Logo

5. Hukuk Dairesi2024/4844 E. 2024/9210 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davada, aynı dava sebebi ve konusu ile ikinci davanın açılması ve birleştirilmesi sonucu verilen kararın hukuka uygunluğu.

Gerekçe ve Sonuç: Aynı dava sebebi ve konusu ile derdest bir dava varken ikinci davanın açılması ve birleştirilerek hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2169 Esas, 2024/339 Karar

DAVA TARİHİ : 09.03.2021

KARAR : Esastan ret/yeniden esas hakkında verilen karar

İLK DERECE MAHKEMESİ : Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/83 Esas, 2022/327 Karar

Taraflar arasındaki tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davalarda yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, birleştirilen asıl ve birleştirilen davanın ise reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun davalı Hazine yönünden esastan reddine, davacı vekili yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; davacının Düzce ili, ..., Mısırlık köyü 120 ada 7 parsel sayılı, 12.365,27 m² yüzölçümlü taşınmazın maliki olduğunu, mezkur taşınmazın 27.01.1997 tarihinde yapılan kadastro çalışması neticesinde davacı adına tapuya tescil edildiğini, taşınmazın edinildiği tarihte tapuda orman ile ilgili hiçbir sınırlayıcı kayıt bulunmadığını, Orman Genel Müdürlüğü tarafından açılan tapu iptali ve tescil talepli dava sonucunda, Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.11.2012 tarihli ve 2012/414 Esas, 2012/735 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın 7073,89 m²lik kısmının orman vasfında olduğu gerekçesi ile müvekkili adına olan tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline karar verdiğini, kararın 08.09.2013 tarihinde kesinleştiğini, anılan karar üzerine yapılan ifraz işlemi sonucunda taşınmazın iki parçaya bölündüğünü, 120 ada 42 parselin müvekkili adına, 120 ada 41 parselin ise Hazine adına tescil edildiğini, kesinleşen bu karar ile tapu kaydının 7073,89 m²lik kısmının hükümsüz kaldığını ve müvekkilinin mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, tapu kaydının iptal edilmesi karşısında müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, taşınmazın tapusu kısmen iptal edilmiş ise de taşınmazın tarımsal bütünlüğün bozulduğunu, taşınmazın kalan kısımlarında da küçülme nedeniyle değer kaybı meydana geldiğini, kalan parsellerde ortaya çıkan değer kaybının da tazminini talep ettiklerini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kısmi davanın kabulüne, ... Mısırlık köyü 120 ada 7 parsel sayılı taşınmazın (güncel hali 120 ada 41 parsel) varsa mütemmim cüzü, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları ile birlikte belirlenecek değerini şimdilik 5.000,00 TL'sinin tapunun iptaline dair kararın kesinleştiği tarih olan 09.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde; aynı taşınmaz için aynı sebep ve gerekçelerle Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/83 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, ilk dava ile birleştirilmek üzere ek dava açıldığını, o davada harca esas değerin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile kısmi dava olarak 5.000,00 TL gösterildiğini, mahkemece yapılan yargılama sırasında dava konusu taşınmazda keşif yapıldığını, bilirkişi heyeti tarafından 06.06.2022 tarihli bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğunu, bilirkişiler tarafından net gelir esasına göre hesaplama yapıldığını ve taşınmazın değerinin tapu iptal kararının kesinleşme tarihi olan 09.09.2013 tarihi itibarıyla 116.744,93 TL, dava tarihi olan 09.03.2021 tarihi itibarıyla 562.498,28 TL olduğunun tespit edildiğini, 18.06.2022 tarihli ıslah dilekçeleri ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile dava değerini 116.744,93 TL olarak ıslah edildiğini, işbu ek davanın 09.03.2021 tarihinde açıldığını ve halen derdest olan Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/83 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 445.753,35 TL’nin tapunun iptaline dair kararın kesinleştiği tarih olan 09.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; işbu davanın kısmi dava olarak açılamayacağını, kadastro çalışmalarından doğan zararın tapu sicilinin tutulmasından doğan zarar gibi yorumlanamayacağını, dava konusu alacağın varlığını kabul etmemek kayıt ve şartı ile zamanaşımı itirazında bulunduklarını, dava konusu olayda Hazineye yükletilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, bu nedenlerle öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, aksi hâlde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davanın kabulü ile 116.744,93 TL tazminatın 09.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleştirilen davanın reddine dair karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; birleştirilen dava yönünden; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin güncel içtihatlarının, taşınmazın değeri belirlenirken dava tarihinin baz alınması gerektiği yönünde olduğunu, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin de aynı doğrultuda karar vermiş olduğunu, yerel mahkemece hükme dayanak gösterilen kararın yanlış yorumlandığını, davanın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca açılmış maddi tazminat davası olduğunu, birleştirilen davanın reddi ile birlikte davalı lehine hükmedilen 65.405,47 TL vekâlet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13/4 hükmüne açıkça aykırı olduğunu, birleştirilen davanın tümden reddine karar verilmesi karşısında davalı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, asıl dava yönünden ise yerel mahkeme tarafından asıl davanın kabulüne karar verilmiş ise de karara dayanak alınan bilirkişi raporunda taşınmaza biçilen değerin oldukça düşük hesaplanmış olup rapora itirazlarının kabul edilmediğini, bilirkişi raporu incelendiğinde, davaya konu taşınmaza %20 oranında objektif değer artışı uygulandığını oysa bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi taşınmazın bulunduğu köyün civar köylerin toplanma merkezi niteliğinde olduğunu, köyde yapılan rafting sporu ve bununla birlikte kurulan birçok işletme bulunduğunu, bu haliyle dahi köy, özellikle rafting sezonunda çok yoğun talep gördüğünü, köyde rafting işletmelerinin yanı sıra benzinlik, market, kasap, cami, okul, konaklama, pazar yeri gibi bir bölgenin değerini katlayacak birçok yapı bulunduğunu, taşınmazın yerleşim yerlerine mesafesinin oldukça yakın olması, iş gücü maliyetini de azaltmakta olduğunu, taşınmaz konumu itibari ile Cumayeri ilçesine, Düzce il merkezine, Adapazarı-Bolu (D-100) bağlantı yoluna, Ankara-İstanbul TEM Otoyolu bağlantılarına yakın mesafede olduğunu, bölge hem doğayla iç içe bir yaşam imkanı sunduğunu hem de yaşam merkezlerine ve türlü imkanlara yakınlığıyla cazibe merkezi haline gelmekte olup, %20 olarak tespit edilen objektif değer artışına itiraz ettiklerini, tespit edilen %4 oranında kapitalizasyon faizi oranı da yüksek olup bu orana da itiraz ettiklerini, bilirkişiler tarafından taşınmazın özellikleri ve üzerindeki fındık bitkisinin tam verim çağına ulaşmış olması gibi hususlar nazara alınarak, tarımsal verimin ilçe ortalamasının %45-50 oranında daha fazla olacağı yönünde hesaplama doğru olmakla birlikte daha fazla verim oranına sahip olduğunu, hesaplanan brüt gelirin 1/3'üne denk gelir şekilde 825,00 TL/da üretim masrafı kalemi yansıtıldığını, taşınmazın eğiminin çok fazla olmayışı, ulaşım kolaylığı, iş gücü maliyetinin düşük olması vs hususlar nazara alındığında tespit edilen masraf kaleminin fazla olduğunu, taşınmazda artan kısım olmadığı gerekçesi ile değer kaybı hesaplaması yapılmadığını, ancak hükme esas alınan bilirkişi raporu bu yönüyle eksik olup yerleşik içtihatlar uyarınca değer kaybının da hesaplanarak tazmin edilmesi gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak, birleştirilen davanın kabulünü, asıl dava bakımından istinaf edilen yönlerden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi suretiyle davanın kabulünü talep etmiştir.

2. Davalı Hazine istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin davalı olarak gözüken Hazinenin sorumluluğunu araştırmadığını, tapunun nasıl elden çıktığının aydınlatılmadığını, davacı dava dilekçesinde kendisinin mülkünde olan taşınmazın orman vasfı taşıması nedeniyle Hazineye geçtiğinden bahsettiğini, davacının sözde tapu iddiasının yersiz olduğunu, dava konusu taşınmazın evveliyatı orman olduğundan zaten satışının mümkün olmadığını, Yargıtay, mülkiyet hakkını kısıtlayıcı orman şerhi sebebiyle Hazine aleyhine 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi kapsamında tazminat davası açılmasını ön koşula bağlı tuttuğunu, buna göre taşınmaz malikinin tazminat davası açmazdan evvel, öncelikle şerhin kaldırılması için tapu müdürlüğü ya da orman idaresine başvurmasını veyahut da genel mahkemede şerhin kaldırılması için dava açması gerektiğini vurgulamakta olduğunu belirterek, yerel mahkemesinin ilgili hükmünün asıl dava yönünden kaldırılarak, tekrar hüküm kurulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, zarara uğrayan kişinin gerçek zararı tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak 'değerlendirme tarihine göre' belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmesi gerektiği, dava konusu taşınmazın orman olarak tapusunun iptal edildiği kısım açısından değeri belirlenirken tapu iptal ve tescil davasının kesinleşme tarihi değil, değerlendirme tarihi olan işbu davanın açıldığı tarih olan 09.03.2021 tarihi itibarıyla belirlenen tazminat bedeli esas alınması gerekirken alınmaması hatalı olup davacı vekilinin birleşen davada bu hususa ilişkin istinaf istemi yerinde görülmüş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın bulunduğu bölgedeki coğrafi durum ve toprak yapısı itibarıyla kapitalizasyon faiz oranının %4 oranında alınması, taşınmazın konumu ile taşınmazı o bölgedeki diğer taşınmazlardan ayıran özelliklerde gözetilmek suretiyle objektif değer artış oranının %20 uygulanması sonucu m² birim fiyatının talep gereği tapu iptal ve tescil davasının kesinleştiği 2021 yılı için hesaplanmış olmasında isabetsizlik görülmemiş, taşınmazın 2021 yılı için 79,50 TL olarak hesaplanan metrekare birim fiyatı da bölgenin piyasa rayiçlerine uygun bulunmuş olduğundan idarenin istinaf sebeplerinin esastan reddine davacı vekilinin istinaf sebeplerinin kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi İlk Derece Mahkemesinin verdiği ek davanın reddi kararını kaldırmasının hukuka, hakkaniyete ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, davacının açtığı ek davanın kabulüne karar verilmesi ve tazminatın belirlenmesinde dava tarihinin esas alınmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, zararın dava konusu taşınmazın tapusunun elden çıktığı, davanın kesinleşme tarihinde ortaya çıktığını ve davacıya dava açma hakkı doğduğunu, davacının bu tarihten itibaren oluşacak zararının tazmininde hak kaybına uğramaması için kesinleşme tarihindeki taşınmaz değeri üzerinden yasal faiz uygulanması gerekirken tazminat bedelinin dava tarihindeki taşınmaz değeri üzerinden belirlenmesinin Hazineye hukuki dayanağı olmayan bir külfet oluşturduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu Düzce ili, ..., Mısırlık köyü 120 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 30.04.2012 tarihli bilirkişi rapor ve krokisinde "a" harfi ile gösterilen 7073,89 m²lik kısmının tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verildiği, kararın 09.09.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davaların 09.03.2021-14.07.2022 tarihlerinde 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre, kapama fındık bahçesi niteliğindeki dava konusu taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesi yöntem olarak Kanun hükümlerine uygundur.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

5. Davacı tarafından davalı Hazine aleyhine 2021/83 Esas numaralı dava dosyasında 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi talebi ile dava açıldığı, davanın halen derdest olduğu, huzurdaki birleştirilen davada da davacı tarafından davalı Hazine aleyhine dava sebebi (vakıaları) ve dava konusu aynı olan bir davanın ikinci kez açıldığı gözetildiğinde bu hususun resen veya talep üzerine nazara alınması ve ikinci davanın (derdestlik) dava şartı yokluğundan 6100 sayılı Kanun'un 114 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi ve 115 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ilk davada karşılanan talep hakkında birleştirilen dosyada da karar verilmesi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.