Logo

5. Hukuk Dairesi2024/73 E. 2024/6005 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespitine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın sulu veya kuru tarım arazisi olduğunun tespiti, sulama imkanları ve giderleri, kapitalizasyon oranının belirlenmesi gibi hususlarda yeterli araştırma yapılmadan eksik incelemeyle hüküm kurulduğu gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/156 Esas, 2021/155 Karar

DAVA TARİHİ: 14.02.2011

KARAR : Kabul

Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın idare adına tesciline karar verilmiştir.

Mahkeme kararı bir kısım davalılar vekilince temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle;...ili,... ilçesi, ...mahallesi, 569 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12.02.2016 tarihli ve 2011/104 Esas, 2016/108 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin bloke ettirilerek davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı idare adına tesciline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 12.02.2016 tarihli ve 2011/104 Esas, 2016/108 karar sayılı kararına karşı süresi içinde kayyım vekili ile bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dava konusu taşınmazın malikinin ... köyünde ikamet eden ve 1962 de ölen göğ Bekir lakaplı Mehmet oğlu ... olduğu dosyada mevcut veraset ilamından mirasçıları tespit edilmesine rağmen, Bekir Doğan malikmiş gibi kabul edilerek mirasçıları araştırılarak usulsüz olarak kayyım tayini suretiyle taraf teşkili sağlanmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Üçüncü Karar

Mahkemenin yukarıda esas ve karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın arsa vasfında olduğunu, sulu arazi niteliğine olduğunu, bedelin düşük belirlendiğini, idare lehine vekâlet ücreti verilmemesi gerektiğini, makul sürede yargılama yapılmadığını, bu nedenle dava nedeniyle hak kaybına uğradıklarını ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.

2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Arazi niteliğindeki dava konusu taşınmaza 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca net geliri esas alınarak değer biçilmesinde yöntem itibarıyla bir isabetsizlik görülmemiştir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre bir kısım davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. 2942 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmaz malın dava tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmektedir. Bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşır.

5. Mahallinde yapılan keşif sırasında davaya konu taşınmazın sulu olup olmadığına dair herhangi bir gözlem tutanağa geçirilmemiş, dosya arasına alınan bilirkişi kurulu raporunda yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazın sulu tarım arazisi olduğu belirtilmiş, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davaya konu taşınmazın kuru tarım arazisi olduğunun kabulü ile kuru tarım arazilerindeki ürünler münavebeye alınarak buna göre değer biçilmiştir. Mahkemece mahalinde yeniden keşif yapılmak suretiyle davaya konu taşınmazın sulu olup olmadığına dair gözlemde tutanağa geçirilerek, bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderilmek sureti ile taşınmazın sulama kaynağının olduğunun tespiti hâlinde bunun ne olduğu açıkça gösterilerek (taşınmazın üzerindeki bir su kaynağından veya yakınındaki bir dereden sulanıp sulanmadığı), sulamanın taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı, yeraltı suyundan yararlanılıp yararlanılmadığı, yararlanılıyor ise hangi sistemle yararlanıldığı hususlarında ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılması ve pompajla sulama varsa bunun için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden düzenlenen yetersiz araştırma ve eksik inceleme ile hazırlanan bilirkişi kurulu raporuna dayalı hüküm kurulması kararın bozulmasını gerektirmiştir.

6. Türkiye genelinde kapitalizasyon faizi % 3-15 arasında değişmektedir. Dairemiz uygulamalarına göre münavebe ürünlerine göre belirlenecek net gelirlere suluda % 4 ve kuruda % 5 oranından aşağı olmamak üzere kapitalizasyon faizi uygulanmaktadır. Asgari hadden kapitalizasyon faizi uygulanabilmesi için taşınmazın bulunduğu bölgenin nüfus yoğunluğunun fazla, arazinin ise az olması gerekir. Bu hususlar nazara alınmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde kurulan hükmün bozulmasını gerekmiştir.

7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı, 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı göz önüne alındığında davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile temyiz olunan kararın BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine

16.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.