınmazın konumu ile taşınmazı o bölgedeki diğer taşınmazlardan ayıran özellikler de gözetilmek suretiyle objektif değer artış oranının %70 uygulanması sonucu 2021 yılı için 77,18 TL/m² olarak hesaplanan metrekare birim fiyatı bölgenin piyasa rayiçlerine uygun bulunduğundan taraf vekillerinin istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4-383 Esas, 2009/517 Karar sayılı ilâmında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Kocaeli ili, ..., Çavuşlu Mahallesi 6153 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından 17.740 m² yüzölçümü ile 14.11.2017 tarihinde satın alındığı, 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi uyarınca yapılan düzeltme işlemi sonucunda taşınmazın 3.040 m² yüzölçümüyle tespit edildiği, düzeltme işleminin kaldırılması amacıyla Kocaeli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/289 Esas, 2019/914 Karar sayılı dosyasında açılan davada taşınmazın yüzölçümünün 3.089,05 m² olarak tespit edildiği, bu kararın 18.10.2021 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 08.12.2021 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır.

3. Dava konusu taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesi ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.