Logo

5. Hukuk Dairesi2024/5995 E. 2025/4634 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının tapu kaydının, idari bir işlemle değil, yargı kararıyla hukuki değerini yitirmesi nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesinde düzenlenen tazmin sorumluluğunun koşullarının oluşmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/181 Esas, 2024/660 Karar

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini ve ecrimisil istemine ilişkin davada verilen hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda, davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verilmiştir.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08.04.2025 günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

Duruşma günü davacı vekili Avukat ... ve davalı Hazine vekili Avukat ... gelmişlerdir.

Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı ... arasında 13.07.1995 tarihinde gerçekleştirilen satış işlemi neticesinde müvekkilinin; Adana ili, ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde kain tapunun Cilt No:38 Sayfa No:72 ve Sıra No:1 sayfasında kayıtlı 10.000.000 m²lik taşınmazın maliki olduğunu, ancak satış işlemleri sonrasında yapılan araştırma neticesinde; müvekkiline ait taşınmazın tapuda dava dışı kişiler adına ikinci bir kaydının daha olduğunun tespit edildiğini,16.10.2001 tarihinde Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/331 Esas sayılı dosyası ile mükerrer tapu kaydının iptali ve taşınmazın müvekkil adına tescili talebiyle dava açıldığını ve iddia ve talepleri üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirmeler neticesinde davanın reddine karar verilerek hukuka ve hakkaniyete aykırı karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, müvekkilinin hak kaybına uğramasının temeldeki sebebinin ise tapu kayıtlarının hukuka aykırı tutulması nedeniyle ortaya çıkan çifte tapu kaydı olduğunu, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince uğradığı zararın şimdilik 5.000,00 TL maddi zararın ve 5.000,00 TL yoksun kaldığı kira gelirinin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Hazine vekili tarafından verilen cevap dilekçelerinde özetle; davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 24.02.2021 tarihli ve 2019/209 Esas, 2021/25 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 20.12.2022 tarihli ve 2021/1872 Esas, 2022/2457 Karar sayılı kararı ile dava konusu taşınmazın 1941 yılında satın alındığı, 1995 yılına kadar tapusu üzerinde çokça intikal devir işlemlerinin yapıldığı, tapu kaydının bu haliyle hukuki ve fiili güncelliğini ve geçerliliğini koruduğunu, davacı adına tapu kaydı olmasına ve bu tapu kaydı hukuki ve fiili geçerliliğini korumasına rağmen, hatalı kadastro tespiti nedeniyle aynı taşınmaz üzerine ikinci kez tapu kaydı düzenlendiğini, işbu davada zamanaşımı süresinin başlangıcı çifte tapulamaya dayalı olarak kadastro tespiti sonucu oluşan tapunun iptali ve tescili isteğine ilişkin Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/379 Esas, 2015/119 Karar sayılı kararının kesinleşme tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesinin zamanaşımı başlangıç tarihinin tespitinin hatalı olduğunu ve davacı adına oluşturulmuş tapu kaydı varken taşınmazın 3402 Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 13 üncü maddesinin (B) bendinin (c) alt bendi gereğince yapılan çalışmalarla dava dışı kişiler adına tescil edilmesiyle oluşan zarardan davalı sorumlu olduğu kabul edilerek, dosyada mevcut bilirkişi raporu ile taşınmazın değeri belirlenmiş olup rapor hüküm vermeye elverişli görüldüğünden 1.332.337,00 TL taşınmaz bedeline yönelik tazminatın taleple bağlı kalınarak 5.000,00 TL'sine dava tarihi olan 13.04.2017 tarihinden, kalan kısma 28.10.2020 ıslah tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünde, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştır.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmaz ilk olarak 31.07.1941 tarihinde hakkıkarar ile ... oğlu ... adına tescil edilmiş, 28.09.1989 tarihinde ...'den çocukları ... ve ... 'ye intikal etmiş, 27.10.1993 tarihinde ... kendi hissesini diğer hissedar ...'ye, 14.06.1994 tarihinde tam hisse sahibi ... taşınmazı ... 'a, 24.01.1995 tarihinde ... tarafından ... 'a satılmış ve taşınmaz son olarak 13.07.1995 tarihinde ... tarafından davacı ...'a satılmıştır. Davacı ... tarafından Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tapu iptal tescil davasında Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.07.2014 tarihli ve 2014/7866 Esas ve 2014/9489 Karar sayılı kararında davacının dayanağını oluşturan tapu kaydı 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 6 ncı maddesi gereğince 31.07.1941 tarihinde ... oğlu ... adına tescil edilerek oluştuğunu, bu tapu kaydı ilk kez 28.09.1989 tarihli kayda tedavül gördüğünü, davacının dayanağını oluşturan tapu kaydının oluşum tarihi ile tedavül tarihi arasında 48 yıllık bir süre geçtiğini, yargılama sırasında mahallinde yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların beyanlarına göre, çekişmeli taşınmaza en başından beri davalılar ve öncüllerinin zilyet olmadıkları anlaşılmakla, davalı taraf yararına 3402 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin (B) bendinin (c) alt bendi uyarınca davacının dayanağını oluşturan tapu kaydının hukuki değerini yitirerek edinme koşullarının oluşacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bozulmuş ve mahkemece verilen ret kararı 30.06.2016 tarihinde kesinleşmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince gerçek kişiler arasındaki hukuki uyuşmazlık yargısal faaliyet sonucu giderilmiş, davacı tarafın tapu kaydına 3402 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinin (B) bendinin (c) alt bendi uyarınca hukuki kıymetini yitirmesi nedeniyle değer verilmeyerek tespit maliklerinin zilyetlikleri korunmak suretiyle dava reddedilmiştir. Başka bir anlatımla bu tapu kaydının idarece sonradan oluşturulan başka bir tahdit ya da kadastro komisyonunun işlemi ile ortadan kaldırılmadığı, tapu kaydının; yasama, yürütme ve yargı erkinin birbirinden ayrı ve bağımsız olması ilkesinin doğal sonucu olarak yürütülen yargısal bir faaliyet neticesi iptal edildiği, davacı tarafın kendisine ayni hak sağlamayan tapu kaydına dayanarak bu tapu kaydına değer verilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkını kaybettiğinden bahisle açtığı tazminat davasında 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından davanın reddi yerine kabul kararı verildiğinden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkmesince bozma kararına oyçokluğu ile uyulmasının haklılıkları yönünden önemli olduğunu, kanuna aykırı karar verildiğini, tescil dosyasında “ölmüş” ibaresi kaldırılmış olmasına rağmen kanunun açık hükmüne aykırı karar verildiğini, mülkiyet hakkının zamanaşımına tabii olmadığını, mülkiyet hakkının kaybedilemeyeceğini, taşınmazın malikleri dışıdaki kişiler adına tespitinin yapılmasının hukuka , kazanılmış haklara aykırı olduğunu, örnek Anayasa Mahkemesi kararının dikkate alınması gerektiğini, tescil dosyasına ilişkin hukuka aykırı kararın davanın reddinin gerekçesi yapılamayacağını, tapuya ... ilkesinin ortadan kaldırılmış olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesi kararına ilişkin azınlık oyunun haklı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

2.Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, ... olarak 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat ve ecrimisil istemine ilişkindir.

2. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca maddi tazminat istemli davanın tamamen reddi nedeniyle davalı yararına maktu vekâlet ücretinin hüküm altına alınmış olması yerindedir.

3. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII.KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın ONANMASINA,

Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,08.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verilmiştir.