"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/725 Esas, 2016/756 Karar
DAVA TARİHİ : 16.12.2015
KARAR : Kabul
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun (2942 sayılı Kanun) 10 uncu maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili davasında yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı idare ve davalı ... kayyımı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemesince 08.04.2022, 06.09.2023 ve 11.10.2023 tarihli ek kararlar ile davacı idare ve davalı ... kayyımı vekillerinin temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiştir.
Ek karar davacı idare ve davalı ... kayyımı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre Mahkemesince dava miktarı dikkate alınarak temyiz dilekçesinin miktardan reddine karar verilmiş ise de, 15.04.2022 tarihli ve 31810 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2021/34 Esas, 2022/21 Karar sayılı kararı ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 341 inci maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinin “kamulaştırma bedelinin tespitine ilişkin davalar” yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği gözetildiğinde; temyiz yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi için de aynı hususun uygulanması gerektiğinden 6100 sayılı Kanun'un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen miktar itibarıyla kesinlik sınırına bakılmaksızın temyizinin olanaklı bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu durumda temyiz dilekçesinin miktardan reddine ilişkin ek kararların hatalı olduğu anlaşılmakla; 08.04.2022, 06.09.2023 ve 11.10.2023 tarihli ek kararların ortadan kaldırılması gerekir.
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı davacı idare ve davalı ... kayyımı vekilleri tarafından temyiz edilmekle, ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı idare vekili dava dilekçesinde özetle;... Mahallesi 102 ada 28 ve 33 parsel sayılı taşınmazların kamulaştırma bedelinin tespitini, kamulaştırılan taşınmazın idareleri adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare ve davalı ... Kayyım vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın su kaynağına yakınlığının sulu olarak nitelendirilmesi için yeterli olmadığını, ilçe tarım verilerinin bölge gerçekleri ile bağdaşmayacak şekilde aşırı yüksek olduğunu, bilirkişi kurulunun ilçe tarım ortalama verileri ile yapılan örnek hesaplama ile bedelin yüksek belirlendiğini, meyve bahçelerine kıymet takdir edilirken periyodik gelirlerin kapitalizasyonu kriteri yöntemi kullanılarak bilanço hesabının yapılması gerektiğini, bilirkişi heyetinin münavebe sistemini değiştirerek hesaplama yapmasının metrekare fiyatının rayicin üzerinde hesaplanmasına neden olduğunu, kapitalizasyon oranının hatalı olduğunu, üretim giderinin olması gerekenden düşük belirlendiğini, kapitalizasyon faiz oranının %7 üzerinde alınması gerektiği, örnek hesabın hükme esas alınmaması gerektiğini ileri sürmüştür.
2. Davalı ... kayyımı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gereği yerinde olmadığı, İlk Derece Mahkeme kararının 2016 yılında verildiği tebligatın 2022 yılında yapıldığını, aradan geçen 6 yıl içinde enflasyon dikkate alındığında yapılan hesaplamaların gerçeği yansıtmadığını bu nedenle kararın ve tavzih kararının bozulması gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... olarak davacı idare ile davalılar arasındaki kamulaştırma bedelinin tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 439 uncu maddeleri.
2. 2942 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesinin sekizinci fıkrası ile 11 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 428 maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Arazi ve kapama karışık meyve bahçesi niteliğindeki... Mahallesi 102 ada 28 ve 33 parsel sayılı taşınmazlara 2942 sayılı Kanun’un 11 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer biçilmesi ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesi yerindedir.
3. Dava konusu taşınmazların hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda belirtilen özelliklerine ve dosya kapsamına göre uygulanan kapitalizasyon faiz oranı uygun görülmüştür.
4. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre. davacı idare ve davalı ... kayyımo vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
5. Tespit edilen kamulaştırma bedelinden kayyım ile temsil edilen davalı ...'a düşen kısmın kayyıma ödenmesine karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde hak sahiplerine ödenmesine karar verilmesi doğru değildir.
6. Davacı idare harçtan muaf olduğu halde aleyhine harca hükmedilmesi hatalıdır.
7. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12055/17 numaralı başvuru sonucu verilen 23.10.2018 tarihli kararı ve Anayasa Mahkemesinin 2016/9364 başvuru numaralı 01.06.2019 tarihli ve 30791 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan kararı da göz önüne alındığında davanın niteliği gereği davacı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi ve davalı kayyımı kendisini vekil ile temsil ettirdiği hâlde lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Mahkemece verilen 08.04.2022, 06.09.2023 ve 11.10.2023 tarihli ek kararların ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davacı idare ve davalı ... kayyımı vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
3. Davacı idare ve davalı ... kayyımı vekillerinin Mahkeme kararına yönelik temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (3) ve (5) numaralı bentlerinde yer alan "hak sahibi olan davalıya" ibaresinin hükümden çıkartılmasına, yerlerine "davalı ... kayyımı ile hak sahibi olan davalılara" ibaresinin yazılmasına, (8) numaralı bendinin tümüyle hükümden çıkartılmasına, yerine "Davacı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatıran tarafa iadesine" cümlesinin yazılmasına, hüküm fıkrasının (10) numaralı bendinin tümüyle hükümden çıkartılmasına, yerine "Davalı ... kayyımı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.800,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacı idareden alınarak davalı kayyıma verilmesine," cümlesinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,
30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.