"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1701 Esas, 2022/1915 Karar
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/128 Esas, 2022/125 Karar
Taraflar arasındaki tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 1007 nci maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı üzerine yeniden yargılama yapan İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının dava konusu taşınmazı satın aldıktan sonra taşınmazda 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 41 nci maddesi uyarınca yapılan düzeltme sonucu taşınmazın yüzölçümü azaldığından, uğramış olduğu zararın; düzeltmenin tapuya tescil edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yasal süresi içerisinde açılmadığını, hak düşürücü sürenin aşıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını, idare tarafından yapılan işlemlerin hukuk ve mevzuata uygun işlemler olduğunu, haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde belirttiği yüzölçümü değişikliğinin 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi gereğince Tapu Müdürlüğünce yapıldığını, bu düzeltmeden o dönemde bahse konu taşınmaz malikinin Hazine olmaması nedeniyle Hazinenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne, taşınmaz bedelinin yüzölçümü düzeltme işlemlerinin kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve hak düşürücü süreler geçirildikten sonra davanın açıldığını, davanın idare mahkemesinde açılması gerekli bir dava olduğunu, söz konusu parsellerdeki azalmanın hazine lehine bir artış olmadığını, husumetin müvekkili Hazineye yöneltilemeyeceğini, davanın husumetten reddi gerektiğini, davacının 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi kapsamında yapılan düzeltme işlemine karşı herhangi bir itirazda bulunmayıp iş bu davayı açmasının haksız olduğunu, parselin sınırlarında bir değişiklik söz konusu olmadığını, iddia edilen yüzölçümü eksikliğine dair tazminat davasının satıcılara yöneltilmesi gerektiğini, davacının satın aldığı ve sonrasında işlem gören taşınmazların kaç metrakare olduğunu kullandığı zeminin durumundan, taşınmazın çap örneğinden her zaman bulabilecek durumda olduğunu, bu nedenle taşınmazın yüzölçümünün maddi hataya dayalı olarak yanlış olması nedeni ile fazla bedel ödediğini veya mağduriyete uğradığını ileri sürerek Devletin sorumluluğuna gidemeyeceğini, yüzölçümü eksikliği iddiası bir an için kabul edilse dahi taşınmazın fiziki olarak yüzölçümünde bir değişiklik olmadığını, sadece kağıt üzerinde eksikliğin olduğu hususunun göz ardı edildiğini, arazide fiziki olarak bir değişiklik olmadığını, düzeltme ile uğranıldığı iddia edilen zararın 3402 sayılı Kanun’un 41 inci maddesi gereği yapılan düzeltme işleminin kesinleşmesi ile doğacağını, işlemin tapuya işlenmesinin beklenmesine gerek olmadığını, zarar hesabının da uygulamanın kesinleştiği tarihe göre yapılması gerektiğini, taşınmazların bedeli belirlenirken davacı tarafından satın alınan tarihlerdeki veyahut düzeltim yapıldığı iddia edilen tarihlerdeki değeri nazara alınarak rapor hazırlanması gerekirken tam aksine yapılan kıymet takdirinin doğru olmadığını, bilirkişi raporlarının bilimsel verilerden uzak olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Kadastro Müdürlüğünce yapılan düzeltme nedeniyle yüzölçümü azalan arazi niteliğindeki taşınmaza net geliri esas alınarak değer biçilmesinde ve taşınmazın gerçek bedelinin 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi gereğince davalı Hazineden tahsiline karar verilmesinin doğru olduğunu, bu hususta tarafların istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü hususların yerinde görülmediğini, böylece Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Kanun'un 1007 nci maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
2. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dava konusu Diyarbakır ili, ... ilçesi, ... köyü 38 parsel sayılı 2.037.375,00 m² yüzölçümlü taşınmazı davacının 78/1800 hissesine 03.10.1986 tarihinde, 24/9000 hissesini 02.07.2003 tarihinde ve 125/18000 hissesini 25.01.2007 tarihinde satın aldığı, Tapu Müdürlüğünün 05.04.2012 tarihli işlemi ile 3402 sayılı Kanun'un 41 inci maddesi gereğince teknik hataların düzeltildiği ve taşınmazın 1.807.528,56 m² olarak tescil edildiği, alınan raporlara göre yüzölçüm farkının yazım hatasından kaynaklandığı, eldeki davanın ise 09.03.2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukukî nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurullarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı Hazine vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
4. Dosya kapsamından; tazminat isteğine dayanak ... köyünde bulunan 38 nolu parselde kayıtlı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleşmesiyle 25.08.1975 tarihinde tapu kaydının oluştuğu ve çaplı krokiye bağlandığı, o tarihten bu yana taşınmazın fiilen kullanım sınırlarının değişmediği 1.807.528,56 m²lik yüzölçümüne sahip olduğu, davacının taşınmazın bulunduğu köyde sakin olması karşısında 2.037.375,00 m² yüz ölçümünün çok daha geniş bir alanı kapsayacağını ve dava konusu taşınmazın bu büyüklükte olmadığını, 2.037.375,00 m²lik yüzölçümü ile 1.807.528,56 m²lik yüzölçümü farkını bilebilecek durumda olduğu anlaşılmakla davacının satın aldığı taşınmazda bu kadar büyük bir hataya düştüğü inandırıcı bulunmadığı gibi 4721 sayılı Kanun'un 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca "durumun gereğine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimsenin iyi niyet iddiasında bulunamaz" hükmü ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.02.2025 tarihli ve 2023/5-16 Esas, 2025/36 Karar sayılı kararı karşısında davacının iyi niyetli olduğunun kabulü mümkün görünmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Davalı Hazine vekilinin temyiz isteminin kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesinin kararının BOZULMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.