"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/304 Esas, 2024/155 Karar
DAVA TARİHİ : 24.12.2010
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına takdir edilen karşılığın artırılması davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul ili,...ilçesi, ... köyü kök 9 parsel sayılı taşınmazın müvekkillerinin murisine ait olduğunu, taşınmazda davalı idare tarafından yapılan imar uygulaması nedeniyle bedele dönüştürülen müvekkillerinin payına takdir edilen bedelin artırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27.05.2015 tarihli ve 2010/569 Esas, 2015/279 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne ve artırılan bedelin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 27.05.2015 tarihli ve 2010/569 Esas, 2015/279 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; 20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 tarihli, 29824 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12 nci madde ile; "24/02/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun (2981 sayılı Kanun) hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri; uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve o tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir. Tespit edilen bu bedel, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibariyle güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödenir. Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve onbirinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır." hükmü getirildiği, bu durumda yukarıda açıklanan hususta ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gibi, davacıların murisi ...'ın 146/8178 hisse ile malik olduğu 973 parsel sayılı 8.178 m² yüzölçümlü taşınmazda 2981 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin (b) bendi uyarınca yapılan imar uygulaması neticesinde taşınmazdan 26,79 m² düzenleme ortaklık payı kesildiği, murisin geriye 119,21 m² yeri kaldığı, 77 m² yüzölçümlü 8 ada 10 parsel sayılı taşınmazın davacıların murisi adına tescil edildiği, 42,21 m²lik kısmının ise bedele dönüştürüldüğü, davacılar murisi adına tescil edilen 8 ada 10 parsele komşu olan 9 parsel üzerindeki binanın taşkın olması nedeniyle yapılan itiraz üzerine ...Belediye Encümenin 15.10.1992 tarihli kararı ile 77 m² yüzölçümlü 8 ada 10 parsel sayılı taşınmazın sınırının düzeltilerek 55 m² yüzölçümlü 8 (yeni 1592) ada 10 parselin ...'a verildiği ve eksik verilen toplam 64,21 m²lik (42,21 m²+22 m²) yerin bedele dönüştürüldüğünün anlaşıldığı, bu itibarla imar uygulaması sonucu bedele dönüştürülen 64,21 m²lik yer için takdir edilen karşılığın artırılmasına karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde imar uygulaması sonucu davacıların murisi adına 55 m² yüzölçümü ile tescil edilen ve davanın konusu olmayan 8 (yeni 1592) ada 10 parsel sayılı taşınmazın zemin bedeline hükmedilerek idare adına tesciline karar verilmesi, kabule göre davacı tarafın 20.05.2013 havale tarihli dilekçesi ile dava değerini 65.450,00 TL olarak ıslah ettiği ve ıslah harcını yatırdığı, 15.10.2014 tarihli dilekçesi ile bu kez dava değerini 86.226,10 TL üzerinden ıslah ettiğini bildirmiş ise de ıslah harcını yatırmadığı anlaşıldığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 178 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ikinci ıslahın yapılmamış sayılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 03.12.2019 tarihli ve 2018/6 Esas, 2019/564 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne ve artırılan bedelin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 03.12.2019 tarihli ve 2018/6 Esas, 2019/564 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınan emsale göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle karşılaştırma yapılmadan değer biçildiği gibi dava konusu taşınmaz ile aynı mahallede benzer konumda bulunan ... köyü Pandoniçe Çiftliği 868 parsel sayılı taşınmaza ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/11 Esas, 2019/421 Karar sayılı dosyasında değerlendirme tarihi olan 23.09.1992 itibarıyla 0.50 TL/m², ...3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/609 Esas, 2019/589 Karar sayılı dosyasında ... köyü 882 parsel sayılı taşınmaza 30.06.1993 değerlendirme tarihi itibarıyla 1.04 TL/m² değer biçildiği ve bu bedellerin Dairemiz denetiminden geçerek 2020/2532 Esas ve 2020/5911 Esas sayılı kararlar ile onandığı anlaşıldığından, dava kousu taşınmaz için uygulamanın tapuya tescil edildiği tarih itibarıyla tespit edilen bedelin inandırıcı görülmediği, davacılar murisi adına kayıtlı bulunan ve bedeline hükmedilmeyen ... köyü 1592 ada 10 parsel sayılı taşınmazın tapusunun iptaline karar verilmemesi gerektiğinin düşünülmemesi, 20.08.2016 tarihinde kabul edilerek 07.09.2016 tarihli, 29824 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12 nci maddenin ikinci fıkrası ile getirilen "Bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinin üçüncü, yedinci, sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri, bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır. Devam eden dava ve icra takipleri ise, bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır" hükmü uyarınca harç ve vekâlet ücretinin maktu olarak hesaplanmaması, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren kanun düzenlemesi nedeniyle bedel düştüğünden, reddedilen kısım üzerinden davalı idare lehine vekâlet ücreti takdir edilmemesi ve yargılama giderlerinin tamamından sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne ve artırılan bedelin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz için belirlenen bedelin gerçek karşılığının oldukça altında olduğunu, taşınmazın konumu itibarıyla çok daha kıymetli olduğunu, yargılamanın 14 yıl sürmesi nedeniyle enflasyon karşısında meydana gelen değer azalışının yasal faiz ile telafi edilemeyeceğini, Anayasa Mahkemesinin 01.08.2023 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2022/83 Esas, 2223/69 Karar sayılı kararı ile yasal faiz işletilmesi nedeniyle enflasyon karşısında oluşan değer kaybının giderilmesi mümkün olmadığı gerekçesiyle kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilmesine ilişkin 2942 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeyi iptal ettiğini, bu nedenle en azından kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı üzerinden faize hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, imar uygulaması sırasında bedele dönüştürülen davacı payına idarece takdir edilen karşılığın artırılması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedinci fıkrası ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 17 nci maddesinin son fıkrası.
3. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesi ile geçici 12 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Arsa niteliğindeki dava konusu taşınmaza 6745 sayılı Kanun'un 35 inci maddesi ile 2942 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12 nci madde uyarınca uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınıp, emsal karşılaştırması sonucu tespit edilen bedelin, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi tablosuna göre dava tarihine güncellenmesi suretiyle değer biçilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
3. Davacılardan ...'ın 11.03.2022 tarihinde vefat ettiği ve tek mirasçısının diğer davacı olduğu dosyadan anlaşıldığı halde, gerekçeli karar başlığında adına yer verilmesi ve bedelin kendisine ödenmesine dair hüküm kurulması doğru değildir.
4. Alınması gereken harcın davalı idareye yüklenmesi gerektiği gözetilmeksizin, davacı tarafından yatırılan peşin ve ıslah harçlarından mahsup edilmesi ile yetinilmesi suretiyle davacı üzerinde bırakılması hatalıdır.
5. Dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa düzenlemesi nedeniyle bedel düştüğünden, yargılama giderlerinin tamamından idarenin sorumlu olması gerektiğinin düşünülmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının başlık kısmının davacılar bölümünden "..." isminin ve bilgilerinin çıkartılması, hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan "ilamındaki payları oranında davacılara verilmesine" ibaresinin hükümden çıkartılması, yerine "ilamı ve Üsküdar 20. Noterliğinin 21.03.2022 tarihli ve 7658 yevmiye numaralı mirasçılık belgesi uyarınca davacı ...’a ödenmesine" ibaresinin yazılması, hüküm fıkrasının harca ilişkin 19.04.2024 tarihli tashih şerhi ile düzeltilen (3) numaralı bendinin sonuna "davacı tarafça karşılanan 427,60 TL peşin harcın davalı idareden alınarak davacı tarafa verilmesine" cümlesinin eklenmesi, hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "yargılama" kelimesinden sonra gelen kısmın hükümden çıkartılması, yerine “giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine” ibaresinin yazılması, hüküm fıkrasının (7) numaralı bendinde yer alan "toplam" kelimesinden sonra gelen kısmın hükümden çıkartılması, yerine “236,00 TL'nin davalı idare üzerinde bırakılmasına” ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine,
23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.