"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/249 Esas, 2023/981 Karar
KARAR : Düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/95 Esas, 2022/378 Karar
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, ........., ilçesi, ........, Mahallesi 3993 ada 2 parsel sayılı taşınmaza davalı idare tarafından yol yapılmak suretiyle kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığını, taşınmazın imar planında kamuya tahsisli olduğundan tasarrufunun hukuken de kısıtlı olduğunu ileri sürerek taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; el atmaya yönelik herhangi bir işlem tesis edilmediğini, dava konusu taşınmaz imar planında sosyal tesis alanında kalmakta olup belediyenin 4. Beş Yıllık İmar Programında bulunmakta olup 2006 yılında kamulaştırma işlemlerine başlandığınu, kamulaştırma bedelinin tespiti davası açıldığını, akabinde 31.12.2007 tarihli 101-2419 sayılı karar ile kamulaştırma işlemlerinden vazgeçilmesine karar verildiğini, bu sebeple açtıkları davada konusu kalmayan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiğini, davacılar tarafından İzmir 4. İdare Mahkemesinde açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini ve kararın böyle kesinleştiğini, dava konusu taşınmazın 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı onama sınırları içinde kaldığını, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından onaylanan İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına göre parselin "Kentsel Yerleşik Alan" gösteriminde, 1/25.000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planına göre "Kentsel Yerleşik (Meskun) Alanlar" gösteriminde kaldığını, 1/5000 ölçekli ... Planı kapsamında "İlk Öğrenim" gösteriminde bulunmakta olup sorumlu ve yetkili kurum olan İzmir Büyükşehir Belediyesinden tazminat talep edilmesi gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; seçilen emsalin uygun olmadığını, emsal karşılaştırmasının hatalı yapıldığı, kanun değişikliği nedeniyle fazladan ödedikleri harcın iadesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davacılar vekili ek beyan dilekçesinde özetle; davadan vazgeçtiklerini, vazgeçme nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, davacılar vekili yeniden alınan beyanında da davadan feragat etmediklerini davayı geri aldıklarını belirterek dilekçesine açıklık getirmiştir.
3. Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazda mülkiyet hakkının tamamen kısıtlanmasının söz konusu olmadığını, bilirkişi raporunun hatalı düzenlendiğini, itirazlarının nazara alınmadığını, harcın maktu olarak belirlenmesi gerektiğini belirtmiştir.
4. Davalı idare vekili ek beyan dilekçesinde özetle; davacı tarafın geri alma beyanını kabul etmediklerini belirtmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla davacılar vekili davayı geri aldıklarını beyan etmiş ise de davalı vekilinin geri almayı kabul etmediklerine dair dilekçesi görülmekle dosyanın esasının incelenmesine geçildiği, arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 16.11.2022 tarihli ve 7421 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na (2942 sayılı Kanun) eklenen Ek Madde 4 üncü maddesi uyarınca karar ve ilâm harcının maktuen belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; yatırdıkları ıslah harcının kanun değikliği nedeniyle iadesinin gerektiğini, idarenin kanuna uygun kamulaştırma görevini yerine getirmemesi nedeniyle kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davası açmak durumunda kaldıklarını, davacı kurumun kamulaştırma bedelinin tespiti davasından tek taraflı vazgeçme hakkı olduğunu, silahların eşitliği ilkesine göre bu hakkın vatandaşa da tanınması gerektiğini, vazgeçme nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, kamulaştırma bedelinin yasal faizle karşılanamayan, gayrimenkullerdeki Türkiye İstatistik Kurumunun endeksine bağlı artışların dikkate alınarak işlemiş faizin belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davacılar vekili ek temyiz dilekçesinde özetle; ıslah harcının iadesine karar verilmesi gerektiğini, 01.08.2023 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 05.04.2023 tarihli ve 2022/83 Esas, 2023/69 Karar sayılı kararı gereğince kamulaştırma davalarındaki yasal faiz uygulamasının iptaline karar verilmiş olmakla söz konusu iptal hükmünün gereğinin -davacıların tazminat bedellerini tahsil etmedikleri de göz önüne alınarak- yapılmasını talep ettiklerini, vazgeçme beyanlarını kabul etmeyen davalı kurumun işbu vazgeçme üzerine kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davası açması gerekirken mevcut kamulaştırmasız el koyma davasına devam edeceğini beyan etmiş olması sebebiyle hukuka aykırı olarak tapuya malik olacağı gözetilerek tescil kararı verilmesine muvafakatlarının olmadığını belirtmiştir.
3. Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği gereği davacıların sosyal tesis alanının, özel sosyal tesis alanı olarak düzenlenmesi yönünde başvuru imkânı olduğunu, muvakkat yapı yapma imkânlarının olduğunu, mülkiyet haklarının kısıtlanmadığını, uygun emsal incelemesi yapılmadığını ve belirlenen bedelin fahiş olduğunu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “...Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”
3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “... Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu'nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına ...” karar verilmiştir.
4 . 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak değer biçilmesinde ve taşınmazın tamamına davalı idarece 1983 yılından sonra fiilen el atıldığı ve taşınmazın imar planında sosyal tesis alanında kaldığı gözetildiğinde proje bütünlüğü ilkesi gereği taşınmazın tüm bedelinin hesaplanarak davalı idareden tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Eldeki davada taşınmaza 04.11.1983 tarihinden sonra el atılmıştır. 7421 sayılı Kanun ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen Ek Madde 4'ün üçüncü fıkrası; "Bu Kanun kapsamında açılan davalarda verilen bedel ve tazminat kararlarına ilişkin mahkeme ve icra harçları, davalı idare tarafından ödenmek üzere maktu olarak belirlenir." şeklinde düzenlenmiştir. 2942 sayılı Kanun'un 6487 sayılı Kanun'la değiştirilen Geçici 6 ncı maddesinin onikinci ve onüçüncü fıkraları; "09.10.1956 ile 04.11.1983 tarihini kapsayan dönemde oluşan mağduriyetin giderilmesi amacıyla getirilen ve malikler aleyhine bir takım hükümler içeren bu istisnai düzenlemenin 04.11.1983 tarihinde sonraki dönem içinde uygulanmasının hukuk güvenliğini zedeleyeceği" gerekçesiyle ve Anayasa'nın 2 nci ve 35 inci maddelerine aykırı bulunarak 13.03.2015 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 13.11.2014 tarihli ve 2013/95 Esas, 2014/176 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiştir. 2942 sayılı Kanun'da 04.11.1983 tarihinden sonraki el atmalara ilişkin başkaca bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle kaynağını Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar ile 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararlarından alan 04.11.1983 tarihinden sonra el atılan taşınmazlar yönünden, kamulaştırmasız el atma nedeniyle açılan davalarda mahkeme ve icra harçlarının nispi olarak uygulanması gerektiğinden Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Kamu düzeni gereğince Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;
a) (3) numaralı bendinin hükümden çıkarılarak yerine; "Karar tarihi itibarıyla alınması gerekli 473.150,58 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL'nin ve ıslah ile alınan 117.434,00 TL'nin mahsubu ile bakiye 355.657,28 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına" cümlesinin yazılması,
b) (4) numaralı bendinden sırasıyla "179,90" ve "3.417,55" sayılarının çıkarılması ve yerlerine sırasıyla "117.493,30" ile "120.730,95" sayılarının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine, davalı idareden aşağıda yazılı kalan harcın alınarak Hazineye irat kaydedilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.07.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.