Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5522 E. 2024/10474 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro düzeltmesi sonucu taşınmazın yüzölçümünün azalması nedeniyle uğranılan zararın, Hazine'den tazmini istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro işlemleri sırasında yapılan hata sonucu tapu sicilinin hatalı tutulması ve 3402 sayılı Kanun’un 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme nedeniyle taşınmazın yüzölçümünün azalması sebebiyle 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi anlamında devletin sorumluluğunun oluştuğu gözetilerek, taşınmazın emsal değerine göre hesaplanan gerçek zararın Hazine'den tahsiline karar veren yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/559 Esas, 2022/377 Karar

DAVA TARİHİ : 18.01.2019

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bulanık 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/38 Esas, 2020/665 Karar

Taraflar arasındaki tapuda kayıtlı taşınmazın 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 41 inci maddesi gereğince yapılan çalışma sonucu yüzölçümünün düzeltilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 inci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının maliki olduğu Muş ili, Bulanık ilçesi, Yeni Mahallesi 104 ada 37 parsel sayılı taşınmazı 26.05.2016 tarihinde satın aldığını, satın alırken tapudaki yüzölçümünün 9.223 m² olduğunu, Kadastro Müdürlüğünün müvekkiline ait taşınmazın alanının 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesine göre düzeltme yoluna gittiğini, bu düzeltme sonucunda mülkiyet alanının 6.133,82 m² olacak şekilde düzeltildiğini, bu durumun müvekkilinin mülkiyet hakkını ihlal ettiğini belirterek müvekkilinin uğradığı zararın tazminini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca devletin sorumluluğundan söz edilebilmesi için tapu sicilinin tutulmasında tapu sicil müdürü ya da memurunun hukuka aykırı bir işleminin ve bununla zararlı sonuç arasında nedensellik bağının varlığının gerektiğini, dava konusu olayda tapu sicil müdürü ya da memurunun hukuka aykırı bir işlemi söz konusu olmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve tespit edilen bedelin yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı dava konusu taşınmazı satın aldıktan 65 gün sonra 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesine ilişkin düzeltme başvurusunda bulunduğunu, davacının dürüstlük ilkesine aykırı davrandığının anlaşıldığını, satın almadan önce taşınmazın yer tespiti yaptırabileceği hâlde, satın aldıktan sonra bu işleme başvurmasının iyiniyetle bağdaşmadığını, taşınmazın yüzölçümünde 1/3 oranındaki azalmanın gizli ayıp kabul edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, yüzölçüm eksikliği sebebinin yeterince araştırılmadığını, zarar dava tarihinden değil, Kadastro Müdürlüğüne başvuru yapıldığı 2016 tarihinden hesaplanması gerektiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın 16.03.1990 tarihinde tapulama işleminden 1/2'şer hisse ile Mecit Tankuş ve Bekir Tankuş isimli kişiler adına 9.223,00 m² yüzölçümü ile tescil edildiği, taşınmazın 1/2 hissesinin davacı tarafından 17.12.2013 tarihinde satın alındığı, satın alma tarihinde taşınmazın tapu sicilindeki yüzölçümünün 9.223,00 m² olarak kayıtlı olduğu, davacının satın aldığı tarihten sonra Kadastro Müdürlüğünün 01.07.2016 tarihinde 3402 sayılı Kanunu’nun 41 inci maddesine göre düzeltme işlemi yapıldığı, taşınmazın yüzölçümünün 6.133,82 m² olarak düzeltildiği, davacının bu işleme karşı Bulanık Sulh Hukuk Mahkemesine yaptığı itirazın ret edilerek kararın 01.10.2018 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesine göre yapılan çalışma sonucu davacının hissesine tekabül eden alanın eksildiği, mahkemece alınan bilirkişi raporlarına göre eksilme nedenin taşınmaza komşu olan Körsu deresinin sehven davacıya ait 37 parsel içerisinde gösterilmiş olmasından kaynaklı olduğu, komşu parsellere taşma olmadığı, arsa niteliğindeki taşınmaz için emsal uygulaması ile usulüne uygun belirlendiği, ayrıca zarar hesabının Yargıtay 5. Hukuk Dairesi kararı uyarınca dava tarihi olarak belirlenmesinde isabetsizlik olmadığı anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun'un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası.

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

5. 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Dava konusu taşınmazın 16.03.1990 tarihinde davacının murisi adına tespit gördüğü, davacının 17.12.2013 tarihinde intikal ve satın alma işlemi ile taşınmaza malik olduğu, Kadastro Müdürlüğü'nün 01.08.2016 tarihli düzeltme kararı ile taşınmazın gerçek yüzölçümünün 6133,82 m² olması gerektiğinin tespit edildiği ve taşınmazın yüzölçümünün düzeltilmesi için 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi uyarınca işlem yapıldığı, davacının yapılan bu işlem sonrasında, taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğradığı zararın tazminini istediği eldeki davanın 18.01.2019 tarihinde zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. Somut olayda kadastro işlemleri sırasında yapılan hata sonucu tapu sicilinin hatalı tutulması ve Kadastro Müdürlüğünce 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi gereğince yapılan düzeltme nedeniyle yüzölçümü azaldığından 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumluluğuna ilişkin koşulların oluştuğunun kabulü ile dava konusu taşınmazın emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın  gerçek  bedelinin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve Kanun'a uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,23.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.