Logo

5. Hukuk Dairesi2024/7614 E. 2025/2199 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 1007. maddesi uyarınca tazmini isteminin reddi üzerine açılan temyiz başvurusunun incelenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: 4721 sayılı Kanun’un 1007. maddesi uyarınca tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu olsa da somut olayda, ortaklığın giderilmesi davasında miktar tespitinde yapılan hata nedeniyle tapuya fazla miktarda tescil yapılmasına rağmen davacının tapu kaydının bu fazlalığa dayanmadığı, ayrıca Hazine adına tescil kararının kesinleştiği gözetilerek davacının tazminat talebinin reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1586 Esas, 2024/47 Karar

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 10. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/441 Esas, 2019/235 Karar

Taraflar arasındaki uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini davasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar müvekkillerinin ... sınırları içerisinde bulunan ...Mahallesinde kain tapunun 13322 ada 1 (eski 229 parsel) parselinde kayıtlı olan taşınmazın 30.07.1968 tarihli ve 3444 yevmiye nolu işlemi ile yapılan rızai taksim sözleşmesi ile oluşan 173 cilt 88 sayfada 104 sıra numarası ile tapuda ....... adına kayıtlı iken 12.01.1971 tarihli 153 yevmiye ile satış suretiyle oluşan ve 175 ciltte kayıtlı 51.700,00 m² alanlı taşınmazın 1/2'si ... ve 1/2'si ...adına kayıtlı taşınmazın mirasçı sıfatıyla sahibi oldukları, ...in öldüğü, geriye mirasçı olarak kızı ... ile ...'ı bıraktığı, ...'in de 1977 yılında, eşi ...in de 2009 yılında öldükleri, geriye mirasçı olarak çocukları ...'ın kaldıkları, tapulu taşınmazların bir kısmının ...229 (Atatürk Mah 13322 ada 1) parsel kapsamında kaldığı ve bir kısmının ise ...590 parsel kapsamında kaldığının anlaşıldığı, davacı müvekkilerin murislerine ait tapunun geldisi olan Mayıs 1325 tarih 71 ila 80 sıra ve Nisan 1330 tarih 136 ila 141 sıra ve Kanunisani 1928 tarih 59-61, 64-68 sıra kayıtlı tapuların ait olduğu 1838 dönüm olan taşınmazın, Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinin derecattan geçerek kesinleşen 1940 tarihli 15/1 sayılı ortaklığın satış suretiyle giderilmesine ilişkin karar gereğince 22.201.202 m² olarak 1944 yılında ihale ile satılmış ve 1944 tarih 118 sıra nolu tapu ile alıcılar ... ...ve ...adına tescil edildiği, davacı müvekkilinin ve diğer hak sahiplerinin taşınmazı 1944 yılındaki ihalede satın alan ...ve ... ...isimli kişilerden almış olup onların halefi olduğu, davacı müvekkilinin ihale alıcısı konumunda olduğu, Devletin yaptığı ihaleye güvenerek ve parasını ödeyerek satın alan ihale alıcılarının halefi olduğu, ilk tapu miktarı ile sınırlı olmayıp elindeki tapu miktarı kadar taşınmazı talep hakkının mevcut olduğu, Antalya Kadastro Mahkemesinde yargılama sırasında taşınmazın ikiye ifraz edildiği ve 5.202.698 m²lik kısım 1988/302 Esas, 1994/2476 Karar sayılı karar ile 590 parsel 2/B olarak Maliye Hazinesi adına tescil edildiği ve kullanım kadastrosuna açıldığı, 6292 sayılı Kanun çerçevesinde üzerindeki işgalcilerine satıldığı, taşınmazın tapunun iptal edildiği 01.07.2008 tarihi itibarıyla değerinin tespit edilerek fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 TL taşınmaz bedelinin 01.07.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle davacı tarafın tapu sicilinin tutulmasından doğan sorumluluk iddiası ile (kısmi) tazminat davasının ikame ettiği, belirtilen talep (terdit) açısından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine dayalı tazminat davasının belirlilik niteliğini taşıdığını, bu nedenle kısmi dava açılamacağını, 659 Sayılı KHK ile yeni bir hukuki düzene geçildiğini, Devletin davalarda taraf olma düzeninin değiştiğini, Hazine-Devlet kavramı ile genel bütçeye dâhil dairelerin kastedildiğini, her kurumun bütçesinin ayrı olduğunu ve sadece kendi işlemlerinden sorumlu olduğunu, öncelikle davanın doğru tarafının belirlenmesi açısından, 659 sayılı KHK'nin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında “İdareler, kendi iş ve işlemleriyle ilgili olarak açılacak adli ve idari davalar ile tahkim yargılaması ve icra işlemlerinde taraf sıfatını haizdir.” hükmü yer aldığından, davacının davasını Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne yöneltmesinin gerektiğini, Maliye Hazinesinin davanın tarafı olmadığını, 659 Sayılı KHK gereğince artık taraf sıfatı bağlamında hazine kavramının karşılığının kalmadığını, hiç kimsenin hukukun tanımadığı haktan yararlanamadığını, lehine sonuçlar çıkaramadığını, dava konusu taşınmazın Kadastro Mahkemesi kararı ile oluşan tapu gereğince Hazine mülkiyetinde olduğunu, Kadastro Mahkemesi kararından önceki kayıtların hükmünü yitirdiğini, davalılar adına tapu oluşmadığını, bu nedenle tapu iptal/tescil-tazminat davasının dinlemediğini, ...229 parselle ilgili olarak Antalya Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan (otuza yakın davadan) karara çıkanların reddedildiğini, Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde de iki dosyanın redle sonuçlandığını, mülkiyet hakkının kamu veya özel hukuk kişilerinin sahip olma durumuna bakılmaksızın korunduğunu, izah bağlamında kamuya ait mülkiyet haklarının da hukukun tam koruması altında olduğunu, tapu amir kamu hukuku normları gereğince Mahkemece belirlendiğini, dolaysıyla kayıtsız şartsız hukukun koruması altında olduğunu, kanunda tanımlanan tapu siciline ... ilkesi, davacının talebi açısından geçerlik kazanmadığını, davanın zamanaşımına uğradığı hususlarını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin gerekçeli kararında "davacı ve müştereklerine" ifadesini kullandığı, ancak Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi gerekse aynı şekilde karar veren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin benimsediği "..eski tapu maliklerinin kök tapunun miktarından daha fazla yer aldıkları anlaşıldığından..." şeklindeki ifade kullandığını belirttiği, yerel mahkemece bu yönde her hangi bir inceleme yapılmamış olduğundan davacı ve müştereklerine hangi parselden tapu verildiğine ilişkin bir açıklamanın yer almaması karşısında gerek yerel mahkeme gerekse yüksek mahkemelerin gerekçelerine bir anlam yüklemekte zorluk çektikleri, gerek Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin ve gerekse Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin, bu iddiada bulunurken hangi kanıta dayandıklarına ilişkin tek bir ifadeye yer vermediklerini belirttiği, eski malikler ve kök tapu kaydı figürünün ayrı ayrı irdelenmesi ile gerek Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8 Hukuk Dairesinin gerekse Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin bu afaki gerekçesinin doğru olduğu kabul edilse bile davaya etkisini ayrı ayrı tartışmak gerektiği, yörede yapılan tapulama çalışmaları sırasında Nisan 1944 tarihli ve 118 sıra nolu tapu kaydı sınırları içerisinde kalan taşınmazların bir kısmı.....köyü tapulama sahasında kaldığı anlaşıldığından 364 ila 444, 673 ila 677, 743 ila 754, 757 ila 768, 207, 230,234, 235, 242 ila 245, 356 ila 363 sayılı kadastro parsellerine ve bir kısmı ise komşu Varsak köyü tapulama sahasında kaldığından 2454 ila 2459, 2475 ila 2603, 2611 ila 2790, 2797 ila 2820, 2863 ila 2873 ve 3078 ila 3082 sayılı kadastro parsellerine revizyon gördüğü, gerek Antalya Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2005/5 Karar sayılı kararından, gerek Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8 Hukuk Dairesinin kararından gerekse dosyada mevcut tapu kayıtları ve bilirkişi raporlarından, ....... ve ........... köylerine revizyon gören tapu kayıtlarının Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinin 1940 tarihli ve 15/1 sayılı kararına istinaden yapılan 13.04.1944 tarihli ihale ile oluşan 118 sıra sayılı tapu kaydından ifrazen geldiklerinin tartışma konusu olmadığı, Nisan 1944 tarihli ve 118 nolu tapudan 05.04.1953 tarihli ve 54 sıra nolu tapu ile ....... ve 49 arkadaşına satışı yapılan 2.297.500 m² nin ...köyüne revizyon gören 364 ila 444 sayılı parseller olduğunun tapu kayıtlarından anlaşıldığı, .... ve ........ köylerine revizyon gören tapu kayıtları Antalya Asliye 8. Hukuk Mahkemesinin 2016/308 Esas sayılı dosyasında incelendiği ve geldi kayıtlarında 30.07.1968 tarihli ifraz haritasında bağımsız bölüm numaralarının yazılı olduğunun görüldüğü, 30.07.1968 tarihli taksim ve ifraz haritasında belirtilen bağımsız bölümlerin tamamının, tapu kayıtları incelendiğinde satış suretiyle oluştuğu da her türlü izahtan vareste olduğu, bu durumda Kadastro Mahkemesinin kararında belirtilen ...ve ........köylerine revizyon gören tapu kayıtlarının tamamının Nisan 1944 tarihli ve 118 sıra nolu tapu kaydından çeşitli tarihlerde yapılan satışlar sonucu oluştuğu, senetsizden tapulama konusu olmadığının açıkça anlaşıldığı, davacının dayandığı tapunun 20.363.202 m²lik yolsuz kayıt kapsamında mı kaldığı yoksa 1.838.000 m² içerisinde mi kaldığı sorusunun önem arz ettiği, gerek Antalya Kadastro Mahkemesinin kararını onaylayan Yargıtay 7.Hukuk Dairesinin ve tazminat taleplerinin reddedilmesi gerektiğini ifade eden Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8 Hukuk Dairesinin, gerekçelerinde eski tapu maliklerine ... ve ...köylerine revizyon gören taşınmazlar toplamı 3.931.926 m² yer verildiğini söylemekle 1.838.000 m²lik tapunun Varsak ve ...köylerine revizyon gören tapular içerisinde kaldığını kabul etikleri, bu durumda davacılara ait tapu kayıtlarının da yolsuz kalan 20.363.202 m²lik tapu kaydı kapsamında kaldığını anlattığı, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 19.01.2015 tarihli ve 2014/22095 Esas, 2015/12 Karar sayılı kararı ve Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 08.06.2017 tarihli ve 2015/15666 Esas, 2017/5168 Karar sayılı kararıyla tapuda kayıtlı yüz ölçümünün küçülmesi halinde ortaya çıkan zararın 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca Devletin sorumluluğunda olduğunun kabul edildiği, davacıların dayandığı tapuların 1944 yılında yapılan ihale ile oluşan 118 sıra nolu tapu kaydı olduğu, miktarının 22.201.202 m² olduğu, sonraki tarihlerde yapılan satış işlemleri sırasında tapu kaydının yolsuz olduğuna ilişkin her hangi bir kayıt bulunmadığı, 01.07.2008 tarihinde kesinleşen Antalya Kadastro Mahkemesinin 2004/1 Esas, 2005/5 Karar sayılı kararı ile kök tapu miktarı olan 1.838.000 m² dışındaki miktarın yolsuz olduğunun anlaşıldığı, 1944 yılından 2008 yılına kadarki süreçte taşınmazın 20.363.202 m²sinin yolsuz olduğuna ilişkin her hangi bir mahkeme kararının bulunmadığı dikkate alındığında, bu süreç içinde taşınmazdan pay satın alan kişilerin bu edinimlerinin korunması gerektiği 4721 sayılı Kanun'un 1023 üncü maddesi uyarınca zorunlu olduğu, tapu kaydı incelendiğinde Nisan 1944 tarihli ve 118 sıra nolu tapunun ihdas nedeni olan ihalenin feshedildiğine ilişkin veya ihalenin dayanağını teşkil eden ortaklığın giderilmesi davasının iade-i muhakeme yoluyla ortadan kalktığına ilişkin bir kaydın bulunmadığı, zarar ile hukuka aykırı işlem arasında nedensellik bağının bulunduğu, Hazinenin bu hukuka aykırı işlem nedeniyle zarara uğramadığı, aksine 22.201.202 m²lik satış nedeniyle 17/40 payına isabet eden 9.435.510,85 m²lik kısmın satış bedelini aldığı, sonrasında 2012 yılında yürürlüğe giren 6292 sayılı Kanun ile yolsuz kayıttan oluşan 5.202.698 m²lik 590 parseli kullanıcılarına bedeli karşısında sattığı, yine 2016 yılında yürürlüğe giren 6745 sayılı Kanun ile hatta ada parsel numarasını belirterek yolsuz kayıttan oluşan ...229 parseli (... 13322 ada 1 ve 2 parseli) yine kullanıcılarına bedeli karşısında sattığının sabit olduğu, davacıların dayandığı tapunun geldisi olan ve ortaklığın giderilmesi davasında verilen satış kararı sonrasında ihale ile oluşan Nisan 1944 tarihli tapu, esasen Mayıs 1325 (1909) tarihli ve 71 ila 80 ve 136 ila 141 sıra nolu tapuların revizyon görmesi sonucunda oluşan bir tapu kaydı olduğu, 2000 atik dönüm (1.838,000 m²) miktarlı bu tapunun malikleri 23/40 hisse ile gerçek kişiler 17/40 hisse ile Hazine olduğu, gerçek kişilerin Hazine ve diğer malikleri hasım göstererek açtıkları ortaklığın giderilmesi davasında mahkemece tapu miktarı esas alınarak karar verilmiş ancak Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin tarafından “sınırları esas alınarak karar verilmesi gerektiği” yönündeki bozması üzerine bu kez 23.000 dönüm olarak karar verildiği, bu kararın da Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin tarafından onanmakla kesinleşmiş ve satışına karar verilen 22.201.202 m²lik kısmı 1944 yılında yapılan ihale ile satılmış ve Nisan 1944 tarihli ve 118 sıra nolu tapu kaydı oluştuğu, kaydın oluşumu sırasında henüz arazi kadastro çalışmalarının başlamadığı, sonrasında ise yapılan satışlarla taşınmazın bir kısmı ifraz edilmiş ve başka kayıtlara revizyon gördüğü, 13.357 dönümlük kısım ise 1968 yılında yapılan ve Tapu ve Kadastro Müdürlüklerince kabul edilen rızai taksim sözleşmesi ile 8 ila 120 nolu tapulara ayrıldığı, yine yapılan satışlarla el değiştirmiş olup davacıların murisinin de 1973 yılında bu tapu kayıtlarından satın aldığı, Nisan 1944 tarihli ve 118 sıra nolu tapu kaydı, Mayıs 1325 tarihli kök tapu kaydının ihale ile satış sonrası miktarı artırılarak revizyon gördüğü bir tapu sicil işlemi ile oluştuğu gibi, bu kayıttan yapılan sonraki tarihli satışların tamamı da bir tapu sicil işlemi olduğu, tüm bu işlemler yapılırken Nisan 1944 tarihli ve 118 sıra nolu tapu kaydında tapunun yolsuz olduğuna ilişkin şerhin bulunmadığının tespit olarak belirttiği, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin, bozma gerekçesi olarak, davacılara ait tapunun Mayıs 1325 tarihli ve 1838 dönümlük tapunun kapsamı dışında kaldığını ileri sürdüğü, Yargıtay (Kapatılan) 20.Hukuk Dairesinin aynı taşınmazlar nedeni ile verdiği başkaca kararlar incelendiğinde, ortaklığın giderilmesi davasına bakan mahkemenin yetkisi olmaması nedeniyle sınırları büyütmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla ihale ile oluşan Nisan 1944 tarihli ve 118 sıra nolu tapu kaydının miktarının 1.838.000 m² olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde olduğu, daire, Varsak ve ...köylerine 3931926 m² arazinin revizyon gördüğünü ve eski maliklere fazladan 2093926 m² yer verildiğini belirterek, ...229 parselin tapu fazlası olduğunu ifade ettiği Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 13.03.2018 tarihli ve 2017/6530 Esas, 2018/1749 Karar, bu durumda 1.838.000 m²lik tapunun ....... ve Koyunlara revizyon gören tapu kayıtları içinde olduğu, dolayısıyla davacılara ait tapu kaydının miktar itibarıyla kök tapunun kapsamı dışında kaldığı iddiasının dayanağı kalmadığı, ...229 parsel kapsamında kalan tapu kayıtlarına ilişkin davaların reddine karar verilmesi gerektiğine işaret eden Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi, gerekçe olarak ...... ve ...köylerine revizyon gören tapu kayıtlarını gösterdiği, 1944 yılında yapılan ihale ile oluşan 118 sıra nolu tapu kaydının 2009 yılında kesinleşen karar ile yolsuz tescil niteliğinde olduğu tespit edildiği, aradan geçen 65 yıl içinde ihalenin feshi için dava açılmadığı gibi ortaklığın giderilmesi davasında iade-i muhakeme isteminde de bulunulmadığı, tapu kaydına tapunun yolsuz olduğuna ilişkin şerh dahi verilmediği, dolayısıyla tapunun oluşumundan yolsuz olduğu 2009 tarihine kadarki süreçte bu kayda güvenerek pay satın alan üçüncü kişilerin iyi niyetli olmadıklarına dair somut bir dayanak da bulunmadığı, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 22.12.2014 tarihli ve 2014/20879 Esas, 2014/31094 Karar sayılı, aynı dairenin 25.03.2013 tarihli 2013/593 Esas, 2013/5207 Karar sayılı ve Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 01.03.2016 tarihli ve 2016/1684 Esas, 2016/2489 Karar sayılı kararları, yolsuz dahi olsa Nisan 1944 tarihli ve 118 sıra nolu tescile dayanarak ayni hak edinen iyiniyetli üçüncü kişilerin 4721 sayılı Kanun'un 1007nci maddesinden yararlanmaları gerektiğine işaret eden kararlarının bulunduğu, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi, ...229 parsele ilişkin kararlarında sürekli olarak gerekçe değişikliğine gitmiş, yerel mahkeme kararında da belirtilen 16.04.2019 tarihli ve 2019/916 Esas, 2019/2660 Karar ve 07.05.2019 tarihli ve 2019/1509 Esas, 2019/3219 Karar sayılı kararlarında ise, ne tapu memurunun kusurundan, ne eski maliklere fazlasıyla yer vermekten bahsetmediği, son kararlarında gerekçe olarak kök tapu kaydının 1838000 m² olarak kabul edilip, miktarından fazlasıyla dava dışı parsellere revizyon gördüğünün belirtildiği, usul ve esasa yönelik istinaf isteminin kabulü ile, Anayasa'nın 35 inci maddesi ve İHAS ek 1 nolu protokolün 1 inci maddesi ile teminat altına alınan mülkiyet hakkının, Anayasa'nın 36 ncı maddesi ve İHAS 6 ncı maddesi ile teminat altına alınan adil yargılanma hakkının ihlali niteliğindeki Antalya Asliye 10. Hukuk Mahkemesinin 2016/441 Esas, 2019/235 Karar sayılı kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında bir yargılamanın yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesi, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, ileri sürülen istinaf nedenleri ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 355/1 maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin yapılan inceleme sonucunda; tapu sicilinin tutulmasından kaynaklı uğranılan zararın giderilmesine ilişkin tazminat davasının Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin aynı taşınmaz yönünden verdiği 10.05.2018 tarihli ve 2016/10080 Esas, 2018/1754 Karar, 10.05.2018 tarihli ve 2016/7915 Esas, 2018/3621 Karar, 13.03.2018 tarihli ve 2017/6530 Esas, 1749 Karar, 01.03.2018 tarihli ve 2017/6272 Esas, 2018/1625 Karar, 15.02.2018 tarihli ve 2017/7369 Esas, 2018/1036 Karar sayılı emsal kararları nazara alınarak taşınmazlara dayanak eski tapu kayıtlarının miktarı ile geçerli olduğu hâlde, buna itibar edilmeden Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinin kararına göre miktarının çok üzerinde yüzölçümleri belirlenerek izaley-i şuyu davası sonucunda satış yapıldığı ve buna göre tapuda infaz yapıldığı, bu davanın yüzölçümün arttırılması davası olmadığı, yapılan kadastro çalışmasında 590 ve 229 parsel sayısında tespit gördüğü, vaki itiraz üzerine tesbite dayanak alınan tapu kaydının miktarı ile geçerli olduğu ve tapu miktarı kadar kısmın başka parsellerde tapu maliklari adına tespit ve tescil edildiği kabul edilmek suretiyle Hazine adına tesciline karar verildiği ve hükmün derecattan geçerek kesinleştiği, bu kapsamda tapu memurunun kusurundan bahsedilemeyeceği anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü vekâlet ücreti dışındaki sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.

4. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.

5. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Antalya ili, ...köyünde bulunan kayden 1.838.000 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak, 1926 yılında Antalya Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda, Mahkemece 11.01.1940 tarihli ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği; ancak kararda tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m²lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık artırmada, taşınmazın ...ve ... ...adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarihli ve 118 sıra No.su ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tâbi tutulduğu, maliklerin talebi, Tapu ve Kadastro Müdürlüğünün 19.07.1968 tarihli ve 5572 sayılı oluru ile 1/5000 ölçekli ... Planına bağlı olarak yapılan ifrazlar sonucu taşınmazın çok fazla parçaya bölündüğü, davacılar murislerinin bu taşınmazlardan hisse satın almak suretiyle taşınmazı edindiği; ancak taşınmazın bulunduğu yerde 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davacıya ait tapu hiçbir parsele revizyon görmeyerek kayıt kapsamındaki alanın 229 parsel olarak makilik vasfı ile Hazine adına 9.298.589 m² yüzölçümü ile tespit gördüğü ve bu taşınmazla ilgili Antalya Kadastro Mahkemesinde 06.12.1982 tarihinde açılıp 2004/1 Esas sayılı dosya üzerinden karara bağlanan davada, söz konusu taşınmazın tapu kaydının dayanağını oluşturan izale-i şuyu davasında yüzölçümünün 1.838.000 m²den 22.201.202 m²ye çıkarılarak tescilin dayanağının yolsuz olması ve taşınmazların bulunduğu sahanın 1946 yılında 3116 sayılı Kanun kapsamında yapılan orman tahdidi ile orman sınırları içerisine alındığı, 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1976 yılında da orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu alan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmakla beraber öncesinin Devlet Ormanı olması nedeniyle tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın fazlasının Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 07.05.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

3. 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de somut olayda 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Davacılardan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irat kaydedilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.