"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1735 Esas, 2024/503 Karar
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kemer 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/574 Esas, 2022/316 Karar
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemli davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilerek, Tekik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu Antalya ili, Kemer ilçesi, 209 parsel sayılı 1679 m² yüzölçümündeki taşınmazı 06.02.2006 tarihinde tapu kayıt maliki'dan satın aldığını, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/253 Esas, 2012/163 Karar sayılı kararı ile davacının satın aldığı ve maliki olduğu bu taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptali ile "orman vasfı ile Hazine adına tesciline" karar verildiğini, tescil kararının 31.10.2012 tarihinde kesinleştiğini, davacının Kemer 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/119 Esas sayılı tapu sicilinin tutulmasından doğan zarar nedeniyle tazminat davasını açtığını, davanın fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 25.000,00 TL üzerinden kabulüne karar verildiğini, iş bu dava ile Kemer 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/119 Esas, 2019/294 Karar sayılı davada talep edilmeyen ve fazlaya ilişkin saklı tutulan 814.500,00 TL'nin Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/253 Esas, 2012/163 Karar sayılı tapu iptal ve tescil kararının kesinleştiği 31.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava konusu taşınmazı satın alırken fiilen orman olduğunu bilerek satın aldığını, belirlenen taşınmaz bedelinin hakkaniyete uygun olmadığını, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yargıtay'ın yerleşmiş uygulaması gözetilerek, davanın nispi harca tabi olduğunu, dava değeri olan 814.500,00 TL üzerinden 1/4 nispi karar ve ilam harcı tutarı 13.909,62 TL'nin davacı tarafından 25.07.2022 tarihinde tamamlandığını ve dosyaya yatırıldığını, Hazine harçtan muaf olduğundan davacı tarafından yatırılan 13.909,62 TL 1/4 nispi karar ve ilam harcının davacıya iadesine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu, esas davada (Kemer 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/119 Esas, 2019/294 Karar) mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun, objektiflikten uzak, eksik ve hatalı olduğu, zararın meydana geldiğini, yani taşınmazın satıldığı tarihten önceki emsal taşınmaz m² birim değerleri dikkatte alınarak değer tespiti yapılması gerektiği halde her hangi bir açıklama ve gerekçe belirtmeden taşınmazın rayiç bedelinin tespit edildiğini, bilirkişi raporuna karşı yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, dava konusu taşınmazın orman vasfında olmakla birlikte arsa olarak kabul edilerek emsal araştırması yapılmak suretiyle bedelinin tespit edilmesinin hukuka uygun olmadığını, arsa olarak kabul edilmesi halinde yaklaşık olarak %45 düzenleme ortaklık payı düşüldükten sonra hesaplama yapılmasının gerektiğini, davacının taşınmazı, 2006'da 67.500,00 TL bedelle satın aldığını, taşınmaz bedelinin sadece 6 yıl sonra 889.870,00 TL olarak tespit edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu taşınmazın beyanlar hanesine 25.10.2004 tarihli ve 2280 yevmiye numarası ile orman şerhi verildiği, 06.02.2006 tarihli ve 426 yevmiye nolu işlem ile tarafından ...'ye satılarak devredildiği, Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.04.2012 tarihli ve 2011/253-163 sayılı karar ile taşınmazın orman vasfıyla tescil edilmek üzere tapu kaydının iptaline karar verildiği ve hükmün temyiz edilmediğinden 31.10.2012 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından 06.11.2013 tarihinde 4721 sayılı Kanun'nun 1007 inci maddesi uyarınca fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 25.000 TL dava değeri gösterilmek suretiyle kısmi dava açıldığı, 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sırasında aldırılan 22.05.2019 tanzim tarihli bilirkişi raporu ile 31.10.2012 tarihi itibarıyla taşınmazın gerçek değerinin 839.500,00 TL olarak belirlendiği ve 12.12.2019 tarihli ve 2018/119-294 sayılı karar ile de taleple bağlı kalınarak 25.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince düzeltilerek onandığı, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteminin de reddedildiğinden hükmün 10.05.2022 tarihinde kesinleştiği, 09.12.2021 tarihinde 814.500,00 TL harca esas değer gösterilmek suretiyle dava konusu taşınmazın taraflar arasında kesinleşen bilirkişi raporunda belirtilen gerçek değerine göre ek dava olarak eldeki davanın açıldığı, mahkemece değerlendirme tarihi olarak alınan 31.10.2012 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği, ne var ki 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca davalı Hazinenin harçtan muaf olması nedeniyle davacı tarafından peşin olarak yatırılan harçların iadesine karar verilmesi gerekirken başvurma harcının davalıdan tahsiline karar verilmesi ile peşin harç hususunda herhangi bir karar verilmemesi doğru olmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar etmiş, ayrıca davacının dava konusu taşınmazı satın alırken fiilen orman olduğunu bilerek satın aldığını, mahkemece bu husus resen dikkate alınarak 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi gereği hakkın açıkca kötüye kullanıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin açılan ilk davada saklı tutulan bölümün tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihaî kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukukî ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre, usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.