"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/1341 Esas, 2023/1155 Karar
DAVA TARİHİ : 08.03.2018
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemsinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41 inci (4721 sayılı Kanun) maddesi gereğince yapılan düzeltme nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı idare vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Van ili, ..., ... Mahallesi 208 parsel sayılı taşınmazı satış yolu ile satın alarak tapuda adına tescil ettirdiğini, taşınmazın satın alınırken tapu sicilinde 18 dönüme yakın bir yüzölçümüne sahip olduğunu; ancak daha sonra tapu sicilindeki yüzölçümü ile gerçekte olan yüz ölçümünün aynı olmadığının anlaşıldığını, bu hususta Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/32 Esas, 2017/232 Karar sayılı dosyası ile açtıkları tazminat davasının tapuda gerekli düzeltim yapıldıktan sonra davanın açılabileceğini belirtilerek davanın reddediliğini, kararın kesinleştiğini, sonrasında Van Edremit Tapu Müdürlüğüne ve Kadastro Müdürlüğüne başvuru yapılarak taşınmazda yeniden ölçüm yapılarak tapu kaydındaki eksikliğin düzeltilerek tapuya kaydedildiğini, uğramış olduğu zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet ve zamanaşımı itirazında bulunduğunu, eldeki davanın davacı tarafından 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci naddesine dayanan bir dava olarak nitelendirildiğini, davacının uğradığını iddia ettiği zararın tazminine yönelik bir tazminat davası olduğunu, davacının her ne kadar zararını ispatlaması gerekse de öncelikle müvekkil kurumun bu zarardan gerek 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesine göre gerek diğer mevzuata göre sorumlu olamayacağını, ilk malikten zararın giderilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 09.12.2021 tarihli ve 2021/265 Esas, 2021/867 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 31.03.2022 tarihli ve 2022/558 Esas, 2022/534 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 31.03.2022 tarihli ve 2022/558 Esas, 2022/534 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; Mahkemece verilen 07.02.2019 tarihli ve 2018/221 Esas, 2019/110 Karar sayılı kararı davacı tarafın istinaf etmediği, bu kararda taşınmazın metrekare birim fiyatının 172,09 TL/m² olarak belirlendiği ve bu hususun davalı Hazine yönünden usuli kazanılmış hak oluşturduğu gözetilmeden, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin gönderme kararı üzerine metrekare birim fiyatının 195,31 TL/m² belirlenmesi suretiyle fazlaya hükmedilmesi ile Van 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/32 Esas, 2017/232 Karar sayılı dosyasında yol olarak terkinine karar verilen 1769,52 m²lik kısmın 9586,77 m² olarak tapuda kayıtlı dava konusu parselin sınırları içinde kalıp kalmadığı hususunda fen bilirkişinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile 1769,52 m²lik kısmın da bedeline hükmedilmesi doğru olmadığından kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın husumetten reddi gerektiğini, husumetin Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiğini, zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiğini, 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesine göre düzeltme yapılması durumunda alınması gereken fen bilirkişi raporunun infaza elverişli olması gerektiğini, zararın doğduğu tarihin düzeltmenin kesinleştiği tarih olduğunun gözetilmesi gerektiğini, üçüncü kişinin kusuru var ise bunun gözetilmesi gerektiğini, davacının satın alırken ölçümünü yaptırmadığı taşınmazdan dolayı tazminat istediğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun’un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 4721 sayılı Kanun’un “Sorumluluk” başlıklı 1007 nci maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.”
3 . Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.11.2009 tarihli ve 2009/4 - 383 Esas, 2009/517 Karar sayılı kararında tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan bu kayıtlarda yapılan hatalardan 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğunun kabulünün gerektiği, Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, bu işlemler nedeniyle zarar görenlerin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince zararlarının tazmini için Hazine aleyhine adlî yargıda dava açabilecekleri belirtilmiştir.
4. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan ... duygularını sağlamak bakımından aynî hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk, asıl ve nesnel (objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
5. 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince açılan davalarda, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar, tapu kaydının iptali nedeniyle tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup bu tarihe göre tapusu iptal edilen taşınmazın niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu 208 parsel sayılı taşınmaz taşınmazın evveliyatında 1978 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında 18.630 m² alanlı olarak dava dışı 3. şahıs adına tapuya tescil edildiği, dava dışı şahıslar arası satış gördüğü, sonrasında davacının 12.12.2007 tarihinde üzerinde herhangi bir şerh olmaksızın 18.630 m² olarak satın aldıktan sonra 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi uyarınca düzeltme yapılarak 9586,77 m² yüzölçümlü olarak 26.10.2017 tarihinde tapuda tescil edildiği, hatanın hesaplama yönteminden kaynaklanan tecvizi aşan fark bulunmasından kaynaklandığı ve sınırlarında herhangi bir değişiklik yapılmadığı anlaşılmıştır.
3. Dosyada bulunan bilği ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; arsa niteliğindeki Van ili, ..., ... Mahallesi 208 parsel sayılı taşınmaza emsal incelemesi yapılarak değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4.Temyizen incelenen kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Mahkeme kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Davalı Hazine harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına,
16.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.